Buradasınız
Patronların Ar Damarı Yoktur!
Sefaköy’den bir işçi
Toplumda bir laf vardır, “ar damarı çatlamış” derler. Ne demek ar damarının çatlaması? Utanması, sıkılması, insafı, kısacası insani hiçbir değeri kalmaması demek. Ancak sınıflı bir toplumda yaşıyoruz ve bir tarafta patronlar, diğer tarafta işçiler, emekçiler. Bu toplumda patronlar sınıfının ar damarı çatlamış diyemeyiz, çünkü ar damarları bile yok ki çatlasın. Patronlar sınıfının örgütlerinden biri olan Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonunun (TİSK) yayın organında yayınlanmış olan bir makalede bakın ne deniliyor: “İşgücünün verimli kullanımının, verimini artırmanın temelinde kayıp işgünlerinin, kayıp iş sürelerinin azaltılması yatmaktadır. Fiilen çalışılan işgünleri bakımından, ülkemizde çok çalışıldığını iddia etmek mümkün değildir. Yasalarımızla belirlenen ulusal bayram ve genel tatil günleri ile İş Yasası gereği kullandırılan yıllık ücretli izin süreleri ve bunlara ilaveten toplu iş sözleşmeleri ile belirlenen ücretli ve ücretsiz sosyal mazeret izinleri, yıllık ücretli izin sürelerindeki artırımlar toplandığında yılın 365 gününün üçte biri tatillerle geçmektedir.”
Demek herkes yatıyor, sadece patronlar çalışıyor. Yani Bodrum’da, Marmaris’te, Hawai adalarında, Miami’de biz tatil yapıyoruz, patronlar da işgücümüzden yeterince yararlanamıyorlar! O zaman fabrikalarda, işyerlerinde günde 14 saat işçiler değil uzaylılar çalışıyor. O vakit, çalışmaktan evde ailesinin yüzünü göremeyenler, tatillerde dahi çalıştırılıp fazla mesaisini alamayanlar, iş kazalarında ölenler, senelik izin ve tatilin ne olduğunu bilmeyenler, biz değiliz uzaylılar.
Peki biz tatil yapıyoruz da bu patronlar nasıl zenginleşiyor? Yoksa kıçlarına motor mu takıyorlar? Hangi birimiz sekiz saat çalışıyoruz, kendimize zaman ayırabiliyoruz? Birçoğumuzun pazar tatili bile yok. Kaçımız bir tatil günü de ailemizle sinemaya, tiyatroya gidiyor veya sosyal bir aktiviteye katılabiliyoruz? (Haa bir aktivitemiz var, akşam eve gelince tuzu kuruların yaşamını anlatan dizilerimiz var!) Kendi yarattıkları ekonomik krizi bahane eden, milyonlarca işçiyi bu yüzden işten atan, on kişinin işini üç kuruşa bir işçiye yaptıran bu asalaklar nasıl oluyor da çalışmadığımızı iddia edebiliyorlar, gerçekten anlamak zor.
Arsızlığın devamı da şöyle geliyor: “Şunu herkes bilmelidir ki, en ufak bir rahatsızlık bahanesi ile viziteye çıkan işçilerin büyük çoğunluğu 2 gün istirahat almaktadır. Bu tür olaylar işletmelerde iş kaybına neden olurken, SSK tarafından ödenen geçici iş görmezlik ödenekleri nedeniyle SSK’da da kaynak israfına yol açmaktadır. Bir diğer önemli sorun da basit hastalıklara ve yaralanmalara dahi çok uzun süreli istirahat verilmesidir. Örneğin ufak bir iş kazası geçirip bir parmağı kesilen veya başında ufak bir açılma meydana gelen bir işçiye 1 hafta 10 gün istirahat verilmektedir. Halbuki o işçinin kesiğine pansuman yapılıp gerekli ilaç sürülüp, bandajlandıktan sonra, yapabileceği işte çalışmak üzere işbaşı verilmesi yerine, o yaranın tamamen iyileşip yok olmasına yetecek kadar 8-10 günlük istirahatler verilmektedir.”
İşçi kardeşler, içinizden küfrü basmak gelmiyor mu, içiniz isyanla dolmuyor mu? Demek ki bir şeyin iş kazası olması için bir değil beş parmağın kopması veya kafamızın ortadan ikiye ayrılması lazım! O zaman patron bunu iş kazası sayıp izin verecek. Yani patron işçinin istirahati hak etmesi için ölmesini istiyor.
