Buradasınız
17 Ağustos 1999’dan Bu Yana “Sesimizi Duyan Yok!”
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Samsun’daki sel de gösterdi ki, alınmayan önlemler sonucu doğa olayları büyük felaketlere dönüşüyor ve emekçilerin canını almaya devam ediyor. 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde yaklaşık 60 bin insan hayatını kaybetmişti. Yüreklerimizi yakan o acı günler; yıkıntı, enkaz ve ceset görüntüleriyle hafızalarımıza kazındı. Depremi takip eden ilk günlerde deprem bölgesinde devletin yetkili kurumlarından hiç biri yoktu. Oysa devlet, kamuoyuna “devlet gerekeni yapmaktadır, tüm önlemler alınmıştır” nutukları atıyordu.
“Kriz Masaları” bir dağıtımı bile organize edemiyorlardı. Bu büyük acıya ortak olan emekçilerin dört bir yandan gönderdiği gıda ve acil ihtiyaç malzemeleri, Kriz Masalarının bahçelerinde, depolarında çürümeye terk ediliyordu. Çöken binaların altında kalan insanların kurtarılması işini halk üstlenmişti. Çevre illerden bölgeye akın eden emekçiler, kurtarma çalışmalarında görev alıyordu. Halk inisiyatif gösterip kendi çözümünü bulmaya çalıştığında ya da demokratik kitle örgütleri devreye girdiğinde ise, devlet engel oluyordu. Aynı Van depreminde olduğu gibi.
Kaşarlanmış sermaye siyasetçileri, deprem sonucunda ölümlerin “doğal” olduğunu halka yutturmaya çalıştılar. Neydi doğal olan? Bilim adamlarının ısrarlı uyarılarına rağmen, fay hattı üzerinde olduğu bilinen en tehlikeli arazilerin imara açılması mı doğal? Birkaç saniyede enkaza dönen çürük binaların inşa edilmesine göz yummak mı doğal? Şehirlerin yerle bir olmasıyla patronların ve onların hizmetkârı olan siyasetçilerin muazzam paraları ceplerine indirmesi mi doğal? İnsanlar acıdan kıvranırken zamlar, ek vergiler, mezarda emeklilik yasalarıyla afeti fırsata çevirmeleri mi doğal?
1999 depreminden sadece 4 gün sonra gece yarısı “mezarda emeklilik” yasasını meclisten geçiren, “dürüst lider” Ecevit başbakanlığındaki DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti değil miydi? Gelir ve Kurumlar Vergisi, Emlak Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Özel İletişim Vergisinden deprem dolayısıyla ek vergiler “götüren,” Özel İşlem Vergisi ve Faiz Vergisini icat eden de Ecevit hükümeti değil miydi? AKP hükümeti de getirilen bu vergilerin üzerine yattı ve kalıcı hale getirdi.
Yoksul insanların evleri başına yıkıldı, ama çileleri bitmedi! Can kaybını önlemek için kılını kıpırdatmayan devlet, “depremin yol açtığı ekonomik kayıpların giderilmesi” için derhal kolları sıvadı. İşte biz bu “kayıpların giderilmesi” kısmını da derinden hissettik. 1999 depreminin üzerinden 13 sene geçti; soygun bitti mi? Hayır! 2002’den beri AKP hükümeti de deprem soygununu sürdürüyor. Bunların topu aç gözlü!
23 Ekim ve 9 Kasımda Van’da yaşanan iki büyük depremin ardından, yoksul halkın acıları üzerinden vurgun devam etti. Fazla zaman geçmeden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından afet riski taşıdığı ilan edilen alanlardaki bütün taşınmazların kapsam içine alındığı yasa Meclis’ten geçirildi. Yasaya göre, kentsel dönüşüm bölgesinde riskli binaları belirleme ve her türlü inşaatı yapma ya da yaptırma yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığında olacak. Bakanlık burada isterse TOKİ’yi devreye sokacak ve ihaleye çıkacak. Büyük inşaat şirketlerine, geçirilen yasalar sayesinde yeni kâr kapıları açılacak. Bankalar ise yeni konut kredileri olanakları sayesinde soygunu büyütecek. Olan işçi-emekçilere olacak: Bir taraftan çıkartılan kentsel dönüşüm yasalarıyla evsiz barksız kalacaklar, bir taraftan da başlarını sokacak bir ev için yıllarca sürecek bir borç batağına saplanacaklar.
Depremde ölürsen öl, sağ kalırsan vergiyle, borçla, harçla sürünürsün! Bunlar kapitalist kâr düzeninin ve hükümetlerin bize reva gördüğü kader. Sağlam zeminli yerlerde inşa edilen depreme dayanıklı binalarda yaşayan zenginler için, deprem korkulacak bir şey değil. Bugünkü teknolojiyle büyük depremlerde bile hiçbir can kaybına yol açmayacak konutlar inşa etmek mümkün. Deprem riski hesaba katılarak yapılan planlı yerleşimler can ve mal kaybını en aza indirecek, hatta önleyecektir. Oysa bu, patronlar için hiç de kârlı değildir.
Biz işçiler, teknolojinin insanlık yararına kullanılmasını, bütünlüklü projeler çerçevesinde çürük binaların yıkılmasını, yerlerine dayanıklı, sağlıklı ve insanın sosyal yaşamını esas alan ücretsiz konutlar yapılmasını talep ediyoruz. Bunun için yeterli kaynak da vardır. Devlet, emekçilerden topladığı vergileri patronların kasasına aktarmamalı, emekçiler için sağlıklı konutlar inşa etmeye girişmelidir.
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...
- Yeni yılın ilk günlerinde MÜSİAD toplantısında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek patronlara “biz sizin daha çok para kazanmanızı istiyoruz” dedi. Patronlar tarafından alkışlanan Bakan, tam da bunu yapıyor, patronların kazanması için...
- Cep telefonu hayatımıza gireli yaklaşık 30 yıl, akıllı telefonun hayatımıza girmesi ve jet hızıyla yayılması ise 10-15 yıl oldu. Bu nedenle akıllı cep telefonumuz 1 saat kapalı kalsa kendimizi adeta nefessiz kalmış hissediyoruz.
- Ankara’dan bir grup UİD-DER’li işçi, “Küçük Kara Balık ve Samed Behrengi” adlı bir video hazırladı. Farklı sektörlerde çalışan, uzun ve yorucu iş saatlerine, vardiya engeline rağmen birlikte öğrenip birlikte üretmek için bir araya gelen işçi...
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...