Buradasınız
Sağlığa Beş Kuruş Bile Yok!
Beylikdüzü’nden bir sağlık işçisi

Neredeyse tüm ülkelerde sağlık sistemi çökmüş durumda. Kapitalizm altında her şeyi paralı hale getiren patronlar sınıfı, sağlığa da aynı mantıkla yaklaşıyor. Hastanelere ticarethane, hastalara ise müşteri gözüyle bakıyorlar. Sağlık sistemlerinin neredeyse dünya çapında çökmüş olduğu gerçeği son gelişmelerle bir kez daha ortaya serildi. Sistemin efendilerinin gözünde kutsal olanın sermaye olduğu, kâr olduğu öte yandan insan sağlığının veya hayatının bir kıymeti olmadığı bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Örneğin İtalya, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre sağlık sisteminin en verimli olduğu ikinci ülke! Ama gerçeklere baktığımız zaman hal hiç de öyle görünmüyor. Geçtiğimiz günlerde İtalya Sağlık Bakanı Giulio Gallera, iki hafta içinde yoğun bakım ünitelerinde yatak yetersizliği yaşamaya başladıklarını ve yoğunluğa yetişemediklerini belirtmişti. 1980 yılında İtalya’da 100 bin kişiye 922 yatak düşerken bu rakam bugün sadece 262’dir. Hükümetler 10 yıldır hastanelerden 70 bin yatak ve 50 bin sağlık çalışanı azalttı. Kâr odaklı bu politikalar nedeniyle bugün hastanelerde insanlara bakılamıyor, yaşlılar adeta ölüme terk ediliyor. Gallera, “acil servis ve yoğun bakıma kaldırılan insanların sayısındaki bu türden artışa iki-üç hafta daha dayanmamız mümkün değil” dedi. Konteynırlar içinde ek yataklar açmayı düşündüklerini söyleyen İtalyan hükümeti, sağlık sisteminde gelinen noktayı gözler önüne seriyor.
ABD’de de durum farklı değil! Her bin kişiye 3 hasta yatağının bile düşmediği ABD’de, acaba kişi başına kaç bomba, kaç füze, kaç mermi, kaç silah düşüyor? Ülkenin yüzde 10’u yani yaklaşık 30 milyon kişi sigortasız, aylık ortalama geliri 3 bin dolar. 3 bin dolar bize çok gelebilir ama ABD’de bir şey ifade etmiyor? Geçtiğimiz günlerde koronavirüse yakalanan sigortasız bir kadından test ve tedavi ücreti olarak neredeyse 35 bin dolar istendiği ortaya çıktı. Ülkede, sigortası olan hastaların tedavi ücretinin en az 9 bin dolar olması bekleniyor. Yani “Rüyalar Ülkesi”nde de işçiler adeta ölüme terk edilmiş durumda. ABD, Almanya, Fransa, İtalya ve daha pek çok ülkede koronavirüsle mücadele adı altında ekonomik paketler açıklandı. Tüm bu ülkelerde açıklanan paketlerde sermayedarlar koruma altına alındı. Örneğin Fransa hükümeti toplam 345 milyar avro değerinde bir koronavirüs paketi açıkladı. Bu paranın tamamı patronlara verildi.
Türkiye’de de “sağlıkta dönüşüm programı” vesilesiyle “sağlıkta çağ atladık” diyen AKP hükümeti, işçileri kaotik bir sistemin içine itti. Özelleştirilen sağlık sistemi, alınamayan randevular, uzun ve sancılı bekleyişler, niteliksiz sağlık hizmeti… İnsanların hastanede kuyrukta değil de evde beklemesini devrim olarak sundular. Üstelik koronavirüsle birlikte hastanelerdeki kaos iyice tırmandı. Korkuyu körükleyen hükümet, insanların çoğu zaman gereksiz bir şekilde hastanelere akın etmesine yol açıyor. Öte yandan ilan ettikleri acil duruma ilişkin ortada ne bir plan var ne de hazırlık, ne yeterli sağlık çalışanı var ne de yeterli hastane veya teçhizat… Servisler ve aciller tıklım tıklım, tedavi bekleyen binlerce hasta var. Kronik rahatsızlığı olan ve her ay kontrole gelen hastalar hastane kapılarından geri dönüyor. Ameliyat günü gelen hastalar valizleriyle “ağrım var artık dayanamıyorum, beni ameliyata almadılar” diyerek acilde buluyorlar kendilerini... Piyasada pek çok ilaca ulaşılamıyor.
Geçtiğimiz günlerde AKP hükümeti de koronavirüse karşı “ekonomik önlem” paketi açıkladı. Peki, koronavirüse karşı açıklanan bu ekonomik paket kimin işine yaradı? Tabii ki de patronların! Patronlara teşvikler verildi, vergi indirimleri yapıldı, kıyaklar geçildi, yüzleri güldürüldü. İşçilere ise elektrik, su, doğalgaz faturalarını, ev kiralarını nasıl ödeyeceğimizle ilgili tek bir açıklama yapılmadan “evlerinizde oturun, dışarı çıkmayın!” deniyor.
100 milyar liralık ekonomi paketi açıklayan hükümet, sağlığa beş kuruş bile ayırmadı! Bu nasıl ikiyüzlülüktür! Bir taraftan salgın çığırtkanlığıyla toplumları körleştiren hükümetler, bu konuda neden sus pus oluyorlar? Mesela yoğun bakım yatak sayıları neden arttırılmıyor? Neden yeteri kadar sağlık çalışanı istihdam edilmiyor? Neden yeterince solunum cihazı üretilmiyor?
Bir avuç sermayedar ve onların sözcüleri, insan canını değil batan sermayelerini nasıl kurtaracaklarını düşünüyorlar. Dünyanın her yerinde sağlığa tek kuruş ayırmayan hükümetler patronlarını koruma altına alıyorlar. Öte taraftan ekonomik krizin bedeli işçi sınıfına ödetiliyor. İşçiler ise açlığa, yoksulluğa, çeşitli hastalıklar karşısında çaresizliğe mahkûm ediliyor. Bu gidişe dur demenin zamanı geldi de geçiyor!
Bu Virüsün Aşısını Biliyoruz
Tanklar Koronavirüsü Önler mi?
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybım oldu. Acımı sizinle de paylaşmak istedim. 22 yaşında, daha hayatının baharında olan kuzenim intihar etti. “Ne derdi vardı, annesi babası her dediğini yapıyordu” dedi kimileri. Kimisi “kız meselesidir” dedi.
- Rejimin 19 Mart saldırısının ardından Türkiye genelinde başlayan protesto gösterileri devam ediyor. Beklemediği bir halk tepkisiyle karşılaşan rejim, gösterilerin daha da büyümesini engellemek ve bastırmak için her türlü baskı ve korkutma aracını...
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...
- Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müesesesine bağlı maden ocağında 14 Ekim 2022 günü meydana gelen patlamada 43 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Amasra katliamının ardından 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davada Bartın Ağır...
- 21 Ocakta Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangının üzerinden iki ay geçti. İşyerinde, dehşetini hâlâ hissettiğimiz bu facia üzerine konuştuk. Ne var ki bazı arkadaşlarımızın söyledikleri bu faciayı hiç sorgulamadıklarını, üzerine...
- Sırbistan’da Novi Sad şehrinde bulunan tren istasyonunda 1 Kasım 2024’te beton sundurma çökmüş ve meydana gelen olayda 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu felaketten sonra başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel...
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...