Buradasınız
Ne Gelir Elden?
Fabrika önünde İşçi Dayanışması bültenimizi dağıtırken karşılaştığımız işçi arkadaş! Yorgun düşmüş, omuzları aşağı çökmüş işçi arkadaş, sana sesleniyoruz. İşçi mahallelerinde, geçitlerde, meydanlarda işçileri birliğe çağıran kampanyalarımızı tanıtırken eve varma telaşıyla yanımızdan geçip giden işçi arkadaş, sözümüz sana! Bültenimizi uzattığımızda “o bülteni alsam ne olacak? Okusam ne değişecek? Ne gelir elden?” diyen kardeşlerimiz!
“Sömürülüyoruz; kanımızı emiyorlar; sırtımızdan zengin oluyorlar; iş cinayetlerinde canımızı alıyorlar; hakkımızı yiyorlar; üstelik bizi adam yerine bile koymuyorlar” dediğimizde; bazen içinden, bazen açıkça “Ne gelir elden? Böyle gelmiş böyle gider!” diyorsun. Umutsuzluğunu, çaresizliğini ve yalnızlığını dile getiriyorsun. Kendine de başkalarına da güvenemiyorsun.
İşyerinde hakkını arayamıyorsun. İşten çıkarılmaktan, evine ekmek götürememekten, ailene karşı sorumluluğunu yerine getirememekten korkuyorsun. Haklısın. Tek başına kaldığın sürece bir hiç olacaksın. Diğer işçilerle birlik olmadığın sürece hiçbir şey yapamazsın. Birlik olmadığın sürece patronlar seni adam yerine bile koymayacaklar. Peki, işçilerin birlik olduğunda ne kadar büyük bir güç haline geldiğini biliyor musun?
Dünya biz işçilerin ellerinin üzerinde yükseliyor. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz her şey bizim elimizden çıkıyor. Makineleri işleten biz işçileriz. Koca binalar, yollar, köprüler bizim emeğimizin ortak ürünü. Şu gök kubbenin altındaki tüm zenginliği, tüm ihtişamı biz işçiler üretiyoruz. Eğer işçiler olmazsa hiçbir şey üretilemez, hayat tümüyle durur. O patronların koca fabrikaları bomboş kalır ve çürür. İşçilerin gücü, bizim gücümüz, üretmekten gelir. Ama biz işçiler örgütlenmediğimiz sürece bu gücümüz ortaya çıkamaz. Üretimi tek başımıza yapmıyoruz ki hakkımızı da tek başına arayalım. Üretim işçilerin ortak emeği sayesinde gerçekleşiyor. Ne kadar çok çalışırsak çalışalım tek başımıza kaldığımız sürece güçsüz, umutsuz ve çaresiz olacağız. Gücümüzün farkına bile varamayacağız. Patronlar, işçiler birlik olmasın, güçlerinin farkına varmasın diye ellerinden geleni yapıyor. Sömürü düzeni işçileri bölüp parçalıyor. Patronlar işçilerin kendi gücünün farkına varmasını ve birlik olup hakkını aramasını asla istemez.
Patronlar şuna inanmamızı istiyorlar: Her koyun kendi bacağından asılır, her bireyin hayatının değişmesi şahsi çabasına bağlıdır. İnanmamızı istedikleri budur. İşçileri, birleşmekten ve kurtuluşa giden yolu hep birlikte açmaktan uzak tutacak ne kadar yanlış fikir varsa zihnimize işlemeye çalışıyorlar. Biz koyun değiliz, insanız. Birlik olmayı başarabiliriz. İşçilerin küçük bir kısmı bile birlik olabildiğinde neler yapabileceklerini görüyorlar. İşçi arkadaşlarımız bir işyerinde bile bir araya gelebildiklerinde hayatlarında çok şey değişiyor. Patronlarla toplu pazarlık gücü kazanan işçilerin ücretleri yükseliyor, iş saatleri kısalıyor ve bir nebze de olsa düzene giriyor. Birlik olan işçiler daha sağlam bir iş güvencesi elde ediyorlar. Örgütlenen işçinin işten atılması, patronların iki dudağının arasında olmaz. Birlik olabilen işçiler daha fazla iş güvenliği önlemlerinin alınmasını sağlar. İşyerinde patronların, müdürlerin ya da şeflerin hakaretleri ve kibirli tavırları son bulmaya, işçi ise onurunu ve saygınlığını kazanmaya başlar.
Boynunu büküp “hiçbir şey değişmiyor, elden ne gelir” demeye devam mı edeceksin? Kendi emeğine, onuruna ve geleceğine sahip çıkmak için adım mı atacaksın? Temel soru budur. Tüm işçi kardeşlerimiz bu soruları kendine sormalı ve düşünmelidir. Emeğimize ve yaşamımıza sahip çıkamadığımız sürece, gece gündüz çalışsak da kendimiz ve sevdiklerimiz için daha iyi bir hayata sahip olamayız, olamıyoruz.
