Buradasınız
Polis Saldırısına Uğrayan Kâğıt İşçileri: Yoksullarla Değil Yoksullukla Savaşın

4 Ekimde Ümraniye Kadosan’da bulunan kâğıt depolarına valilik emriyle baskın yapıldı. Kâğıt işçileri darp edildi, depoları yakıldı, gözaltına alındı. 5 Ekimde ise 3 işçi tutuklandı. Saldırıların başladığı günden bu yana seslerini duyurmaya, ekmeklerine sahip çıkmaya çalışan kâğıt işçileri öfkeli. Valiliğin kendilerini kriminalize etmesine, belediyelerin ve siyasi partilerin kör sağır dilsiz olmasına tepkili. “Biz yoksuluz, bizimle değil yoksullukla savaşın”, “Biz bu ülkeye başka bir ülkeden ya da gezegenden gelmedik”, “Bizim direnmemiz çocuklarımızın eğitimi ve açlığımızdır” dövizleri taşıyan kâğıt işçileri, Ümraniye Kadosan’da 5 Ekimde bir basın açıklaması yaptılar.
Basın açıklamasında konuşan kâğıt işçisi Mahmut Aytar, valiliğin önceki baskınları haklı göstermek için kendilerini çevre ve halk sağlığını tehlikeye sokmak, kayıt dışı ve sağlıksız koşullarda istihdama yol açmak, kamu zararı ve haksız kazanç elde etmek, güvenlik sorunu yaratmak, kayıt dışı göçmen çalıştırmakla suçladığını söyledi. Daha düne kadar “gönüllü çevreciler” denilerek kendilerine teşekkür edildiğini hatırlatan Aytar, bugün ise ağır ithamlara maruz kaldıklarını belirtti. 4 Ekimdeki baskından sonra valiliğin dil değiştirerek “mevzuata uygunluk sağlamak” dışında bir gerekçe göstermediğini belirten Aytar, şunları söyledi: “Bahsettiğiniz mevzuat çıktığı 2004 yılından bu güne kadar bizim sayabildiğimiz kadarıyla 17 kere değişikliğe uğradı. Daha mevzuatı çıkaranlar ne istediğini bilmiyor. Siz hangi mevzuata uygunluktan bahsediyorsunuz? Yarın mevzuat bir kere daha değişirse bugün yaptığınız zulümden dolayı acı çektirdiğiniz yüzbinlerce insana ‘pardon’ mu diyeceksiniz? Bizim yaşadığımız maddi ve manevi kaybın karşılığı bir özürden mi ibaret olacak?”
Valiliğin uygulamaları karşısında sessiz kalan belediyelerin ve siyasi parti temsilcilerinin topu valiliğe atarak sorumluluktan kurtulamayacağını söyleyen Aytar şöyle devam etti: “Kapalı kapılar ardında bize ilettiğiniz üzüntülerinizi ve rahatsızlıklarınızı kamuoyu önünde de açıkça ifade etmenizi bekliyoruz. Eğer yüzbinlerce insana yaşatılan bu mağduriyeti doğru bulmuyorsanız yanımızda olun. Doğru buluyorsanız çıkın ve söyleyin. Suskunluğunuza devam ederseniz bu suça ortak olduğunuza dair kanaatimiz artık kanaat olmaktan çıkıp somut bir ispata dönüşecektir.”
Daha yasal mevzuatlar bile yokken bu işin cefasını çeken kâğıt işçilerini yok etmek için değil, sisteme entegre etmek için projeler üretilmesini isteyen Aytar, basın açıklamasını şu sözlerle bitirdi: “Biz kâğıt toplayıcıları olarak tüm bu baskılara, haksızlıklara karşı uluslararası mahkemelerde dâhil olmak üzere tüm anayasal, demokratik haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz ve bizi yaşamın kıyısı olan çöplere kadar sürükleyenlerin bizi buradan uçuruma yuvarlamalarına izin vermeyeceğiz.”
Basın açıklaması sırasında gözaltına alınan üç işçinin tutuklandığı haberi üzerine Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Ali Mendillioğlu ise şunları söyledi: “Üç arkadaşımız tutuklandı. Valinin dün yaptığı basın açıklamasında 20 polisin darp edildiği iddiası vardı. Bu iddia gerçek değil. Polis, nerede bir olay olsa sahte darp raporu alarak olayı büyütür. 8 tane aracın camlarının kırıldığı söyleniyor. Bu da doğru değil. Bir tutuklamanın zeminini oluşturmak için önceden alt yapısını hazırladılar. Biz arkadaşlarımızı sahipsiz bırakmayacağız. Zaten Türkiye’de içerisi dışarısı, dışarısı içerisi oldu. Hepimizi alsınlar, hepimiz içeride kalalım. Zaten dışarısı cezaevinden farksız.”
Onlar kâğıt işçileri… Sabahın kör vaktinde ya da akşam alacasında sürükledikleri araçlarıyla çöplerden kâğıt toplayan çekçekçiler… Ekmeklerini çöpten çıkaran yoksul emekçiler… Kimi göçmen, kimi Romen, kimi Kürt, kimi Türk… Kendi deyişleriyle fakirlikleri yalnızca ceplerinde, gönülleri ise göçmen, Romen, Türk, Kürt ile bir ekmek bölüşecek kadar zengin… Valilik kararıyla ekmeklerini kazandıkları kâğıt depolarına baskınlar düzenleniyor, araçlarına el konuyor, kâğıt toplayıcısı göçmenler sınır dışı ediliyor. Ama onlar tüm saldırılara rağmen ekmekleri için, çocukları için direniyorlar. Kendilerini insan yerine koymayanlara ve kriminalize etmeye çalışanlara ise şöyle diyorlar: “İnsan olduğumuz için ne ekmeğimizden ne de onurumuzdan asla vazgeçmeyiz.”
- İşçiyiz, Filistin Halkına Yapılan Zulmü Kabul Etmiyoruz!
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...