Buradasınız
Patronların Bitmek Bilmeyen Kuralları
Kıraç’tan bir kadın işçi
Çalıştığım işyeri metal sektöründe faaliyet yürütmektedir. Araba parçaları üretimi yapılıyor. Ben bu sektörde ilk kez çalışıyorum. Daha önce tekstildeydim, kumaşlarla uğraşıyordum. Şimdi ise demir parçalarıyla... Sektör de patronların yüzleri de değişse, değişmeyen tek şey biz işçilere karşı uygulamaya koydukları kurallar. Adeta kurallar silsilesi gibi olmuş işyerleri. Her gün değişen ve artarak devam eden kurallar…
Servisi kaçırdım. İşe kendi imkânlarımla gittim. İşyerine vardığımda işçiler işbaşı yapmış. Üzerinden de yirmi dakika geçmişti. Ben kartımı çıkarıp kart basmaya giderken güvenlik önümü kesip “geç mi kaldın?” dedi. “Evet” dedim. “Geç kalanlar kart basmıyor. Bekle! Aramam lazım” dedi. On dakika kadar bekledikten sonra haber geldi, üretim müdürü “beklemesin, gitsin!” demiş. Tabii sinirlendim. “Ben çalışmaya geldim. Bir yere gitmiyorum. Arayın, söyleyin!” dedimse de değişen bir şey olmadı. Güvenlik, bir şey yapamayacağını söyledi ve “sen git, yarın gelirsin” dedi. Bu işyerinin kuralı böyleymiş, geç kaldığında işe alınmıyorsun ve iki günlüğün de kesiliyormuş. Hemen gitmedim. İşyerindeki arkadaşa haber verdim. Durumu anlattım. Biraz daha beklemeye devam ettim. Derdim kendimi içeriye sokturmaktı, olmadı.
Böyle durumlarda kimse olmuyor ve muhatap da bulamıyorsun. Sadece güvenlik var. Bir anda yabancı bir işçi haline geliyorsun. Sanki hiç orada çalışmıyor, emek vermiyorsun gibi. Bizleri işe alırken kendimizle ilgili her türlü bilgiye ulaşıp araştırırlarken ve görüşmelerde bunun üstünde titizlikle dururlarken, işyerlerindeki kendi yasalarından hiç bahsetmiyorlar. Güvenlik bana “sen bilmiyor musun, bu kurallar her yerde asılı” diyor. “Hayır, bilmiyorum, ben yeni işçiyim. Madem öyle bunları bana neden söylemiyorlar” dediğimde ise istemeyerek de olsa hak vermek zorunda kaldı. Aslında demir kapıdan içeri almıyormuş geç kalanları, el işaretiyle geri gönderiyormuş. Beni içeri alıp bir de sordurmuş. Teşekkür etmemi bekliyordu herhalde, etmedim. Tabii sonucu değiştiremedim. İşbaşı yaptırılmadım ve geri döndüm.
Bu kurallar ben işe başladıktan sonra uygulamaya girmiş. İşçilerin işlerini aksatması, zamanında işyerinde olmamasından dolayı işyerinin bu kuralları uygulamaya mecbur kaldığı söylenmiş. İşçiler herhangi bir tepki vermediği için de kolayca uygulamaya geçilmiş. Bunun dışında da kurallar var. Onlardan da ceza aldığımda yazarım!
Aslında bizlere kural diyerek koyulan uygulamaların hiçbiri iş kanununda yer almıyor. Bu kurallar patronların kendi işlerine geldiği gibi uyguladığı “yasalardır”. Hemen hemen her işyerinde vardır bu “yasalardan”. Bazılarında daha az, bazılarında ise daha çoktur. Az olmasının sebebi de işçilerin kendi aralarındaki birlikteliği sağlamış olmaları, örgütlülükleridir. Eğer çalıştığım yerde işçiler örgütlü olsaydılar bu kuralları böylesine sert bir şekilde uygulamaya sokamazdı patron. Kuralları yıkmanın da yeni haklar kazanmanın da tek yolu işçilerin bir araya gelmeleridir.
Ya örgütlüsün ve her şeysin ya da örgütsüzsün hiçbir şeysindir!
Hiçbir şey olmamak için örgütlenelim!
Bir Polyplex Direnişçisinden Mektup
- Annelerin Acıları Bize Ne Anlatıyor?
- Borsa’da Sadece Para mı Kaybedilir?
- Tatlı Meyve, Acı Reçete
- Bu Ülkenin Gündeminde Ne Var?
- Su Tasarrufu Çözüm mü?
