Buradasınız
İtalyan Emekçi Kadınların Mücadele Şarkıları
Ankara’dan genç bir kadın işçi

1600’lerden 1960’lı yıllara kadar binlerce kadın ailelerini ve evlerini geride bırakarak, trenlerle, kamyonlarla Kuzey İtalya’ya, pirinç tarlalarına doğru yola çıkıyorlardı. Vercelli, Novara ve Cremona kentlerine giden kadınlar Mayıs ayından Temmuz ayına kadar pirinç tarlalarında yabani otları ayıklıyor, pirinçlerin rahat büyümeleri için alan açıyorlardı.
İtalyanca “mondine” deniyordu pirinç ayıklayıcısı kadınlara. Şafaktan gün batımına kadar dizlerine kadar suyun içinde çalışıyorlardı. Sıtma taşıyan sinekler tarlada ve yatakhanelerde peşlerini bırakmıyordu. 40-60 kişinin bir arada kaldığı ufacık yatakhanelerde hasta olmamak çok zordu. Kadınlar arasında sıtma ve benzeri ateşli hastalıklar, hastalığa ve yetersiz beslenmeye bağlı düşükler çok yaygındı. Ustabaşıların emirleri ve hakaretleri ardı ardına geliyordu. O yıllarda pirinç tarlasında geçen bir filmde oynayan bir İtalyan aktris, “8 saat boyunca böyle çalışmak mı? Bu işi günde bir milyon verseler bile yapmazdım” diyordu. Ancak binlerce kadın işçi bu ağır koşullarda çalışmak zorundaydı.
Pirinç işçisi kadınlar çalışma koşullarının acımasızlığına karşı 1900’lerin başından itibaren örgütlenmeye giriştiler. Emekçi kadınlar arasında kuvvetli bir dayanışma vardı. “Biz” olmaktan duydukları mutluluğu çeşitli kaynaklarda çok güzel ifade etmişler. Bir kadın işçi o günlerde yaşadığı şöyle bir olayı anlatıyor: “Bir keresinde çok fazla ağlarken başka bir kadın işçi geldi ve ‘neden ağlıyorsun’ diye sordu. ‘Çünkü annem uzakta, evde…’ dedim. O da ‘Benim de evde çocuğum var. Endişelenme, çünkü ben senin annenim’ dedi, ‘Bana yakın dur, göreceksin bir şey olmayacak’. Zibello’dan gelen daha yaşlı başka bir kadın da ‘Ben de büyükannenim’ dedi ve Ragazzola’dan bir başkası ‘ben de teyzen’ dedi.”
Hani bir iş yaparken şarkı türkü söylersek, iş kolaylar, daha hızlı biter sanki ya, pirinç işçileri de çalışırken şarkılar söylüyordu. Kızgın güneşin altında çalışan, sırtları kamburlaşmış kadınlar korosu ahenkle şarkılar, marşlar söylüyordu. Bu şarkılar hem işi kolaylaştırıyordu hem de işçi kadınlar mücadeleyi büyütmek için yaratıcı bir yol bulmuşlardı. Bazen ‘konuşmak yasak’ diyen ustabaşına inat işçi kadınlar birbirleriyle konuşmak istediklerini bu şarkılarla anlatıyorlardı. Bazen de daha yaşlı işçiler genç işçilere nasihatler veriyor, direngen olmayı ve mücadele etmeyi öğütlüyordu. Tarlalarda çalışırken konuşmak yasaktı, mesaileri bitip yatakhanelere döndüklerindeyse işçi kadınlar yorgun ve bitkin oluyorlardı. Şarkı sözleri ise işçi sınıfının tarihini, pirinç işçilerinin çalışma koşullarını ve isteklerini anlatmak için kullanılıyordu. Şarkılarında, çalışma saatini aşağıya çekmek istemeyen çiftlik sahiplerine ve hükümete şöyle sesleniyorlardı kadın işçiler:
“8 saat sana az görünüyorsa
çalışmayı dene
O zaman
çalışmakla emirler vermek arasındaki farkı göreceksin”
Gür sesli bir kadın işçinin liderlik ettiği şarkılar el hareketleriyle aynı ritme geliyor, dilden dile yayılıyor ve koro gittikçe genişliyordu.
1906 yılı Mayısında günde 10 saatten fazla çalışan kadınlar, 8 saatlik işgünü için greve çıktılar. Grevci kadın işçiler çiftlikten çiftliğe dolaşıyor, ellerinde sancaklar ve bayraklar taşıyor, mücadele şarkılarını hep bir ağızdan söylüyorlardı. Pirinç işçisi kadınların mücadelesi tüm bölgeye yayıldı. Mücadelenin yoğunlaştığı Vercelli şehrinde metal işçileri, fırıncılar, bahçıvanlar, değirmenciler, tekstil fabrikalarında çalışan kadınlar da greve çıktılar. Daha kısa çalışma saatleri ve daha iyi ücretler için mücadele ettiler. Mayıs ayının sonlarında bir gün pirinç işçisi kadınlar işe gitmek üzere yola çıkanların yollarını kestiler, onları greve katılmaya çağırdılar, tüm Vercelli’de adeta hayat durdu. Torino meydanında bir araya gelen işçiler, grev kırıcıları engellemek için barikatlar kurdular. İşçilerin kararlılıkları sonucu çiftlik sahipleri ve patronlar geri adım atıp işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldılar. Fırıncılar için gece vardiyası kaldırıldı, metal ve tekstil işçilerinin ücretleri yükseltilirken iş saatleri de kısaltıldı.
