Buradasınız
İki İnatçı Keçi ve İşçi Sınıfı
Kocaeli’nden bir petrokimya işçisi

İki inatçı keçinin hikâyesini hepimiz duymuşuzdur. Çocukluğumuzda belletilen şarkılardan birisidir: “Bir köprüde karşılaşmış iki inatçı keçi, hah ha hay hah ha hay” diye başlayıp devamında, köprüde birbirine yol vermeyen bu iki inatçı keçinin akıbeti anlatılır. Öyle anlatılır ki, bu keçilerin suçu hep huysuzluk, inatçılık yapmalarıdır. Köprüde karşılaşan büyük keçi diğerine şöyle demiş: “Yol ver önce ben geçeceğim”, küçük keçi kabul etmemiş ve şöyle söylemiş: “Verirsem öleceğim.” Tam köprünün ortasında iki keçi toslaşmış ve ikisi de suya düşmüş. Ahali de bunu görmüş. Bu hikâyeyle mesaj verilmiş: Keçilerin inatçısı suya düşer boğulur, insanların inatçısı kim bilir ne olur?
Söz konusu keçi olunca akıbet suya düşüp boğulma olabiliyor. Ama meselemiz insansa eğer inatçılık, yerine göre çok iyi sonuç verebilir de. Yanlış bir hedef, mantıksız bir gaye uğrunda inat eden insan için sonuç olumsuz olabilir. Üstelik bu durum etraftakiler açısından sevimsiz de görünür. Meşru, son derece haklı bir gaye, fikrin ya da hedefin peşinde inat etmek ise çevresindekilerin olumlu bakışlarını, desteklerini ve dayanışmasını beraberinde getirir. Sonuçta kazanma şansımız daha yüksek olur. Atalarımız doğru temellere dayanmayan körü körüne inat edenler için “keçi geberse de kuyruğunu indirmez” diye söylemiştir. Doğru amaç, haklı bir dava uğruna yapılan inatçılığı ise “bir inat, bin murat” diye tarif etmişlerdir.
Hal böyleyken konumuza bir de sınıf mücadelesi penceresinden bakalım. Sınıf mücadelesinde yanlışta inat etmek güvensizliği ve ayrışmayı doğurup derinleştirirken, doğru şeylerde inat etmek birlik ve beraberliği sağlar, güçlendirir.
Patronlar sınıfı, sömürü düzenlerini devam ettirebilmek için türlü oyun, kurnazlık ve ideolojik bombardımanlarla işçilerin bilincini köreltiyor, bölüyor ve kutuplaştırıyor. Bilinci bulanan işçiler yanlışa “doğru”, doğruya da “yanlış” diyebiliyorlar. Hatta kimi zaman gaflete düşüp kendi sınıf çıkarlarını bir kenara bırakarak, bilfiil kendilerini sömüren patronun çıkarlarını savunur noktaya gelebiliyorlar. Üstelik bu duruma düşen işçiler, doğru olduğuna inandıklarından, bu yaptıklarını inatla, ısrarla savunmaya devam ederler. Bu durumu çevremizde, fabrikalarımızda görebiliriz. İşçi arkadaşıyla rekabet eden, ispiyonculuk yapan, arkadaşı haksızlığa uğradığı zaman susan, kendi başına geldiği zaman da “kimse bana sahip çıkmıyor” diye küsen işçiler her fabrikada vardır. Ya da işçileri taşeron diye, kadın diye, kendi partisinden değil diye, başka memleketten, başka ulustan, başka inançtan diye aşağılayan işçilere hepimiz çevremizde rastlayabiliriz. Bu yanlışlar işçileri birbirine düşürür, işçiler arasında ayrılık yaratır. Çoğu grev, direniş ve sendikalaşma mücadelesi öncesinde işçilerin en temel problemi birbirine güvenememek, birlikte hareket edememektir. Çünkü yıllarca haksızlığın, hukuksuzluğun kol gezdiği, insanların iliklerine kadar sömürüldüğü o fabrikada birileri “bir şeyler yapmamız lazım, hakkımızı almamız lazım” dediğinde, başkasına güvenmeyen, hatta kendisine güvenmeyen işçiler arasında “bizim işçilerden bir şey olmaz, bizim fabrikada bu iş başarılmaz, kime güveneceğiz ki” lafları döner durur. İşçiler zor olduğu için, çaba gerektirdiği için ve bunu nasıl yapacaklarını bilmedikleri için bir araya gelmekten, birlik ve beraberliği sağlamaya çalışmaktan kaçınır, bireyselliğin, kendi paçasını kurtarmanın, derdine düşerler.
