Buradasınız
Sağlık Sisteminin Hastalığı
Gebze’den bir metal işçisi
Bütün işçiler çeşitli sağlık sorunları ile cebelleşip duruyor. Bel hastalıkları, boyun hastalıkları, işitme sorunları ve daha sayamadığımız birçok rahatsızlıktan şikâyetçiyiz. Bütün bu sorunların büyük bir kısmı çalışma koşullarımızdan kaynaklanıyor. Uzun ve yorucu sürelerle çalışmak bize geçici veya kalıcı hastalık olarak geri dönüyor. Hastalandığımızda ise başka bir sorunla yüz yüze kalıyoruz. Türkiye’deki sağlık sistemi hastalandığımıza hastalanacağımıza pişman ediyor bizi.
Gıda işçisi bir arkadaşım 12 saatlik vardiyadan dolayı belinde ağrı olunca doktora gidiyor. Bakın hastanede neler yaşanıyor: “Doktorun yanına girdim. Doktor, ‘neyin var?’ diye sordu. Ben de ‘belim ağrıyor’ deyince ‘tamam’ diyerek ilaç yazmaya başladı. Ben de ‘MR çektirmeyecek misiniz, ya fıtıksa?’ diye sordum. ‘Sen benim işimi bana mı öğreteceksin?’ çıkışında bulundu. ‘Şu an gerek yok, ağrın çok artarsa MR da çektiririz’ dedi.”
Yani anlayacağınız devlet hastanesinde iyi tahlil ve tektiklerin yapılabilmesi için çok ağır hasta olmanız gerekiyor. Yok, eğer ikibüklüm de olsa yürüyebiliyorsanız ilaç verip gönderiyorlar. Ha bir de arkadaşım eczanede muayene ücretiyle birlikte tam 25 lira para ödemiş. Üstelik bu arkadaşım sigorta primleri düzenli olarak yatan bir işçi!
Bu da gösteriyor ki aldığımız sağlık hizmetinin kalitesi gün geçtikçe düşerken, sigortalı da olsan parasız sağlık hakkından yararlanamıyorsun. Bir de hiçbir sosyal güvencesi olamayan işsizler ve sigortasız çalışan işçiler var. 2012’nin başında hayata geçen Genel Sağlık Sigortası (GSS) ile birlikte artık geliri asgari ücretin üçte birinin üstünde olan herkes devlete prim vermek zorunda bırakıldı. Ödeyenler ödedi, ödemeyenlerin kapısına binlerce liralık borç zarflarının gelmeye başladığını biliyoruz. Şimdilerde başka bir şey daha konuşuluyor. GSS’nin kapsamının daraltılması. Her birimiz aldığımız sağlık hizmetinin kalitesini çok iyi biliyoruz. Bir de ödediğimiz ek ücretler var. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, hizmetin kapsamı çok genişmiş gibi bir de bunu daraltmaya çalışıyorlar. “Devlet baba” yarın öbür gün temel sağlık hizmetlerini kapsam dışı bırakırsa hiç şaşırmayın. Parası olan yaşasın, olmayan ölsün misali.
Biz işçi ve emekçilerin haklarına dönük saldırılar hız kesmeden devam ediyor. En önemli ve parasız sağlanması gereken sağlık hakkımız bile gün geçtikçe daha da paralı hale getirilmeye çalışılıyor. Muayene ücreti, katkı payı, GGS primleri derken biz işçilerin aldığı üç kuruş para da dolaylı yollardan gasp ediliyor. Devletin bütçe gelirlerinin büyük bir kısmı işçi ve emekçilerden kesilen doğrudan ve dolaylı vergilerden oluşuyor. Bu bütçeyi bizlerin sağlık, eğitim, konut gibi ihtiyaçlarımıza harcamadığı yetmezmiş gibi, devlet, bulduğu her fırsatta bir hakkımızı daha gasp etmek için uğraşıyor. Bütün bu saldırıların karşısında durabilmek ve daha yeni haklar elde edebilmek için örgütlenmekten başka bir seçeneğimiz kalmıyor.
Rüzgarlarım Konuşuyor
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
- Baret Bile Olmadığı İçin!
- 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Gününden 1 Mayıs’a
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...