Buradasınız
Orman Yangınları Devam Ediyor
Türkiye, ekolojik krizin, küresel iklim değişikliğinin ve iktidarın rant politikalarının yıkıcı sonuçlarını yaşamaya devam ediyor. Önce ardı ardına gelen sel felaketleri, şimdi de orman yangınları… Felakete dönüşen doğa olaylarının sayısı ve şiddeti her geçen yıl artıyor. Birkaç gün içinde Hatay, Çanakkale, Mersin, Bolu ve daha pek çok ilde irili ufaklı yangınlar meydana geldi. Yangınların yerleşim alanlarına sıçramasıyla 12 ev yanarak kül oldu, tarım arazileri de zarar gördü. Deprem felaketinin yaralarının henüz sarılmadığı Hatay, şimdi de orman yangınıyla boğuşuyor. Belen’de depremde ayakta kalan evler, yangında kül oldu ve birçok ev yangından etkilendi. Geniş tarım alanları telef oldu, ağaçlar küle döndü. Önümüzdeki haftalarda yüksek sıcaklıkların süreceği düşünülürse yeni orman yangınlarıyla karşılaşacağımız ortadadır.
Peki, orman yangınlarının sorumlusu kim? İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Hatay ve Çanakkale’de meydana gelen yangınlarla ilgili yaptığı bir açıklamada şöyle diyor: “Meteoroloji uyarıyor arkadaşlar, artı iklim değişikliği. Sıcaklar hiçbir zaman eski sıcaklar gibi değil maalesef, kuvvetli aşırı yağışlar da hiçbir şekilde eski yağışlar gibi değil. Dolayısıyla meteorolojik uyarılara çok hassasiyet göstermemiz lazım.” Bakan, bu sözlerle orman yangınlarının, sellerin artık normal, sıradan olaylar olduğunu ima ediyor, işi “hassasiyete” havale ediyor. O halde soralım: Bakanın işaret ettiği hassasiyeti kim gösterecek? Meteorolojinin uyarılarını dikkate alarak orman yangınlarını engellemek, çıktığında ise derhal müdahale etmek üzere gerekli önlemleri kim alacak? Etkili müdahale için yeterli ekipmanı ve eğitimli personeli kim bulunduracak? Halkı orman yangınları konusunda kim bilinçlendirecek?
Çok açık ki tüm bunların sorumluluğu iktidara aittir. Ancak iktidarın bu konudaki karnesi oldukça kötüdür. 2021 yılının Ağustos ayında Türkiye’nin güneyinde çıkan yangınlar, yeterli sayıda ekipman ve personel olmadığı için günlerce söndürülememişti. Ormanlarımızın göz göre göre yandığı günlerde şöyle demiştik: “Yangınların yol açtığı felaketin sorumlusu iktidardır. Çünkü iktidar orman yangınlarına karşı neredeyse hiçbir hazırlık yapmamış, en önemlisi böylesine büyük bir yangının olabileceğini gündemine getirmemiş, umursamamış ve boş vermiştir. Bunun altında kapitalist açgözlülük vardır. Yangın felaketi, iktidarın tek derdinin doğayı yağmalamak, sermaye için yeni kârlı rant alanları açmak olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Daha yangınlar devam ederken TOKİ evleri yapacaklarını açıklamaları ve bu evlerin örneklerini yayınlamaları, Turizmi Teşvik Kanununun değiştirilmesi ve ormanlık alanların turizme kazandırılması adı altında bu alanların Orman Bakanlığından alınıp Turizm Bakanlığına ve Cumhurbaşkanına devredilmesi başka nasıl açıklanabilir?” (6 Ağustos 2021, Bu Yangın Neyin Yangını?)
Bugüne kadar felakete dönüşen tüm doğa olaylarında hep aynı tutumu alarak kendisinin hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranan siyasi iktidar bu sefer de tutumunu değiştirmemiştir. Bakanın sözünü ettiği iklim değişikliği iktidarın sorumluluğunun olmadığı, doğal bir olgu değildir. Kapitalist açgözlülüğün, doğanın sınırsızca yağmalanmasının, rant politikalarının sonucudur. Küresel bir sorun olan ve artık bir kriz halini almış ekolojik yıkımın sorumlusu şüphesiz kapitalist sistemdir. Bütün ülkelerin iktidarlarının ve sermayedarlarının ekolojik krizde sorumluluğu vardır. Türkiye’de de siyasi iktidarın, sermayeye yeni kârlı rant alanları açmak uğruna iklim değişikliğine “hatırı sayılır” katkıları vardır. Ormanlar, milli parklar, tarım alanları, tabiatı koruma alanları, zeytinlikler maden, enerji ve inşaat şirketlerine hiç acımadan peşkeş çekildi, çekiliyor. İklim krizinin başat sorumlusu fosil yakıtlardan biri olan kömürün üretimi Türkiye’de 2013-2018 yılları arasında yüzde 50 oranında arttırıldı. Türkiye, planlanan kömürlü termik santrali kapasitesi bakımından dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Siyasi iktidar dış yatırım bulsa, yeni termik santralleri hızla hayata geçirmeye hazır vaziyette bekliyor!
Meydana gelen her felaketin ardından emekçiler, köylüler zarar görürken, doğamız yok olurken kâr hesabı yapan bir avuç kapitalist, ellerini ovuşturarak iktidarın kendisine sunacağı yeni “fırsatların” hesabını yapıyor. Nâzım Usta’nın dediği gibi “Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim/Akarsuyun/Meyve çağında ağacın/Serpilip gelişen hayatın düşmanı…” Felaketin sorumlularından, yaşamın düşmanlarından hesap soramadığımız sürece ormanlarımız, derelerimiz, topraklarımız, yaşam alanlarımız zarar görmeye, evlerimiz başımıza yıkılmaya, çocuklarımızın geleceği çalınmaya devam edecek.
- “Mersin Atatürk Parkında Yeni Liman İstemiyoruz”
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Brezilya, Fas, Libya: Kapitalizm Felaket Demektir!
- Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- Orman Yangınları Devam Ediyor
- Deştin Köylüleri: Çimentocular Topraklarımızı İşgal Edemeyecek!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Pakistan’da Seller Can Almaya Devam Ediyor
- “Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
- Ormana Girişleri Yasaklamak mıdır Önlem?
- Fırat Nehri Siyanür Akıyor!
- Doğada Can Bulan Ne Varsa Kapitalizmde Can Çekişiyor!
- Dünya Nüfusunun %99’u Kirli Hava Soluyor!
- ABD Colorado’da Yangın: Kapitalist Felaketler Bitmiyor!
- Gezegeni Kirleten Sistemin Temsilcileri Toplandı
- İklim Krizinin Nedeni İnsan mı? Öyleyse Hangi İnsan?
Son Eklenenler
- Ağır sorunlar altında bunalan işçi sınıfının bu sorunlar karşısında bir çıkış yolu bulabilmesi için sendikalarına sahip çıkması, sermayenin ve sendika bürokratlarının planlarını, niyetlerini boşa düşürmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle siyasi...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve...
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...