Buradasınız
Öyle Kolay Teslim Olmam!
Gebze’den bir petrokimya işçisi
Çalıştığım işyerinde mola saatimizde çaylarımızı yudumlarken bir yandan da sohbet ediyorduk. “Geçinmek zor” dedi bir arkadaşımız. Biliyorsunuz bu sözler ağızdan çıktı mı üzerine konuşmayacak işçi yoktur. Çünkü geçinmek gerçekten çok zor ve hepimiz haklı bir öfke duyuyoruz. En çok yakınılan konu da son yıllarda katlanarak artan kiralar. Gebze’de orta halli bir dairenin güncel ortalama kira fiyatı asgari ücretin üzerinde seyrediyor. Böyle olunca da işçiler olarak maaşımızın büyük bir kısmını ev kiramıza veriyoruz. Çıldırmamak elde değil.
Arkadaşlarımdan biri “bu ev sahipleri de çok insafsızlar” dedi. “Bu dünyada kimsenin kimseye acıması yok” diye devam etti diğer arkadaşlar. Bir süre arkadaşlarımın haklı yakınmalarını dinledikten sonra, “arkadaşlar hepimiz tek tek yakınıyoruz fakat bu duruma karşı nasıl bir önlem almamız gerektiğini, neler yapabileceğimizi konuşmuyoruz” dedim. Onlar da “ne yapabiliriz ki, ev sahipleri ne yasa dinliyor ne kural. Çıkmıyorum desen kavga dövüş huzuru kaçıyor insanın” dediler. “Evet, haklısınız fakat hep olaylar sarpa sardıktan sonra çözüm arıyoruz, ya öncesinde de atmamız gereken adımlar varsa? Böyle der demez bir arkadaşım “dur bakalım, sen ne kadar kira veriyorsun?” dedi. “1500 lira veriyorum” deyince herkes dönüp bana baktı. “Aaa! Nasıl yaptın bunu, ev sahibin arttırmak istemiyor mu kirayı? Ne kadar vicdanlı biriymiş” gibi yorumlar yaptılar. “Hayır arkadaşlar, ev sahibim elbette kirayı arttırmak istiyor. Hatta şu an oturduğum mahallede kiralar ortalama 15 bin lira” diye anlatmaya başladım. O halde nasıl hâlâ 1500 lira kira veriyorsun?” diye sordular haklı olarak.
“Ben sözleşmeyi imzalamadan önce kira artış bedeli olarak 100 lira seyyanen zam yazmıştım. O zamanın enflasyonuna göre aslında 100 lira az bir para değildi. Ama enflasyonun orada durmayacağını biliyordum. Evet, beni koruyan, yıllar önce evi kiralarken yaptığım sözleşme. Sözleşmeye kendi istediğim maddeleri koydurmuştum. En önemli olan da sonraki yıllarda kira artışının ne kadar olacağıydı. Ev sahibinin istediği miktarın altında bir miktar belirledik. Eğer kendimi enflasyonun veya hükümetlerin belirleyeceği rakamların insafına bıraksaydım şimdi zor durumda kalmıştım. Evet, bu sözleşme sonsuza kadar sürmeyecek. Fakat ben de öyle kolayına teslim olmayacağım” diye anlattım. Bu durum arkadaşlarımın yüzünü güldürdü. Yüzlerindeki gururu görmeliydiniz. Sanki sadece ben değil hepimiz ev sahipleri karşısında hakkımızı kazanmıştık.
Hep sorunlarımızı dile getiriyoruz, elbette dile getirelim. Fakat kazandığımız anları ve kazanma ihtimalimizi de düşünmekten, bunu başarmak için birlik olmaktan geri durmayalım. Zaten hepimiz aynı sorunları yaşıyorsak neden bu sorunlara hep birlikte karşı koymayalım?
Şireci’de Konuşan Kim?
- Tarım İşçileri, Devrilen Traktörler, Market Rafları
- Yoğun Bakım Tavanı Çöktü, Kaza Değil Cinayet!
- Bu Düzen İnsana da Canlılara da Değer Vermez
- Bir Kuş Konar, Bir Kuş Yer…
- Bu Kadarı Olmaz Demeyelim!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Tatili Bile Çok Görüyorlar Bize
- Dönme Dolap Gibiyiz
- Medyanın Gösterdikleri mi, Yaşadığımız Gerçekler mi?
- Duymadıysan Öğren, Unuttuysan Hatırla!
