Buradasınız
Sen Muhteşem Mavi Gezegenin Elleri ve Hünerisin!
Gebze’den bir kadın işçi

Geçenlerde elime bir dergi geçti. Parlak ve kaliteli bir kâğıda basılmış, tasarımı da alımlı bir dergi. “Zirvedeki İşadamları Başarılarını Neye Borçlu?” diye bir spotu var. Sayfaları karıştırmaya başladım. Ekonomik gelişme, milli gelir, yeni projeler, krediler derken derginin ortasında kocaman bir fotoğraf dikkatimi çekti. Bir toplantı salonunda konuşmacı ve sıra sıra dizilmiş dikkatle konuşmacıyı izleyen patronlar görünüyor. Habere göre fotoğraftakiler Türkiye’nin önde gelen sanayicileri, her birinin bilmem kaç milyon dolarlık yatırımı var. Peki, “patronlar neden bu kadar ilgiyle konuşmacıyı dinliyor?” diye kendi kendime düşündüm. Bunların hepsi birbirlerine rakip… Ne olmuş da bir araya toplanmış, meseleleri aynı salonda çözmeye çalışıyorlar? Üstelik hükümet yetkilileri ve bankaların temsilcileri de toplantıda yerlerini almış.
Demek ki ciddi bir konuda birbirlerinin görüşlerine ihtiyaç duymuşlar. Pazarda rekabet başka, işler planlanırken başka imiş. Konu şuymuş: HEP BERABER DAHA ÇOK NASIL KAZANILIR? Yani özcesi, kazandıkları yetmiyormuş, daha fazla nasıl kazanılırmış! Bu nedenle teşvikler, kur ayarlamaları, faizler ve bir o kadar önemli olan çeşitli yasalarda kendi lehlerine değişiklikler yapılmalıymış. Bunda bir tuhaflık olmadığı sanılır, “ne var canım toplanmışlar, konuşuyorlar” denilebilir. Çoğu işçi oy verdiği ve iktidar olan partinin yasaları halkın lehine değiştirdiğini zanneder. Peki, gerçekten öyle midir?
Birbirleriyle rekabet içindeki patronların bu toplantılarından çıkan kararlar, öneriler gün geliyor yasalara geçiyor. “Hep beraber kazanmak” derken patronların sadece kendilerini kastettiği, bunu da işçileri sömürerek yapacağı açıktır. O nedenle bu toplantılarda sadece patronlar ve onların temsilcileri var. Patronların lehine ne varsa işçilerin aleyhinedir, işçilerin lehine ne varsa patronların aleyhinedir. Oraya buraya çekiştirmeye gerek yok, durum bu kadar açıktır!
Patronlar bir sınıf, biz işçilerse başka bir sınıfız. Patronlar bunun bal gibi farkında, ama biz işçiler bin bir türlü yapay nedenle birbirimizden uzağız. Patronlar birbirleriyle ölesiye rekabet içindeyken bile ortak işlerini beraberce organize ediyorlar. Biz işçiler ise dünyanın tüm zenginliklerini birlikte üretmemize rağmen, dayanışmaya büyük ihtiyaç duymamıza rağmen tek başına olduğumuzu düşünerek bir kenara çekiliyoruz. Hatta hep çalışmaya alıştığımızdan bir araya gelip tartışmayı, düşünmeyi, toplantı yapmayı, fikirlerimizi derli toplu söylemeyi ve hedeflerimizi takip etmeyi yeterince önemsemiyoruz. Böyle olunca hep kendimizi yalnız hissediyor ve birilerinin gelip bizi kurtarması gerektiğini düşünüyoruz.
Biraz gerilere giderek sizlerle Kemal Türkler’in başkanı olduğu Maden-İş’in 1970’li yıllardaki bir eğitim broşüründe rastladığım şiirin dörtlüğünü paylaşmak istiyorum.
Kim olursa olsun o beyler,
Biz bölünelim isterler.
Çünkü parçalandığımız sürece bizler,
Tepemizde kalabilirler.
Benim anladığım şu: kimse bizi kurtarmaya gelmeyecek, biz kendimizle beraber sınıfımız için ayağa kalkmadıkça, söz söylemedikçe, örgütlenmedikçe kimse biz işçileri ciddiye almayacak. Bu nedenle “ben tek başına ne yapabilirim ki” diye soran birileri varsa onlara cevabım şu olur: Öncelikle bil, sen tek başına değilsin; senin ailen, akrabaların, komşuların, fabrikadaki işçiler, Türkiye ve dünyadaki işçiler hepimiz aynı sınıfın evlatlarıyız. Sen fabrikadaki Hasan ağabey, Müjgan ablasın, mahalledeki Fatma teyze Mustafa amcasın, sen okuldaki işçi çocuğu, sokaktaki işsiz Mahmut abisin. Sen ve ben gibiler bu dünyanın yüzde doksan dokuzuyuz, yani çok olan biziz. Önce bu büyük ve değerli bilgiyi ciddiye al ve ayağa kalk! Sen işçi sınıfısın alın teri döken, insan soyunu geleceğe taşıyacak olan emeksin, sen sahipsiz değil işçi sınıfının ve bu muhteşem mavi gezegenin elleri ve hünerisin. Tüm bunları becerebilmek için işçi sınıfının bilinciyle donanıp ayağa kalkman gerekiyor. Yoksa sensiz, bensiz, bizsiz bir gelecek olmayacak, çünkü kimse tek başına kazanamaz!
Tüm Direnişçi İşçilere Selam!
Tek Başına Değil Milyonlarız!
- İşçi Dayanışması 208. Sayı Çıktı!
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...