Buradasınız
Çileli Kadınların Tek Çaresi Mücadele!
Gebze’den bir işçi

Biz kadın işçilerin birçok sorunu var ve bu sorunlar maalesef işyerlerimizde, sokakta ve hayatın her alanında sıkça karşımıza çıkıyor. Kadın işçilerin aleyhine işleyen, pozitif ayrımcılıktan uzak yasalar var. Kapitalist sistemde kadın aşağılanarak, hor görülerek, emeği yok sayılıyor. Patron işçi mi çıkaracak, ilk akla gelen kadın işçiler oluyor. Benim burada öne çıkartmak istediğim konu ise kadın işçilerin işyerlerinde karşılaştığı sorunlar ve bu sorunların üstesinden nasıl gelebilecekleri.
Bir kadın işçi yaşadığı sorunları şu şekilde paylaşıyor: “Bundan 13 yıl evvel sendikasız bir işyerinde çalışıyordum. Hamile olduğumu öğrendim. Doktor hamileliğim süresince dikkatli olmam gerektiğini, risk taşıdığımı söylemişti ve işyerime vermek üzere bana bir kâğıt vermişti. Ben de bana verilen kâğıdı insan kaynaklarına verdim. O da bana, «hamileliğin bizim için bir önemi yok sen yine aynı makinede çalışacaksın, hamile olman engel değil» dedi. Hâlbuki kolay yapabileceğim işler de vardı ve insan kaynaklarında çalışan da bir kadındı, o da bir anneydi. Bu benim çok zoruma gitmişti ve ben çalışmak zorundaydım. Doğum iznime çıktım, iznim bittiğinde çocuğuma bakacak bir bakıcı tuttum. Benim emzirme iznim yasal olarak vardı fakat bu hakkım da verilmedi, vardiyalı olarak çalışmaya devam ettim. Çocuğumu emzirememek beni kahrediyordu. Sütümü sağıp eve götürdüğümde süt bozulmuş oluyordu. Çocuğumda sağlık problemleri çıkmaya başlamıştı o günler hafızamdan silinmiyor.”
Bir başka kadın işçi ise şöyle anlatıyor: “Uzun zamandır işsizdim. O fabrikadan bu fabrikaya dolaşıyordum. Bir fabrikada şöyle sorulara maruz kaldım: «Evlenmeyi düşünüyor musunuz?» «Evliyseniz, çocuk yapmayı düşünüyor musunuz?» «3 Yaşından küçük çocuğunuz var mı?» Sorulardan anlaşılacağı gibi bunlara «evet» derseniz işe alınmıyorsunuz. Çalıştığım süreç içerisinde arkadaşım hamile olduğunu, daha rahat çalışabileceği bir bölüme geçmek istediğini kadın müdüre ilettiğinde, «bize mi sordun yaparken, şimdi çalış bölüm değiştirmek yok» demişti. Kadın müdürümüz kadın işçilerin hamile kalmaması için kondom dağıtmış, bizleri hor görerek aşağılamıştı. Yani çocuk yaparken müdürümüze ve patronumuza soracakmışız! Yine aynı işyerinde sözleşmesi bitmeyen bir arkadaşım hamile kaldığında gizlemek zorunda kalmıştı.”
Tekirdağ Çerkezköy’de direniş yaşayan Prettl işçisi bir kadın ise şöyle diyordu: “Ben Prettl fabrikasında çalışan bir kadın işçiyim ve 19 arkadaşımla birlikte bugün işten çıkarıldım. Kadın olduğumu özellikle belirtiyorum, çünkü bu da en az işçi olmak kadar büyük bir parçası hayatımın. Gece vardiyasına gitmeden sütümü sağıyorum ben, çocuğum için. Ve sabah dönüp kahvaltı hazırlıyorum. Uyuyup kalkıp evi toplayıp çamaşır yıkayıp yemek yapıyorum. Çalışıyorum ben, ekmek param için ve 10 seneden uzun süredir çalıştığım fabrikam, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sürerken, sırf sendikam ile birlikte hareket ettiğim için beni işten çıkardı bugün. Benimle birlikte 20 haneye ateş düşürdü.”
Kişi olarak bizler fabrikalarda bu sorunları tek tek yaşıyor görünsek de bu sorunlar kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfının ortak sorunudur. Bir taraftan patronlar sınıfı sistematik olarak üretimde çalıştırmak için insan kaynağına ihtiyaç duyar ve genç nüfusun çoğalmasını ister. Diğer taraftan daha fazla kâr kazanma hırsıyla kadın işçileri düşük ücretlere, uzun çalışma saatlerine ve güvencesiz çalışmaya mahkûm eder, doğum ve sonrasındaki izin haklarını kısa tutar. İşyerlerinde kadın işçilerin anlatımları durumun vahametini bir kere daha ortaya koyuyor. Gebelik hakları, doğum ve süt izinleri kullandırılmayarak kadın işçilerin gebe kaldığı için aşağılandığı ve horlandığı gerçeği apaçık ortadadır.
Kadın işçiler bir taraftan işyerinde çalışır diğer yandan ise ev işleri ve çocuk bakımını üstlenir, hayat iki kat ağırlaşır onlar için ve kendilerini bu kocaman dünyada yalnız, umutsuz hissederler. Biz işçi kadınlar ortak taleplerimiz için birleşerek sınıf örgütlerinde bir araya gelmeli, dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Güzel günler için mücadelede öne çıkmalıyız.
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...