Buradasınız
Neden Hayır Demeli?
Tuzla’dan bir öğrenci

Anayasada yapılması tasarlanan 18 maddelik değişiklik için 16 Nisanda sandığa gideceğiz. Bu değişikliklerin emekçilerin hayatında nasıl karşılık bulacağına dair www.uidder.org’da güncel olarak yazılar paylaşılıyor. Emekçilerin çalışma hayatından tutalım da aile ilişkilerine kadar tek adam rejiminin neyi ne derecede ve nasıl etkileyeceği gözler önüne serilmektedir.
Bugünkü yaşam ve çalışma koşullarımız aslında “EVET” çıkmasının neye yol açacağını daha bugünden açıkça göstermektedir. Çalışma koşulları çok ağır, 2016’da iş cinayetlerinde 1970 işçi katledildi. Diğer taraftan iktidarın çıkarları uğruna başka bir ülkenin sınırları içinde sessiz bir şekilde kurban verilenler de emekçi çocukları! OHAL altında, neredeyse her istediğini yapabilen “fiili başkan”, başkanlığa yasal bir kılıf oluşturursa daha da ileri gidecek.
İş cinayetlerinin 1970 gibi korkunç bir rakama ulaşmış olması bize ne ifade ediyor? Rakamların dili soğuktur. Oysa bu 1970 işçi canlı kanlı insanlardı. Eşleri, çocukları, sevdikleri vardı. Şimdi yoklar! Sermeyenin kâr hırsı onları canından etti. Ailelerinin ocaklarına ateş düştü. Oysaki bunların çok büyük çoğunluğu önlenebilirdi. Bu ölümlerin önüne geçilebilmesi için yapılması gerekenleri ve işyerinin çalışma güvenliği için uygun olup olmadığını İSG uzmanları denetliyor. Ama İSG uzmanı da tıpkı diğer işçiler gibi ücretini patrondan alıyor. Oysaki İSG uzmanlarının daha etkin bir şekilde denetim yapabilmesi için ücretini patrondan değil, işçi sendikalarının ve meslek örgütlerinin denetimindeki devlet fonundan alması gerekir. Hangi işçiye sorarsak soralım, olması gerekenin bu olduğunu söyleyecektir. Aslında meselenin püf noktası da burada yatıyor diyebiliriz.
Bu sistemde düdüğü patron çalışıyor, sonuç iş cinayetleri! Başkanlık sisteminde de düdüğü tek adam çalacak! Meclisin olacağını ve cumhurbaşkanını denetleyebileceğini söylüyorlar. Ama cumhurbaşkanının onayladığı isimlerden oluşan meclis cumhurbaşkanını denetleyebilir mi? Kendisini oraya getireni sorgulayabilir mi? Ücretini patronundan alan İSG uzmanı patronunu denetleyemiyorsa işten atılma korkusu yüzünden de, kula dönüştürülmüş vekiller de cumhurbaşkanını “vatana ihanetten” bile sorgulayamaz. Bir an için işsizlik ve her türlü itibarsızlaştırma korkusunu yenen vekillerin cumhurbaşkanı hakkında soruşturma başlattıklarını düşünelim. Peki, cumhurbaşkanının belirlediği yüksek yargı aynı cesareti gösterebilecek mi? Bugünkü fiili durumda bile kimse iktidarın yaptıklarını sorgulamaya cesaret edemiyor. Öyle ki iktidarın politikalarını övmemek bile suç neredeyse!
Fiili başkanlık anayasal duruma dönüştüğünde yargının sermayenin emrine daha fazla gireceği açık. “Büyük Türkiye” için birkaç bin işçinin ölmesini veya sakat kalmasını göze alın diyecekler. Yargının yürütmeyi denetleme görevinden eser kalmaması “kız bizim oğlan bizim” durumuna benziyor. Ülkenin tek adam rejimine ihtiyacı yok. Bizim acil sorunlarımızın başında iş cinayetlerinin durdurulması ve yasal düzenlemelerin eksiksiz ve acil olarak gerçekleştirilmesi geliyor.
İşçilerin iş cinayetlerinde ölmemesi, çalışma şartlarımızın iyileştirilmesi için referandumda HAYIR. Gelecek günlerimizin karartılmasına HAYIR diyoruz.
“Tek Adam Rejimini” Kabul Etmiyorum
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...