Her gün binlerce işçi iş kazası geçiriyor, Tuzla tersanelerinde, metal fabrikalarında, inşaatlarda yüzlerce işçi öldü. Çünkü çalıştığımız işyerlerinde hiçbir iş güvenliği önlemi alınmıyor. İş kazası geçiren işçilerin, iş kazası geçirdiği patronlar tarafından SSK’ya bildirilmiyor, çünkü birçok işyeri sigortasız işçi çalıştırıyor. Ağır kaza geçirenler bir daha çalışamaz hale geliyor, patron tarafından hiçbir tazminat verilmeden işten çıkartılıyor. Birçoğumuz uzun ve ağır çalışma koşullarından dolayı meslek hastalıklarına yakalanıyor ve erken yaşta hastalıklarla boğuşuyoruz. Ama bu asalaklar sınıfı elimiz de kesilse, kolumuz da kopsa çalışmamızı istiyorlar. Kendilerinin eli kesilse doktorlar, hastaneler ayaklarına geliyor, kolu kesilen işçiyse hastanelerde sürünüyor. Demek ki ar damarları yok bunların.
Ayrıca işçi 1 veya 2 gün istirahat aldığında işveren değil işçi mağdurdur. Çünkü SSK, meslek hastalıkları ve iş kazaları haricinde, 3 ve üzerindeki günlerin istirahat parasını ödüyor. Örneğin 10 gün istirahatlı isek bunun 8 gününü SSK ödüyor, geri kalan 2 günün ise işveren tarafından ödenmesi yasa gereği zorunlu değil. Böylece bir yılda milyonlarca işçinin iki günlük istirahat izni parası ödenmiyor. Bu arada, SSK’nın zarar ettirildiğini iddia eden patronlar sınıfı milyonlarca işçiyi sigortasız çalıştırıyor, prim ödemiyor. Sadece bu da değil, milyonlarca işçinin ücreti gerçek ücretleri üzerinden değil asgari ücret üzerinden bildirip SSK’ya primler eksik ödeniyor.
Peki bunlar neden bu kadar arsızlaşıyorlar? Eğer biz işçiler örgütlü değilsek bu asalaklar kudurdukça kuduracak. Örgütlenmediğimiz sürece işyerlerinde yanı başımızda iş kazası geçirip kolu bacağı kopan arkadaşımıza sahip çıkamayız. Bizleri insanlıktan çıkaran bu koşullardan kurtulamayız. Tek çare işyerlerimizde mücadeleyi yükseltmek ve sigortasız ve sendikasız işyeri bırakmamaktır. Bizler sendikalarımızda, derneklerimizde örgütlenmedikçe bu asalaklar sınıfının sesini kesemeyiz. Ancak örgütlendiğimizde, sömürücü arsızların olmadığı, insanca yaşayabileceğimiz bir dünya kurabiliriz. Böyle bir dünya mümkün, o dünyayı kurmak için, onurumuzu korumak için mücadeleye!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- Almanya’da on binlerce işçinin çalıştığı otomobil üreticisi Volkswagen’de (VW) işçiler 2 Aralık Pazartesi günü uyarı grevleri yaparak taleplerini ve şirketin kitlesel işten çıkarma planlarını protesto etti. IG Metal sendikasında örgütlü yaklaşık 100...
- Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Türkiye’de de dünyada da madenciler, karşı karşıya kaldıkları tehlikelerle, katliamlarla anılır. Oysa madenciler aynı zamanda görkemli eylemlerin, mücadelelerin altına imza atmışlardır, büyük kalkışmaları...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında Grid Solutions, Schneider Elektrik, Hitachi Energy, Arıtaş Kriyojenik ve MESS’ten ayrılan Green Transfo fabrikaları için yürütülen toplu iş sözleşmesi...
- Dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilerin yoksulluğa, kamu hizmetleri yerine savaşa devasa bütçeler ayrılmasına, emperyalist savaşa karşı öfkesi ve mücadelesi büyüyor. Meydanlara çıkan işçiler sınıf dayanışmasını büyütüyor, hayatı cehenneme...
- Geçtiğimiz ay 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı başlatılan mücadele sürüyor. Başta aile hekimleri olmak üzere sağlık çalışanları “eziyet yönetmeliği”ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 30 Kasımda Ankara Tandoğan Meydanında “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla miting düzenledi. Mitinge Türkiye’nin onlarca kentinden KESK’e bağlı sendikalara üye emekçiler...
- Lübnan Ulusal İşçi ve Çalışan Sendikaları Federasyonu (FENASOL), İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının yoğunlaşmasının ardından uluslararası dayanışma çağrısı yükseltmişti. UİD-DER, FENASOL’un dayanışma çağrısının ardından Lübnanlı emekçilerin...
- Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini aralıksız sürdüren İngiltere işçi sınıfı emperyalist savaş karşıtı mücadelesine devam ediyor. 28 Kasım gününü “Filistin için İşyeri Eylem Günü” ilan eden işçi, emekçi ve öğrenciler ülke çapında kitlesel...
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...