Pirinç işçileri 1907 yılında, hükümeti tarlalarda 8 saatlik işgününü kabul eden bir yasa hazırlamak zorunda bıraktılar. Yeni yasadan memnun olmayan çiftlik sahipleri yasayı geri çekmek için başbakanla görüştüler. Ülkede değişen siyasi koşullar, mücadelenin geri çekilmesi gibi nedenlerle 8 saat yasası geri çekildi. Ve pirinç işçileri yeniden mücadeleye giriştiler, daha fazla örgütlendiler, daha çok uğraştılar. İtalyan emekçi kadınlar yıllar süren, pek çok grev yapmalarını gerektiren 8 saatlik işgünü mücadelesini coşkuyla, azimle sürdürdüler. Mücadele içinde Komünist Parti’ye ve İtalyan Kadınlar Birliği’ne katıldılar. “Birlik” isimli bir başka şarkılarında şöyle sesleniyorlardı:
“Kadın olmamıza rağmen korkumuz yok
Çocuklarımızın sevgisi için
İstediğimiz sosyalizm
Oli oli ola
Ve Birlik büyüyecek
Ve biz sosyalistler
Oli oli ola
Ve Birlik büyüyecek
Ve biz işçiler
Özgürlük istiyoruz”
1920’lerde çoğunluğu Komünist Parti saflarına katılan işçi kadınlar ise Mussolini faşizmine karşı mücadeleye katıldılar. 1922 yılında faşist Mussolini iktidara geldi. İtalya Avrupa’nın en büyük pirinç üreticisiydi. Faşizm pirinç işçileri de dâhil kadınlara, hem çocuk doğurması için evin yolunu gösteriyor hem de tahıl üretiminin sağlanması için onları tarlalara gönderiyordu. 1922 yılında pirinç işçileri arasında yalnızca %5 ilâ 20 oranında erkek çalışıyordu. Sayıları çok daha fazla olan kadınlar ise aynı iş için erkeklerin yaklaşık yarısı kadar ücret alıyorlardı. Faşist propaganda bu kadınları güçlü ve sağlam, anne ve işçi oldukları için kutluyor, onları ‘ideal İtalyan kadını’ olarak gösteriyordu.
İşçi sınıfının örgütlülüğü ve mücadelesi faşist rejim altında ezilir ve dağıtılırken pirinç işçisi kadınlar pes etmediler. Rejim karşısında da mücadele ettiler ve yemek ve barınma koşullarında iyileştirmeler ve yol ücretleri aldılar. Yalnızca kendi çalışma koşulları için mücadele etmediler. Tarlalardan yükselen koro faşizme karşı marşlar söylüyordu. İtalya’da partizanların faşizme karşı direnişinin coşkulu sembolü olan Çav Bella’nın ilk kaynağı pirinç işçisi kadınlardı. Şarkının sözleri pirinç işçilerinin bir gününü anlatıyordu:
“Sabah yeni uyandım,
Güle güle güzelim, güle güle güzelim, güle güle
Sabah uyandığımda pirinç tarlalarına gitmeliyim
Böceklerin ve sineklerin arasında
Güle güle güzelim, güle güle güzelim, güle güle
Zor bir işi yapmalıyım”
1943’te Naziler İtalya’yı işgal ettiğinde komünistlerin öncülüğünde işçi kadınlar, Naziler için çalışmayı reddettiler ve hep birlikte iş bıraktılar. Faşizme karşı direniş sırasında kadınlar partizanları evlerinde sakladılar, çeşitli mesaj ve materyaller için taşıyıcılık yaptılar. O günlerde mücadeleye omuz veren bir emekçi kadın şöyle diyor: “Bunun bir kurtuluş mücadelesi olduğunu, Almanlara ve faşistlere karşı bir mücadele olduğunu hissettik. Ve aynı zamanda sömürülen ve yoksul olan biz köylüler için de büyük bir umut kaynağı olduğunu hissettik.”
İtalya, Avrupa’nın en büyük pirinç üreticisi olmaya devam ediyor. Ama bugün uçsuz bucaksız pirinç tarlalarında “mondine” yok. Artık pestisitler ve farklı tarım teknikleri var. Ama geniş kenarlı şapkaları, kısa şortları, belleri üzerinde bağlanmış gömlekleriyle ve elbette şarkılarıyla İtalya’da faşizme ve sömürüye karşı mücadelenin sembolü olan kadınların anısı hâlâ dipdiri. Yıllar sonra bugün, onların hep bir ağızdan söyledikleri Çav Bella, sınıfsız ve sömürüsüz yarınlar için, yepyeni bir dünya için mücadele edenlerin dilinde coşkuyla söyleniyor. Binlerce kadının oluşturduğu korolar, ahenkle söylediği şarkılar mücadeleyi daha da büyüttü, kuvvetlendirdi. Onların şarkıları hem İtalyan işçi kadınların mücadelesinin hem de faşizme karşı mücadelenin sembolleri oldu. Bugün Kuzey İtalya’da eski pirinç işçisi kadınlardan ve onların çocuk ve torunlarından oluşan korolar hâlâ aynı şarkıları söyleyerek geçmişin deneyimlerini yeni kuşaklara aktarıyor.
UİD-DER’in Mutfağında Çok Emek Var
Yaşasın 1 Mayıs!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/