Buradasınız
1 Mayıs’ın Doğuşunu Hatırlamak
Kocaeli’den bir petrokimya işçisi
1800’lü yıllar işçiler için vahşice sömürünün, kölece çalışma koşullarının yaşandığı dönemlerdi. Bugün de o yıllara benzer bir şekilde insanlık olarak büyük çalkantıların yaşandığı, sermayenin işçi sınıfının haklarına saldırdığı ve vahşi sömürü koşullarını dayattığı bir dönemden geçiyoruz. Gelişmiş olanlar dâhil tüm ülkelerde yaşam standartlarının düştüğü; işsizlik, gelecek kaygısı ve toplumsal huzursuzluğun yükseldiği bir dönemde 2018 1 Mayıs’ına doğru gidiyoruz. Geçmişte sömürü düzenine karşı verilen 8 saatlik işgünü mücadelesini ve 1 Mayıslarda yürütülen kitlesel eylem ve grevleri hatırlamak bu gün yaşanan saldırılardan çıkış yolu bulmak için bizlere ışık tutacaktır. Zira 1 Mayıs, 1886 yılında işçilerin çalışma koşullarına karşı yürüttüğü 8 saatlik işgünü mücadelesinden günümüze dek uzanan bir mücadele geleneğidir.
Kısaca 8 saatlik işgünü mücadelesi
1880’lerin ortasına doğru Amerika’da sanayide çalışan işçi sayısı 4-5 milyon civarındaydı. Aynı yıllarda çalışan çocuk işçilerin sayısı 1 milyonun üzerindeydi. İşçi sınıfı oldukça ağır koşullar altında, herhangi bir sosyal güvenceden yoksun, sendikasız ve düşük ücretler karşılığında günde 12 saatten fazla çalışıyordu. Çocuklar da dâhil kadınlar ve erkekler günde 14-16 saat çalışıyor, tek bir odada 50 işçi yatıp kalkıyordu. Çocuklar makine başında yemek yiyemedikleri için bitkin düşüyor ve uzun süre ayakta kaldıklarından o yaşta türlü hastalıklara maruz kalıyorlardı. İşçiler sefalet içinde bir yaşam sürüyorlardı; yaşadıkları evlere ev demek, yediklerine yemek demek mümkün değildi. Fabrikaların etraflarına veya şehrin dışına kurulu barakalar ya kendilerinin değil ya da ipotekliydi. Hemen tüm işçiler borçlarını ödeyemedikleri için bu barakaları da bir süre sonra kaybediyorlardı. En önemlisi de işçiler ağır çalışma koşullarından ötürü erken yaşlarda göçüp gidiyorlardı.
1856 yıllında vahşi çalışma koşullarına karşı Avustralyalı işçiler 8 saatlik işgünü için toplantılar yapıp, eğlenceler ve gösteriler düzenleyerek 8 saatlik işgünü mücadelesinin ateşini yaktılar. Daha sonra 1866 yılına gelindiğinde Uluslararası İşçi Birliği (I. Enternasyonal) dünya işçilerine 8 saatlik işgünü için mücadele çağrısı yaparak tüm dünyada mücadele ateşini coşturmuştur. Nitekim Amerika’da 1860’ların ikinci yarısından sonra peş peşe gelen grevler ve 1 Mayıs 1886 kalkışması yaşandı.
1886 yılının 1 Mayıs’ında Amerika’nın her yerinde işçiler grevler, mitingler ve eylemler düzenlediler. 8 saatlik işgünü talebinde bulundular. Chicago’da 200 bin işçi iş bıraktı. 8 saatlik işgünü için birleştiler. Burjuvazi gösteriyi bomba atarak sabote etmeye çalıştı. Ardından 4 işçi önderini idam etti. Binlerce işçiyi işten attı, yüzlercesini kara listelere aldı. Bu muazzam kalkışma sınıf mücadelesinin sert karakterini açığa vurmuştu. Öyle ki işçi sınıfının önderi Friedrich Engels, “1 Mayıs 1886’dan önce hiç kimse hareketin böylesine kısa zamanda öylesine karşı konulamayacak bir güçle patlayacağını, hızla yayılacağını ve Amerikan toplumunu temellerinden sarsacağını tahmin etmemişti” diye yazacaktı. II. Enternasyonal 1889 yılında Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs’ı işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü ilan etti.
1 Mayıs’ın öğrettikleri
Kapitalist sınıf dünyanın her ülkesinde işçi sınıfının emek gücünü sömürerek zenginleşmektedir. İşçi sınıfı her ülkede karın tokluğuna, uzun saatler boyunca kapitalistlerin kârını artırmak için çalışmaktadır. Kapitalist sınıfın bütün tarihi işçi sınıfının sömürüsü üzerine inşa edilmiştir.
1 Mayıs, işçiler birleşmeden, örgütlenmeden, bilinçlenmeden ve kapitalizmi tanımadan, tarih bilinciyle donanmadan, geleceğe hazırlanmadan hiçbir hak elde edilemeyeceğini göstermiştir.
2018 1 Mayısına giderken
Bugün işçi sınıfının çalışma şartlarına baktığımızda çok zor koşullar altında yaşamaya çalıştığını görüyoruz. Son yıllarda iş cinayetleri ve bu cinayetlere kurban gitmiş emekçi sayısı, işçi sınıfının yaşadığı yakıcı sorunları ve bu dönemde ne denli vahşi bir sömürü yaşandığını anlatmaktadır. Geride bıraktığımız 2017 yılında en az 2006 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirmişken, 2018 yılının ilk üç ayında ölen işçi sayısı 424’ü bulmuştur. 2018 1 Mayıs’ı sermayenin işçi sınıfını doğrudan hedef alan saldırılarının birer birer hayata geçirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Kölelik büroları, taşeronlaştırma, güvencesiz ve esnek çalışma, ücretlerin aşağıya çekilmesi, sendikasızlaştırma, zorunlu arabuluculuk sistemi, bu dönem peş peşe yaşadığımız saldırılardır. Ancak şüphesiz saldırılar bunlarla da sınırlı değildir. Kıdem tazminatının gaspı gibi planlar patronlar sınıfının gelecek dönemde karşımıza çıkaracağı saldırılar olarak görünüyor.
Sınıf bilincinin gerilediği, örgütsüzlüğün arttığı koşullarda işçi sınıfı, patronlar sınıfının saldırılarına gereken karşılığı verememektedir. Fakat umutsuzluğa kapılmak, yürekleri karartmak yersizdir. İşçi sınıfının sorunlarının çaresi tarihinde, mücadelesinde, haklılığında gizlidir. 1886 1 Mayıs’ını hazırlayan koşullar ve 1886 1 Mayıs’ında patlayan muazzam mücadele bugünün işçi kuşaklarına çok zengin bir mücadele deneyimi mirasını bırakmıştır. Tarihsel köklerimizden gelen geleneğimize sahip çıkmak ve 1 Mayıs meydanlarını doldurmak için 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıyız. İşçiler kendi tarihinden öğrenerek mücadeleyi ilerlettikçe zafer daha yakın olacaktır.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Mücadele Birliği!
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...