Buradasınız
Sınıfımızı Bilelim, Mücadeleyi Yükseltelim!
Gebze’den bir grup genç işçi

Genç işçilere sunulan tüm olanaklar, gençliğin enerjisini kullanmaktan ve bizleri yarış atı olmaktan öteye taşıyamıyor. İçinde yaşadığımız kapitalist düzende, bize sunulanın sopada sallanan bir havuçtan öteye geçmediği ortada. Yüzlerce üniversiteden her yıl binlerce genç mezun oluyor. Mezunlara sunulan iş imkânları ise kıyasıya rekabeti beraberinde getiriyor. Kimi zaman YGS, LYS, KPSS gibi adlarla girilen sınavlarda rekabet etmek, kimi zaman da bir terfi veya kariyer imkânı için birbirimizle yarışmak zorunda bırakılıyoruz. Aslında bu yarış, sınavlarda kalemle karalayıp çizgiyi dışına taşırmaya korktuğumuz kodlama kutucukları gibi karanlıktan ve sınırlılıktan öteye geçmiyor. Yarışın sonunda bir avuç genç daha iyi bir iş bulmalarını sağlayacak bir üniversitenin kapısından içeri girme imkânına kavuşuyor, geriye kalan milyonlarca genç ise hayallerine veda ederek gerçekliğin tam ortasında buluyor kendini. Bu yarış sadece eğitim hayatıyla da sınırlı kalmıyor, çalışma hayatı boyunca da bu yarışın en büyülü sözü olan kariyer kırbacı peşimizi bırakmıyor. Rekabetin sürekliliği ve kazanma hırsıyla arkadaşlarımıza sırt çevirdiğimiz anlar bile oluyor. Ta ki bu yarışın, küçük bir azınlık dışındaki milyonlarca gencin kaybetmesine dayalı bir yarış olduğunu kavrayana dek.
Patronlar sınıfı, dünyadaki tüm kaynakların sınırlı olduğunu, ama insan ihtiyaçlarının sınırsız olduğunu söylüyor. Evet, kaynaklar sınırlıdır. Ama bu sınırlılık milyonları aç ve yoksul bırakacak düzeyde değildir. Sayıları bir otobüs dolusu olan dünyanın en zengin patronları, servetlerine servet katarken hiçbir sınırlılık gözetmiyorlar. Biz işçiler ise en temel ihtiyaçlarımızı bile bin bir zorlukla karşılayabiliyoruz. Üretim kapasitesinin ulaştığı boyut milyarlarca insana yetecek bolluğa imkân sağlarken, bu bolluğu patronlar değil, dünyayı elleri ve zihinleriyle işleyen işçiler üretiyor. Oysa bu düzenin sefahatini patronlar, sefaletini işçiler yaşıyor. Dünya üzerindeki her şey işçi sınıfının toplumsal emeğiyle üretildiği halde, işçi sınıfı ve gençler yoksulluk içinde çıkışsızlığa mahkûm ediliyor. Elbette ki patronlar, mücadele etmemizi, haklarımızı kazanmamızı ve dünyayı bizler için yaşanabilir hale getirmemizi istemezler. Ancak onlar istemiyorlar diye bizim böylesine bir gelecekten vazgeçmemiz mümkün değil.
Patronlar sınıfının hayallerimizi mahvetmesine artık dur diyelim. Bir an önce silkelenip kendimize gelelim. Genç işçiler, öğrenciler olarak bunu ancak işçi sınıfı mücadelesine katılarak yapabiliriz. İşçi sınıfının mücadele tarihini öğrenerek kendi sınıf çıkarlarımızı gözetmemiz gerek. Üniversitelerde, işyerlerinde, mahallelerde, bizleri ayrıştıran rekabete, kişisel gelişim aldatmacasına, unvan kandırmacasına karşı uyanık ve birlik olmalıyız. Çünkü biz örgütlü bir karşı duruş sergilersek, patronlar sınıfı yarınlarımızı sermayeye kurban edemez. Daha iyisini, daha güzelini yapmak için rekabet etmek ve bunu işçi sınıfının faydasına sunmak başka, sınıf kardeşine rakip olmak, onu ve kendini patronlar sınıfına yem yapmak başkadır. İyi bir eğitim almak, daha güzel yarınların hayalini kurmak her gencin hakkıdır. Bu hakkı elimizden alan sıra arkadaşımız, iş arkadaşımız, mahalle arkadaşımız değil patronlar sınıfının kâr hırsıdır. Sermaye sınıfının çocukları doğuştan kariyerli doğar, onların bizler gibi bir gelecek kaygısı yoktur. Hiç YGS, LYS, KPSS gibi sınavlarla geleceğine yön vermeye çalışan bir patron çocuğu gördünüz mü? Onlar ait oldukları sınıfın mirasını devralır ve büyüklerinin kaldığı yerden zulmetmeye başlarlar işçilere. Bizler de genç işçiler olarak ait olduğumuz sınıfın, işçi sınıfının mücadele mirasına sahip çıkmalıyız. Biz genç işçiler, işçi sınıfının kızıl tomurcuklarıyız ve sınıfsız bir dünyaya açmak istiyoruz. Gençlik tohumu kızıl toprağa düştü bir kere, bundan geri dönüş yok! Ta ki bu kızıl ateş sermayeyi yakıp kavurana dek!
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
Son Eklenenler
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...