Buradasınız
İş Güvenliği Eğitiminde Karşılaştıklarım
Gebze’den bir işçi-öğrenci

Ben otomotiv parçaları üreten bir fabrikada çalışıyorum. Çalıştığım fabrikada öğle yemeği yerken iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almam için toplantı salonuna inmem gerektiği söylendi. Ben de moladan sonra eğitimin olacağı salona yanımdaki arkadaşımla gittim. Eğitimi alacak olan toplamda 4 işçiydik. İş sağlığı ve güvenliği uzmanı, yanımdaki arkadaşlarla başka bir fabrikada montaj işimiz olduğu için, eğitimi kısa tutacağını söyleyerek sözlerine başladı. Oysa biz işçiler açısından iş sağlığı ve güvenliği eğitimi asla hızlandırılıp kısaca geçilecek bir konu değildir.
Eğitim; torna, tesfiye, freze, kaynak ve montaj gibi çalıştığımız bölümlerde ne gibi kazalarla karşılaşacağımızın anlatılmasıyla başladı. Anlatılan şeyler o kadar komikti ki, ilkokul çocuğu bile ağzı kulaklarında gülerdi. Ama bizler bir ilkokul çocuğu yaşında değildik. Verilen örnekler sanki bütün suç bizdeymişçesine bir yargıyla anlatılıyordu.
Örneğin, fabrikada yürürken önümüze bir takoz çıktığında onu kaldırmaktan üşenmemeliymişiz. Yoksa takılıp düşme tehlikemiz varmış. Veyahut bütün gün işimizi ağırdan alıp, akşama doğru tezgâhlardan sensörleri çıkarıp işimizi yetiştirmeye çalışmamalıymışız. Sanki sensörleri bütün gün çıkarıp tepemizde durup üretimi hızlandırmaya çalışan kendileri değilmiş gibi. Buna benzer bir sürü örnek anlattı. Konuşmasını bitirirken ise “Size birçok şey anlattım. Ama ne anlattığımı ben bile bilmiyorum” dedi. O da patrondan maaş alan bir işçiydi. Ve onunda işten atılma korkusu vardı. Zaten söylediklerine kendisi de inanmıyordu. Daha sonra eğitimi aldığımızı göstermek amacıyla, bizi sınav yaptı. Soruları çözmeye başladık. Bir tane soruya özellikle kafayı takmıştım. Ve o soruyu bilerek uzmana sordum. Uzmanın bize sorduğu soru, iş kazalarının yüzde kaçı kolayca önlenebilirdi? Kendi hazırladığı soruya verdiği cevap ise sadece %50 idi. Ben de uzmana, daha zor önlenebilen %50 oranındaki kazaların, neden zor önlenebildiğini, daha doğrusu önlenmediğini sordum. Birden afalladı ve durakladı. “Bunlar uzun süreli bir çalışmanın sonucunda önlenebilir. Bu kazaların önlenebilmesi, uzun süren ve mühendislik çalışmaları isteyen birtakım evreler gerektirir” tarzında konuştu. Ben de aslında “tek bir kelimeyle maliyet değil mi?” dedim. Onaylamak zorunda kaldı. Kâğıdı bıraktım ve odadan çıktım.
Bakın işçi kardeşler, bize zerre kadar değer vermeyenlerin açgözlülükle emeğimizi, zamanımızı, hatta hayatımızı nasıl sömürdüklerini görün. UİD-DER’in aylarca süren “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyasının önemini bir kez daha yoğun bir şekilde hissettim. Soğuk, yağmur, çamur, kar demeden bu kampanyayı ısrarla sürdürdükleri için UİD-DER’li işçi kardeşlerime bir kez daha teşekkürü bir borç bildim. Türkiye iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer alıyor. Bakanlık Türkiye’de iş kazalarının %98’inin önlenebilir olduğunu söylemişken, fabrikalarda aldığımız eğitimlerde bunlar bize anlatılmıyor bile.
İşçi kardeşler, ben de mühendislik okuyan bir işçiyim. Ve kazaları önlemenin mühendislikle bu kadar derinlemesine bir alakası olmadığını da çok iyi biliyorum. Mesele, patronların bir işçinin maaşına tekabül etmeyecek kadar düşük bir parayı bile cebinden çıkarmak istememesidir. İşçinin sınıf bilinçli, örgütlü işçiden başka dostu olmadığı mutlak bir gerçektir. Eğer birlikte hareket etmezsek, iş kazalarına veya meslek hastalıklarına yakalanmanın kaçınılmaz olduğu koşullarda çalışmaya devam ederiz. Meslek hastalıkları veya bir uzvumuzu kaybetmek hatta yaşamımızı yitirmek gibi tehditlerle fazlasıyla karşı karşıyayız. İş kazalarına maruz kalmamak için örgütlenmek zorundayız dostlar.
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...