Buradasınız
Yorgunluk Çilesinin Bir Günlük Özeti!
Gebze’den bir kadın petrokimya işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Birkaç gün önce UİD-DER’in sitesinde işçi yazılarını okudum. Yazıların hepsi benim gibi çok çalışıp az para alan ve yaptıkları işlere rağmen değer görmeyen işçilerin hayatlarını anlatıyordu. “Aynı benim yaşadığım şeyler” dedim. Bazıları yaşadıkları iş hayatını rutin bir işgünü olarak yazmışlardı. Çok etkilendim ve ben de kendi çalıştığım işyerinde yaşananları yazmaya karar verdim.
Akşam yatarken çalar saatimi sabahın kör karanlığına denk gelen zamana ayarlıyorum ve yatıyorum. Sabah olunca çalar saatim çalmaya başlıyor. Saat 6:30 ve ben uyanmak istemiyorum. Çünkü üstümde bir önceki günün yorgunluğu var, daha atamamışım. Çalar saat sanki kafamın içini oyuyor gibi. Kulaklarım sızlıyor saatin sesinden. Kalkıp önce eşimin elbiselerini hazırlıyorum. Sonra kahvaltı hazırlayıp çocuklarımı okula gönderiyorum. Derken yine saate bakıyorum. Eyvah çıkmam gerek! Kahvaltımı bile yapamadım ama hemen çıkamıyorum. Çok ağır hasta bir kayınpederim var. Onun ilaçlarını masaya hazırlayıp kaynanama aksatmadan içirmesi için tembih ediyorum. Bir daha saate bakıyorum ki saat iyice ilerlemiş, neredeyse servisi kaçırmak üzereyim. Üstüme montumu geçirdiğim gibi ayakkabılarımı yolda düzeltiyorum. Var gücümle koşuyorum. Nefes nefese kalıyorum ama servise yetişmem gerektiği için durmuyorum ve zor da olsa servise yetişip arabanın koltuğuna yığılıyorum öylece.
Arkadaşlarım “neden bu kadar geç kalıyorsun” diye soruyorlar. Ben cevap veremiyorum, susup uyumaya çalışıyorum. Ama bir yandan da işyerine gittiğimde aç aç yemeğe kadar nasıl dayanacağımı düşünüyorum. Derken işyerine geliyoruz. Kartımızı basıp iş kıyafetlerimizi giymeye gidiyoruz. Ama ben kahvaltı yapamadığım için halsizim ve iş kıyafetimi bile zar zor giyiyorum. İşbaşı oluyor. Makinenin başına geçiyorum. Başım dönüyor. İşte maraton başlıyor. 40 saniyede makineden 6 ayrı malı al, çapaklarını al ve hatasız bir şekilde ikinci seri mal çıkana kadar yerleştir kasalara. Bu iş akşama kadar rutin gidiyor. Ustanın yok yere azarlamaları olmasa belki biraz daha iyi olurum. Ama hem kadın olduğum için hem de işe ihtiyacım olduğunu bildiği için üstüme geldikçe geliyor. “Sesimi çıkarsam beni işten atar mı?” diye düşünüyorum kendi kendime. Bazen avazım çıkana kadar bağırasım geliyor, “kovulursam kovulurum” diyorum. Ama sonra çocuklarım geliyor aklıma ve “yavrularımın ihtiyaçlarını nasıl karşılarım?” diyorum, susuyorum. Yine başımı öne eğip çalışmaya devam ediyorum.
Hep ayaktayım ve akşama kadar hiç oturmuyorum. Ayak tabanlarım sızlıyor ama günü bitirmek zorundayım. Onca üretim yapıyoruz zor koşullarda ama vardiya amirimizin hiç umurunda olmuyor ve bizden daha fazla sayı istiyor. Bize “sizden önceki arkadaşlarınız daha fazla sayı yapıyordu, siz hiçbir şey yapmıyorsunuz” diyor utanmadan. Yine geriliyorum ve bu sefer iş arkadaşlarıma bakıyorum. “Keşke şu insanlar benim gibi düşünse de ustaya ağzının payını birlikte versek” diyorum. Sonra biraz burukluk yaşıyorum çünkü onların da benden farkı yok. Yani umut var ama onu nasıl büyüteceğimizi mi bilmiyoruz? “Olmaz, imkânsız” mı diyoruz? Yaşadığımız çileler o kadar çok ki belki de kendimize gelemiyoruz. Her neyse işte yine akşam oluyor. Bu sefer işin bittiği saat gelip çatıyor. Ustalar son dakikaya kadar çalıştırdılar bizi ve makineler neden temiz değil diyorlar. Şimdi iş bitti, eve gitme vaktimiz geliyor, iş kıyafetlerimizi değiştirip servislere biniyoruz. Benim gibi diğer kadınların da konuşmaları birbirine karışıyor. “Akşam ne pişirsem, çocuklar eve gelmiş midir, bu yorgunlukta nasıl yemek yapacağız?” telaşı içinde eve gidiyorum. Yorgun yorgun mutfağa giriyorum. Montumu sandalyeye asıp evde ne varsa onlarla yemek pişiriyorum. Bulaşık yıkıyorum, çocuklarımın ödevlerini yaptırıyorum. Kendime zaman ayırmadan bir sonraki günün saatini yeniden kuruyorum.
Sağlık Sisteminin Hastalığı
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Asgari ücrete yüzde 30, kamu emekçilerine yüzde 11,54 ve emeklilere yüzde 15,75 oranında sefalet zammı dayatılmasının ardından Antep’te bulunan tekstil patronları da ücret artışlarını sefalet düzeyinde tuttu. Şubat ayına girilmesiyle belli olan...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali işçileri, özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı 10 Şubatta Ankara’ya yürüyüş başlattı.
- ABD merkezli Yum Brands şirketinin KFC ve Pizza Hut restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi olan İş Gıda'nın konkordato ilan etmesinin ardından 7 bin işçi Ocak ayı maaşlarını, kıdem ve ihbar tazminatlarını, izin paralarını alamadı. İşçiler şirketin...
- Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde otomotiv parçaları üreten Chinatool Otomotiv’de işçiler 10 Şubat sabahı greve çıktı.
- Aralık ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1’in biraz üzerinde yükseldiği, yıllık enflasyonunsa azalarak yüzde 44 civarında gerçekleştiği açıklandı. Bu oranlara bakarak enflasyonun hız kestiğine, ücret zamlarının “beklenen enflasyona” göre belirlenip...
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...