Buradasınız
“Müjde, Müjde, Müjde”
İzmir’den emekli bir işçi
Eskiden insanlar kendisine iyi haber veren, örneğin çocuğu olduğunu söyleyen, yani müjde veren birine hediye verirdi. Verilen müjdenin küçük de olsa somut bir karşılığı vardı. Müjdeyi veren “müjdemi isterim” der, aldığı hediyeyle mutlu olurdu. Müjdeyi alansa aldığı güzel haberle mutlu olur, müjdeyi vereni de mutlu ederdi. Yoksul insanlar hâlâ kendi aralarındaki ilişkilerde birbirlerini mutlu edecek güzel haberleri müjdeleyebiliyorlar. Gelin görün ki AKP, yıllar içerisinde “müjde” sözünü her seferinde işçilerin, emekçilerin ve yoksulların aleyhine gelişmeler için kullandı. Geldiğimiz noktada insanlar AKP’nin “müjdesini” duyduğunda cüzdanı cebinde mi, cebindeyse cüzdanından akçe aşırılmış mı diye kontrol eder, “acep başımıza ne işler gelecek” diye düşünür duruma geldi. Ancak kulağına aralıksız üflenen yalanları durduracak süzgeci, yani sınıf bilinci olmayan milyonlar yalanlara yine de kanıyor. Örgütsüz oldukları müddetçe de kanmaya, kandırılmaya devam edecekler.
Koronavirüs güya Çin’de ortaya çıkıp dünyaya yayıldı. Ama iktidar aylarca “bizde yok” dedi. Ne hikmetse iktidar açıklayana kadar bu virüs “bizde yoktu”! Her gün bir yerde açıklama yapan ve açıklamanın sonunda mutlaka TOKİ’nin “müjdeli” haberlerini veren Erdoğan nedense günlerce ortalarda görünmedi. 16 Martta Sağlık Bakanı “bir vaka var” diye açıklama yaptı. Malum medya eliyle ahaliye de, “Çinliler yarasa yiyor, köpek eti yiyor. Bu virüs o yüzden çıktı” hikâyesi dinletildi. Tencere içinde haşlanmış, sırt üstü yatan yarasa videoları, fotoğrafları ve haberleri ha bire döndürüldü. Ahali merakından Çinlilerin köpek etini nasıl pişirdiğini araştırır oldu. Ardından virüsten, hastalıklardan, tüm kötülüklerden korunmak için “bu duaları okuyan ve 25 kişiyle paylaşanların dilekleri iki gün içinde gerçekleşecek” mesajları ahali arasında yayıldıkça yayıldı. Tuhaflığa bakın ki, önce virüse karşı dua okunmasını isteyenler, ardından ahaliye kolonya ve gıda maddesi stoku yapmalarını salık verdi. Sermayenin medyası kolonyanın ne mübarek bir şey olduğunu ahalinin beynine kurşun gibi çaktı. Market raflarında kolonya kalmadı. Fırsat kollayan kalpazan tüccarlar kolonya fiyatlarına kaşla göz arasında fahiş zam yaptılar. Hiçbir ürünü fiyatını sormadan almayan ahali can derdine düştüğünden fiyatın artmasını göremez oldu.
Haftada bir pazar alış-verişi için kullanılan pazar arabalarının makarna, bulgur, patates, soğan taşımaktan tekerleri yıprandı. Pazar arabaları boş gidip, tıka basa dolu döndü evlere. Tanıdığım bir pazarcı “bir günde bir senelik patates ve soğan sattım” dedi. Mahalledeki küçücük bir market sahibi, “iki günde dört kamyon makarna sattım. ‘Bulgur kurtlanır, fazla almayın’ dedim. Dinleyen olmadı. Her gelen en az bir çuval aldı. Çok satmak benim işime gelir. Ama günah, çöpe gidecek” diye gülerek anlattı.
Ahalinin evlerinin bir odasını makarna paketleri ve kolonya bidonlarıyla doldurmak telaşı içinde kredi kartlarını son damlasına kadar kullandığı günlerde, Erdoğan dört bir yanında termal koruyucularla sarayından çıkarak Çankaya Köşkünde koronavirüs toplantısı yaptı ve 21 maddelik bir ekonomik paket açıkladı. Erdoğan 21 maddeyi açıklarken neşesi yerindeydi. Uzun uzun ve ballandıra ballandıra ve salonda birbirinden uzak oturan kalantorlara bakarak anlattı. Ardından salonda arka taraflarda oturan Rıfat Hisarcıklıoğlu’na da “neşen yerinde” diyerek toplantıda bulunan sermayedarlara “ben her zaman olduğu gibi, bu virüsü de sizin için fırsata çevirdim” mesajını verdi. Bunu milyonlarca yoksulun gözünün önünde yaptı. Yoksullara “size kolonya ve dua kâfi. Al kolonyayı, et duayı size yeter de artar” demiş oldu. Yani düne kadar “bizde yok” denilen koronavirüs bir anda “Allah’ın bir lütfu” haline geldi, gözü doymaz “yerli ve milli” sermaye sınıfı için fırsata çevrildi. Açıklanan 21 maddelik paket içerisinde işçilere ve emekçilere dair tek bir madde yoktu.
Madem kolonya ve duayla korunmak mümkün, bu virüsü bile fırsata çevirip kâr gözüyle bakan egemenler neden kolonya ve duayla korunmayı kendileri için de yeterli görmüyorlar? Neden milyarlarca liralık yardımlar alıyor da işçileri ücretsiz izinlere çıkarıyorlar? Onlar kendi sınıflarının bilincine tastamam sahipler. Kendilerini her türlü önlem ve kalkanla koruyorlar. Sömürü düzenleri sürsün diye, sömürdükleri milyonlar uyanıp isyan etmesin diye, insanları uyutmaya çalışıyorlar. Sayıları on milyonlar olan işçi ve emekçilerin örgütsüz olduğunu çok iyi biliyorlar. Kolay kandırıp, kolay aldatmaları ve milyonların aklıyla alay edercesine, kolonya ve duayla uyutabilmeleri bu sebepten ötürüdür.
Geçinemeyen, doğru dürüst beslenemeyen, açlıkla terbiye edilen işçilerin, emekçilerin ve yoksulların egemenlerin görme dediğini artık görmesi, gözlerinin önündeki perdeyi yırtıp gerçekleri görmesi gerekiyor. Elbette o gözbağlarından kimse kendi kendisine kurtulamıyor. Kral hep çıplaktı. Ama artık incir yaprağı bile yok, kral anadan doğma, tam üryan, her şey meydanda. Ama tüm bunlar gözümüzün önünde cereyan etse de kimse kendiliğinden bunları bilince çıkartamıyor. İşçinin olaylara kendi sınıfının gözünden bakabilmesi için, kendisinden evvel gözbağlarını yırtıp atabilmiş sınıf kardeşlerinin yanında yer alması gerekir. Ancak bu durumda işçi gerçekleri görebilir ve mücadele içerisinde kendi sınıfının bilincine erişebilir. Yani örgütlü olarak sınıfının safında yer alır. Ve koronavirüsünden daha korkunç olan bu kahrolası sömürü düzeni tüm pislikleriyle birlikte dünyamızdan kazınıp atılır, yok edilir. İşte o zaman dünyamızdaki ağaca, kuşa, börtü böceğe, toprağa, suya, dağa, taşa insanlık özgür dünyanın müjdesini verecektir.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...