- Telefona Yansıyan Çaresizlik: Asıl Çözüm Nerede?
- Eğitimde Kemer Sıkılamaz
- İsraftan Tasarruf Edilir, Sağlıktan Değil!
- Patronlar Gençliğimize Göz Dikmiş Durumda
- Sınıf Sendikacısı Olmak
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Özel Okul Patronlarının Yalanlarına Cevabımızdır
- Metal ve Petrokimya Fabrikalarında Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri
- Dağınıklığı Ancak Birleşik Mücadelemiz Aşabilir!
- Patronun Sözüne Güven Olur mu?
Son Eklenenler
- Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Türk-İş, 20 Ağustosta Türkiye genelinde bölge temsilcilikleri önünde ve kent meydanlarında kitlesel basın açıklamaları gerçekleştirdi. Basın açıklamalarına Türk-İş’e bağlı sendikaların yöneticileri ve üyesi...
- Antep’te Akcanlar Tekstil’de vergi kesintileri ve 7’li vardiya sistemine geçilmesi nedeniyle 17 Ağustosta iş bırakan işçilerin direnişi sürüyor. CarrefourSA’nın İstanbul Esenyurt’ta bulunan deposunda 12 Ağustosta başlayan direniş devam ediyor....
- KESK ve emekli örgütlerinin çağrısıyla 16 Temmuzda Ankara, İstanbul, Eskişehir, Antalya, Bursa ve Diyarbakır gibi büyükşehirler başta olmak üzere pek çok kentte “Sefalete Teslim Olmayacağız!” eylemleri gerçekleştirildi. Ankara ve İstanbul’daki...
- Siyasi iktidarın vergi politikası doğrudan emekçileri hedef alıyor. Hemen her şeye yapılan fahiş zamlar yetmiyormuş gibi bir de durmaksızın vergi ödemek zorunda bırakılıyoruz. Açlık sınırındaki ücretlerle geçim mücadelesi verenleri vergi rekortmeni...
- Dükkânda televizyon açıktı ve haber bülteninde “Kenya’da halk sokaklarda” haberi dönüyordü. O sırada içeri giren bir müşteri bir süre televizyona baktıktan sonra “Ya abi! Şu Kenyalılar bile sokağa çıkıyor, biz halen sesimizi çıkaramıyoruz” dedi ve...
- İzmir, Aydın, Bolu, Uşak, Manisa ve Karabük’te toplam 8 ayrı bölgede çıkan yangınlar nedeniyle ormanlar yine küle döndü. Günlerdir süren orman yangınları, müdahalenin de gecikmesiyle birlikte yerleşim yerlerine sıçradı; çok sayıda ev ve sanayi...
- “Sağlıkta dönüşüm” adı altında gerçekleştirilen saldırı politikalarının sonucu olarak sağlıkta özelleştirmenin önü alabildiğine açıldı. Zamanla kamu hastanelerinde verilen sağlık hizmeti niteliksiz ve yetersiz hale getirildi. Böylelikle iktidarın...
- 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçti. Marmara depremi bu toprakların gördüğü en büyük felaketlerden biriydi. Deprem kuşağında olduğu bilinen Türkiye’de egemenler yine emekçilerin canını hiçe saymıştı. ‘99 depremine kadar irili...
- UİD-DER, 15-16 Haziran Genel Direnişinin 54. yılında adına yaraşır bir anma gerçekleştirmişti. Ben de o salonu dolduran ve yüreği mücadele için atan işçilerle aynı heyecanı yaşamıştım. Etkinlik sonrasında her yaştan UİD-DER’li işçilerin sohbetlerini...
- Bursa’da Gemlik Gübre Sanayi A.Ş’de çalışan 6 işçi DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atıldı. Lastik-İş Sendikası, işverenin işçilerin sendikalı çalışma hakkına saldırarak işçi atmasını ve içeride baskıyı arttırmasını...
- Polonez işçileri Çatalca’da sürdürdükleri direnişlerinin 28. gününde şirketin Ataşehir’deki Genel Müdürlüğü önünde düzenledikleri eylemle taleplerini bir kez daha haykırdılar.
- Bizim için bu filmin bir anlamı da filmi göçmen bir işçi arkadaşımızla beraber izlememiz oldu. Arkadaşımız filmde yalın bir dille anlatılan gerçeklerin benzerlerini yaşadığını aktardı. Filmdeki bir sahne önemliydi. Filmin ana karakterlerinden biri...
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...