Biz birlik olduğumuzda ve üretimden gelen gücümüzü kullanmayı başardığımızda ne yoksulluk kalacak, ne sömürü! Ne işsizlik, ne çaresizlik! Sana kendi gücünden, sınıfının gücünden başka bir şey vaat etmiyoruz. Patronların yalanlarına değil örgütlü işçi sınıfının gücüne inanıyoruz. İşçi sınıfının mücadelesi paranın saltanatına, sermayenin egemenliğine karşıdır. İşçi sınıfının kavgası zenginliği değil alın terini ve emeği yüceltir.
Hak aramanın, onurunu korumanın, sömürüye karşı çıkmanın, geleceğe dair en güzel umutların kaynağı ve taşıyıcısı örgütlü işçi sınıfıdır. UİD-DER’de birbirine, sınıfına, mücadelesine sahip çıkan işçiler seni çağırıyor! Seni, seninle aynı kaderi paylaşan emekçilerle, sınıf kardeşlerinle dayanışmaya ve birlik olmaya, örgütlenmeye davet ediyoruz.
UİD-DER Farkı
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
Son Eklenenler
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlenen işçiler, sendikalı oldukları için işten atılan işçilerin işe iadesi, sendikal hakların tanınması ve işçi...
- “En zorlu sürecin önemli bir kısmı geride kaldı. Cumhurbaşkanımız da söyledi. 2025, 2024’ten daha iyi olacak. 2026 da 2025’ten çok daha iyi olacak.” Bu sözler 1,5 yıldır ekonomiyi düze çıkarma bahanesiyle emekçilerin ümüğünü sıkan Maliye Bakanı...
- Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısı üzerine sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler “Siyonist saldırganlığa ve Gazze’yi ateşe veren petrol akışına son!” şiarıyla 15 Ekimde, Taksim’de bir araya geldiler. Taksim Tünel Meydanından...
- Sendikalarının aldığı grev kararına ve atılan arkadaşlarının geri alınması talebine coşkuyla sahip çıkan As Plastik işçileri grevlerine devam ediyorlar. Biz de bir grup UİD-DER’li işçi olarak As Plastik işçilerinin grevini ziyarete gittik.
- Zaten zor şartlarda, iş güvencesinden yoksun ve düşük ücretlere çalışan biz işçiler her fırsatta patronların ve iktidarın hedefi haline geliyoruz. İstanbul Ticaret Odası Başkanının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a sunduğu talepler...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın ve katliamın birinci yılı geride kalırken dünya meydanları emekçilerin “emperyalist savaşa hayır” sloganıyla yankılanmaya devam ediyor. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü savaşın alevleri yeni bölgelere...
- Sendikalaştıkları için işten atılan ve buna karşı 89 gündür direnen Polonez işçileri, İstanbul’un çeşitli merkezlerinde gerçekleştirdikleri basın açıklamalarıyla Polonez ürünlerine boykot çağrısı yaptı. İstanbul’da Marmara Park AVM, Kadıköy İskele...
- Bir kadın olarak grevde olmaktan, hakkımı beraber çalıştığım işçi arkadaşlarımla birlikte aramaktan gurur duyuyorum. Grev çadırında beklerken, çadırımızın önünden sanayide bulunan farklı fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlar geçiyor. Kimisi bizlere...
- Geçtiğimiz haftalarda Kocaeli’nde düzenlenen “İnsan Hakları Eğitim Kampı”nda gençlerle bir araya gelen Bilal Erdoğan’ın konuşması dikkat çekiciydi doğrusu. Geçen yıl 2023 genel seçimlerinden hemen önce sanki bir lütufmuş gibi yasalaştırılan EYT...
- Egemenler ve onların siyasetçileri suçu ve suçluyu tanımlarken de, adaletten bahsederken de “hukuk devleti” diye bir kavram kullanıyorlar. “Bu ülkede hukuk var” lafını dillerinden düşürmüyorlar. Onların iddiasına göre hukuk büyük sermaye sahibi...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bir yılı geride bıraktı. İsrail devleti milyonlarca insanın tepesine bombalar yağdırıyor. Geçtiğimiz bir yılda yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 40 binden fazla insan katledildi. Bugün ise İsrail’in saldırıları...
- 28 Ağustostan 11 Eylüle kadar her gün grev çadırına gittim. Annemin fabrika önünde direniş yapması beni çok gururlandırıyor. Annem 47 yaşında, ben ise 11 yaşındayım. Grev alanından çok şey öğreniyoruz, bu durum hem beni mutlu ediyor hem de annemi....
- DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık, NotaBene yayınlarından çıkan “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” kitabı vesilesiyle 22 Eylülde UİD-DER’in konuğu oldu, kitap üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirildi. Ortadoğu ve...