- Haksızlığın Karşısında UİD-DER Var
- “Burada Ne İşiniz Var, Gidin Evinizde Dinlenin”
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Bize Yokluk, Milletvekillerine Bolluk
- Bandın Hızı mı İşçilerin Birliği mi?
- Tarım İşçileri, Devrilen Traktörler, Market Rafları
- Yoğun Bakım Tavanı Çöktü, Kaza Değil Cinayet!
- Bu Düzen İnsana da Canlılara da Değer Vermez
- Bir Kuş Konar, Bir Kuş Yer…
- Bu Kadarı Olmaz Demeyelim!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Tatili Bile Çok Görüyorlar Bize
- Dönme Dolap Gibiyiz
- Medyanın Gösterdikleri mi, Yaşadığımız Gerçekler mi?
- Duymadıysan Öğren, Unuttuysan Hatırla!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar, sefalete mahkûm ettiği emeklilerin kamu bütçesine çok büyük bir yük olduğunu iddia ediyor, zam taleplerini görmezden geliyor. Örneğin AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi “EYT demek geleceğin kaynaklarını bugünden tüketmek...
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Türkiye’de iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin 2023 yılı istatistiklerini 4 Eylülde açıkladı. SGK’nın açıkladığı veriler ilk kez, İSİG Meclisi’nin açıkladığı iş cinayeti sayısını aştı. İSİG Meclisi verilerine göre...
- Sevgili işçi kardeşlerim ve işçi çocukları, söyleyeceklerimi bizim mahalledeki çocukların kendi ifadeleriyle yani olduğu gibi anlatacağım. Bu çocuklar yani benim onlara seslenişimle gençlerin istek ve taleplerini aşağıda okuyacaksınız. Gençlerle...
- Farklı sektörlerde çalışan bir grup genç UİD-DER’li işçi “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adıyla bir mini belgesel hazırlamış, belgesel UİD-DER Web TV’de yayınlamıştı. UİD-DER, filmleri belgesele konu olan işçi sınıfının...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet!” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 25 Eylülde İstanbul Saraçhane Parkında gerçekleşen işçi buluşmasına DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK yönetim kurulu...
- Türkiye’de işçi mücadelelerine yenileri eklenirken kazanımla sonuçlanan grev ve direnişler de oluyor. Bursa Kemalpaşa’da Eker Süt Ürünleri fabrikasında Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan 3 işçi 23 Eylülde fabrika önünde direnişe...
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi neticesinde yoksulluğun pençesindeki işçi ve emekçilerin öfkesi büyüyor. Sermaye sınıfı ve siyasi iktidar Orta Vadeli Programlarla işçi ve emekçilerin üzerindeki sömürüyü arttırıyor....
- DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık tarafından kaleme alınan “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” kitabı geçtiğimiz aylarda NotaBene yayınlarından çıkmıştı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Arap ülkelerine odaklanan, işçi...
- İran’ın Tabas kentinde bulunan bir kömür madeninde 21 Eylülde gaz sıkışması sonucu patlama gerçekleşti. Patlamada en az 51 işçi yaşamını yitirdi, 20’den fazla işçi yaralandı. Göçük altından henüz çıkarılamayan işçiler var. Başkent Tahran’ın 540...
- Son haftalarda ekranlarda ve sosyal medyada 21 Ağustosta kaybolan ve cansız bedeni çuvalla bir dereye atılmış halde bulunan Narin’le ilgili pek çok haber görüyoruz. Özellikle ilk günlerde Narin’in ağlayan annesine dair görüntüler durmaksızın...
- Gençlik yılları insanın kimlik edindiği, ayakları üzerinde durmaya başladığı yıllardır. Genç insan heyecan, enerji, coşku, duyarlılık ve değişim arzusuyla, geleceğe dair umutlarla doludur. Yaşanan her bir olay, edinilen her bir deneyim en canlı ve...
- Çelikler Holding’e ait Afşin-Elbistan Termik Santralinde çalışan 8 işçi ücretlerine zam yapılmasını istedikleri için 18 Ağustosta işten çıkarıldı. Arkadaşlarının işten atılmasına karşı iş bırakarak direniş başlatan işçiler de işten atma saldırısıyla...
- Rüzgârlar, bulutlar, ırmaklar, göklerde süzülen kuşlar, çiçekten çiçeğe konan arılar… sınır tanımazlar. Mesela Dicle ve Fırat ırmaklarını düşünelim. Mezopotamya’nın bu en büyük iki ırmağı Türkiye’de doğar, sınırları aşarak önce Suriye’ye uğrar,...