Bir de rekabet yerine yardımlaşmanın, ispiyonculuk, dedikoduculuk yerine sırdaşlığın önemini bilen, haksızlığa uğrayan arkadaşına sahip çıkan, “dili, dini, ırkı, rengi, cinsiyeti fark etmez. Hepimiz işçiyiz, sınıf kardeşiyiz” diyebilen ve bu fikirde inat eden işçiler vardır. Onlar da inatçıdır, ama boş inat değil, işçi sınıfının çıkarları için inat ederler. Onlar aldatmacalara kanmayıp, bireyselliği bir kenara koyarak, ailelerinden daha fazla zaman geçirdikleri işçi kardeşleri ile ortak çıkarlarının mücadelesini verirler. Bu da doğru olandır ve doğruyu yapmanın mükâfatını er ya da geç alırlar. Bunları yapan işçilerin etrafında kardeşlik hissi, dayanışma bilinci, kendine ve sınıfına güven duygusu gelişir. Böylece birlik, beraberlik ve dayanışma ile çıkılan her mücadele ister grev, ister direniş, isterse de en başından bir sendikalaşma mücadelesi, ya da herhangi bir hak arama mücadelesi mutlak bir kazanımla sonuçlanır.
Birlik olmaktan ve dayanışmadan korkuyla, inatla kaçmak kadar yanlış bir şey yoktur. Yanlışta, eksiklikte ve bilinçsizlikte ayak diremenin hiç kimseye faydası olmaz. Gereksiz yere inat etmek, kaybedeceği baştan belli ve amaçsız, yararsız bir kavganın mücadelesini vermek ancak hikâyedeki gibi keçilere yakışır. Biz işçi sınıfı için doğru olan; sınıf bilinci kazanma, birlik, dayanışma ve kardeşlik duygularını yükseltme, kısacası örgütlü olma yolunda inat etmek ve çaba göstermektir. İşçi kardeşlerimizle birbirimizin yolunu kesmeyelim. Hangi köprüden geçersek geçelim, hangi yolda yürürsek yürüyelim, birlikte yürüyelim, birlikte kazanalım!
Hayal Kırıklığına Uğradık!
- Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
Son Eklenenler
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...
- 7 Ekim 2023’ten bu yana 61 binin üzerinde Filistinlinin hayatını kaybettiği Gazze Şeridi’nde İsrail’in soykırımı ve işgali ilerliyor. Hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, insani yardım dağıtım bölgelerini hedef alan İsrail, öldüremediklerini aç...
- Türkiye’de rejim ekonomik krizin bütün yükünü işçi ve emekçilerin sırtına yıkmaya odaklanmış durumda. Her alanda darboğazı yaşayan emekçiler bir de vergi yükü altında ezildikçe eziliyor.
- DİSK/Sosyal-İş Sendikası 8 Ağustosta Kadıköy Süreyya Operası önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasında mağaza ve market çalışanlarının sorunlarını ve taleplerini dile getirdi. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Edremit Şubeler...
- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Temmuz ayında en az 204 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. Yılın ilk 7 ayında yaşamını iş cinayetlerinde yitiren işçi sayısı en az 1165 oldu. Temmuzda 7’si orman işçisi, 5’i AKUT gönüllüsü...