Buradasınız
Yorgunluk Çilesinin Bir Günlük Özeti!
Gebze’den bir kadın petrokimya işçisi

Birkaç gün önce UİD-DER’in sitesinde işçi yazılarını okudum. Yazıların hepsi benim gibi çok çalışıp az para alan ve yaptıkları işlere rağmen değer görmeyen işçilerin hayatlarını anlatıyordu. “Aynı benim yaşadığım şeyler” dedim. Bazıları yaşadıkları iş hayatını rutin bir işgünü olarak yazmışlardı. Çok etkilendim ve ben de kendi çalıştığım işyerinde yaşananları yazmaya karar verdim.
Akşam yatarken çalar saatimi sabahın kör karanlığına denk gelen zamana ayarlıyorum ve yatıyorum. Sabah olunca çalar saatim çalmaya başlıyor. Saat 6:30 ve ben uyanmak istemiyorum. Çünkü üstümde bir önceki günün yorgunluğu var, daha atamamışım. Çalar saat sanki kafamın içini oyuyor gibi. Kulaklarım sızlıyor saatin sesinden. Kalkıp önce eşimin elbiselerini hazırlıyorum. Sonra kahvaltı hazırlayıp çocuklarımı okula gönderiyorum. Derken yine saate bakıyorum. Eyvah çıkmam gerek! Kahvaltımı bile yapamadım ama hemen çıkamıyorum. Çok ağır hasta bir kayınpederim var. Onun ilaçlarını masaya hazırlayıp kaynanama aksatmadan içirmesi için tembih ediyorum. Bir daha saate bakıyorum ki saat iyice ilerlemiş, neredeyse servisi kaçırmak üzereyim. Üstüme montumu geçirdiğim gibi ayakkabılarımı yolda düzeltiyorum. Var gücümle koşuyorum. Nefes nefese kalıyorum ama servise yetişmem gerektiği için durmuyorum ve zor da olsa servise yetişip arabanın koltuğuna yığılıyorum öylece.
Arkadaşlarım “neden bu kadar geç kalıyorsun” diye soruyorlar. Ben cevap veremiyorum, susup uyumaya çalışıyorum. Ama bir yandan da işyerine gittiğimde aç aç yemeğe kadar nasıl dayanacağımı düşünüyorum. Derken işyerine geliyoruz. Kartımızı basıp iş kıyafetlerimizi giymeye gidiyoruz. Ama ben kahvaltı yapamadığım için halsizim ve iş kıyafetimi bile zar zor giyiyorum. İşbaşı oluyor. Makinenin başına geçiyorum. Başım dönüyor. İşte maraton başlıyor. 40 saniyede makineden 6 ayrı malı al, çapaklarını al ve hatasız bir şekilde ikinci seri mal çıkana kadar yerleştir kasalara. Bu iş akşama kadar rutin gidiyor. Ustanın yok yere azarlamaları olmasa belki biraz daha iyi olurum. Ama hem kadın olduğum için hem de işe ihtiyacım olduğunu bildiği için üstüme geldikçe geliyor. “Sesimi çıkarsam beni işten atar mı?” diye düşünüyorum kendi kendime. Bazen avazım çıkana kadar bağırasım geliyor, “kovulursam kovulurum” diyorum. Ama sonra çocuklarım geliyor aklıma ve “yavrularımın ihtiyaçlarını nasıl karşılarım?” diyorum, susuyorum. Yine başımı öne eğip çalışmaya devam ediyorum.
Hep ayaktayım ve akşama kadar hiç oturmuyorum. Ayak tabanlarım sızlıyor ama günü bitirmek zorundayım. Onca üretim yapıyoruz zor koşullarda ama vardiya amirimizin hiç umurunda olmuyor ve bizden daha fazla sayı istiyor. Bize “sizden önceki arkadaşlarınız daha fazla sayı yapıyordu, siz hiçbir şey yapmıyorsunuz” diyor utanmadan. Yine geriliyorum ve bu sefer iş arkadaşlarıma bakıyorum. “Keşke şu insanlar benim gibi düşünse de ustaya ağzının payını birlikte versek” diyorum. Sonra biraz burukluk yaşıyorum çünkü onların da benden farkı yok. Yani umut var ama onu nasıl büyüteceğimizi mi bilmiyoruz? “Olmaz, imkânsız” mı diyoruz? Yaşadığımız çileler o kadar çok ki belki de kendimize gelemiyoruz. Her neyse işte yine akşam oluyor. Bu sefer işin bittiği saat gelip çatıyor. Ustalar son dakikaya kadar çalıştırdılar bizi ve makineler neden temiz değil diyorlar. Şimdi iş bitti, eve gitme vaktimiz geliyor, iş kıyafetlerimizi değiştirip servislere biniyoruz. Benim gibi diğer kadınların da konuşmaları birbirine karışıyor. “Akşam ne pişirsem, çocuklar eve gelmiş midir, bu yorgunlukta nasıl yemek yapacağız?” telaşı içinde eve gidiyorum. Yorgun yorgun mutfağa giriyorum. Montumu sandalyeye asıp evde ne varsa onlarla yemek pişiriyorum. Bulaşık yıkıyorum, çocuklarımın ödevlerini yaptırıyorum. Kendime zaman ayırmadan bir sonraki günün saatini yeniden kuruyorum.
Sağlık Sisteminin Hastalığı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...