Buradasınız
Patronların Torbasına Girmemek İçin Birleşelim!
Üstelik utanmadan bu “torba yasa”yı işçi sınıfının yararınaymış gibi sunmaktalar. Oysa bu koca bir yalandır. Çünkü “torba yasa” içinde yer alan katmerli sömürü maddeleri, Ulusal İstihdam Stratejisi Çalıştayında bizzat TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB, TUSKON ve TİSK gibi patron örgütleri tarafından önerilmiştir. Güya istihdam artacak ve işsizlik azalacakmış! Ne zamandan beri patronlar işçileri düşünür oldu? Nitekim işçilerin patronların umurunda olmadığını yasa maddeleri gözler önüne seriyor.
“Torba yasa” düzenlemesiyle birlikte patronların istihdam maliyetleri düşecek, biriken borçları ertelenecek ve vergi-prim borçları affedilecek. Patronların talepleri doğrultusunda İş Yasası ve Sosyal Güvenlik Yasasında yapılacak değişiklikleri içeren pakette yer alan saldırılar genel olarak şöyle:
- Esnek çalıştırma biçimi ve esnek sözleşme türleri daha da yaygınlaşacak,
- Taşeron uygulaması, önündeki kimi engeller kaldırılarak yaygınlaştırılacak,
- Kadrolu belediye işçileri tasfiye edilecek,
- Ücretli yıllık izinlerin nasıl kullanılacağı patronların keyfine bırakılacak,
- Asgari ücret kademelendirilmesindeki yaş sınırı 16’dan 18’e çıkarılacak,
- 18 yaşından büyük 29 yaşından küçük işçilerin sigorta primleri meslek durumlarına bağlı olarak 24, 36 ya da 48 ay süreyle işsizlik fonundan karşılanacak,
- Meslek liseli stajyer öğrencilere verilen ücretler daha da düşürülecek,
- Deneme süresi dört aya çıkartılacak.
“Torba yasa” İşsizlik Sigortası Fonunu daha fazla yağmaya açıyor. Getirilen yasaya göre, 18 ilâ 29 yaş arasındaki işçilerin patronlar tarafından ödenmesi gereken sigorta primleri (24 ilâ 48 ay boyunca) İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Yani işçilerin ücretlerinden yapılan kesintilerle oluşturulan fon, işçilere sorulmadan patronlara hediye ediliyor.
Belirli süreli sözleşme, “çağrı üzerine çalışma”, “evden çalışma”, “uzaktan çalışma” gibi kısa süreli sözleşme türleri esnek çalıştırmayı daha da yaygınlaştıracak. Buna bağlı olarak, güvenceden yoksun geçici iş ilişkisi temelinde yapılan sözleşme türleri yaygınlık kazanacak.
Halen yürürlükte olan iş yasasına göre, bir işyerine taşeronun (alt işverenin) girebilmesi için, “asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” olması şartları gerekiyordu. Paketle birlikte bu şartların herhangi birinin sağlanması yeterli olacak. Böylece asıl işler de taşeronlara verilebilecek ve taşeronlaştırma daha da yaygınlaşacak.
Sömürüyü daha da katmerli hale getirmek için, stajyer öğrenci çalıştırma koşulu olan 20 işçi sınırı 5 işçiye kadar düşürülüyor. Üstelik bugüne kadar stajyerlere brüt asgari ücretin yüzde 30’u üzerinden ödenen ücret, yeni yasayla birlikte net asgari ücretin yüzde 30’u üzerinden ödenecek. Böylece küçük işyerlerinde neredeyse tüm işleri yapan stajyer öğrenci-işçiler alabildiğine sömürülmüş olacak.
Getirilen düzenlemeler her alanda işçi sınıfına saldırı içeriyor. Örneğin, yeni işe alınacak işçiler için 2 ay olan deneme süresi, 25 yaşın altındakiler için 4 aya çıkarılıyor. Aslında bu düzenleme geçici süreli iş sözleşmesinden farklı değildir. Patronlar deneme süresi kapsamında işçileri ağır koşullarda çalıştıracak ve dört ay bittiğinde hiçbir hak vermeden kapı önüne koyacaklardır. Bu işçilerin yerini ise, bir dört aylığına daha yenileri alacaktır.
Katmerli sömürü getiren düzenlemelerin bir başkası ise, asgari ücret kademelendirilmesindeki 16 yaş sınırının 18’e çekilmesidir. Bu durumda 16-18 yaş arasındaki yüz binlerce genç işçi, daha düşük ücrete çalışmak zorunda kalacak. Bununla da yetinmeyen AKP hükümeti, sermayenin iştahını doyurmak için bölgesel asgari ücretin de önünü açmak istiyor.
Peki, tüm bu saldırılar karşısında sendikalar ve sendika konfederasyonları ne yapıyorlar? Saldırı yasaları gündeme gelince buna bir dur demek için hazırlıklara başladılar mı? İşçilerin taleplerini dile getirdiler mi? Bunların hiçbiri yapılmış değildir. Yasa mecliste kabul edilirken, bazı sendika şubelerini bir kenara bırakacak olursak, kahredici bir şekilde sendikalar kıllarını dahi kıpırdatmamışlardır. Sendikaların tepesine çöreklenmiş olan sendika bürokratları, işçilerin hakları gasp edilirken rahatlarını hiç bozmamışlardır.
Kardeşler! Önümüzdeki dönemde çalışma koşulları daha da ağırlaşacak, ücretler düşecek ve sömürü daha da katmerleşecek! Bu katmerli sömürü saldırısını geri püskürtmenin, haklarımızı korumanın ve geliştirmenin yolu, bağımsız sınıf çıkarlarımız için örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçiyor. İşçi sınıfı gerçek anlamda örgütlendiğinde ve gücünün farkına vardığında yalnızca sendika bürokratlarını sendikalardan def etmekle kalmayacak, ama aynı zamanda AKP, CHP, MHP ya da diğer sermaye partilerine karşı da gözünü açacak ve patronlar sınıfından hesap soracaktır.
Grev ve Direnişler Nasıl Güçlenir?
Kafamda Torba Var, Nefes Alamıyorum
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...