Buradasınız
Savaş Çığırtkanlığına Karşı Çıkmayacak mısın?
Ortadoğu’da zalim bir savaş sürüyor. Türkiye’de de hükümet Suriye’ye girmek için türlü bahaneler icat ediyor, yalanlar üretiyor, var gücüyle halkı savaşa ikna etmeye uğraşıyor. Peki, AKP hükümetinin iştahla hazırlandığı bu savaş nereden çıktı? Bu savaşın gerçek tarafları kim? Kimlerin ne çıkarı var? Emekçilerin payına savaştan neler düşecek?
Suriye’de iki yıldır devam eden iç savaşın bir tarafında zalim Esad diktatörlüğü var. Arkasında kendi çıkarları için onu destekleyen Rusya, Çin, İran gibi ülkeler yer alıyor. İktidardan pay almak için Esad’a karşı savaşan muhalif örgütlerin arkasında ise ABD, Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkeler yer alıyor. Kurtlar sofraya kurulmuş, hepsi de masadaki yemekten daha fazla pay kapmak için uğraşıyorlar.
Suriye’de on binlerce insan öldü, 2 milyon insan yerinden yurdundan kopup göç yollarına düştü. İnsanların yaşadığı acılar, sofraya kurulmuş kurtları hiç ilgilendirmiyor. Ortadoğu’da gücünü ve etkinliğini arttırmak isteyen devletlerin hepsinin derdi aynıdır: Kendi ülkelerinin patronlarına daha fazla para kazandırmak! Suriye’de Esad’ın hükmü sürerse Rusya, Çin, İran devletleri ve tabii bu ülkelerin patronları Suriye’deki etkinliklerini devam ettirebilecekler. Eğer Esad devrilirse muhalif örgütler iktidar için aralarında çekişmeye başlayacaklar. Aynı zamanda Suriye topraklarında Batılı büyük güçlerin ve Türkiye, Suudi Arabistan gibi bölge devletlerinin borusu ötecek. Yani bu ülkelerin patronları Suriye piyasasında daha çok iş yapacak; Suriyeli işçi ve emekçilerin emeğinin yağmalanmasından bu ülkelerin patronları daha fazla pay kapacak. Suriye’de mevzi tutan devletler, Ortadoğu’nun genelinde etkinlik kazanacaklar.
İşte bu yüzden emperyalist savaş, alın teriyle yaşayan biz işçi ve emekçilere korkunç bir cinayet olarak gözükürken, bu işten nasıl kâr ederim diye bakan kapitalistler için düğün bayramdır… Daha bundan birkaç yıl önce ABD’nin başını çektiği ülkeler tarafından Irak’ta 1 milyondan fazla insan katledilmişti. Hatta AKP’nin liderleri Türkiye’yi bu savaşa sokmak için çok çırpınmışlardı, fakat halk tepki gösterdiği için savaş tezkeresi çıkmamıştı. Türkiye Irak savaşına doğrudan katılmamıştı ama katliama lojistik destek vermişti. Bu destek sayesinde savaşın ardından politikacılarla işadamları Irak’a üşüşmüşlerdi. Irak petrolünü Amerikan ve İngiliz şirketleri paylaşmıştı. Irak yağmasından Türk kapitalistlerinin payına inşaat ihalelerini almak düşmüştü. Gıda sektöründeki Türk patronlar da Irak yağmasından faydalanmıştı.
Bugün Suriye’de yürüyen iktidar kavgası kapitalist güçler arasında yürüyen bir kavgadır. AKP hükümeti Esad’ın kısa sürede devrileceğini ve Türkiye’nin Suriye üzerinde söz sahibi olacağını hesaplıyordu. Hükümet, muhalif güçlere silah ve lojistik destek vererek Türkiye’yi bu kirli savaşa dolaylı olarak dâhil etti. Ceylanpınar’da ve Reyhanlı’da bu yüzden bombalar patladı. Esad diktatörlüğü kısa sürede devrilmedi. AKP’nin evdeki hesabı çarşıya uymadı. Suriye’de savaş uzadıkça uzuyor.
Esad’ın, iktidar koltuğunu bırakmamak için her şeyi yapan zalim bir diktatör olduğu açıktır. Yapılan katliamların ve çırpınarak can veren çocukların görüntüleri, kapitalist politikacıların zalimliğinin ve iktidar hırslarının gözlerini nasıl kararttığının kanıtıdır. Karşısındaki muhalif çeteler de en az Esad kadar zalimdir. Suriye’de insanlar sadece Esad’ın zulmünden değil, İslam davası adı altında kıyım yapan El Kaide türü çetelerin zulmünden de kaçıyorlar.
İşçi ve emekçiler Suriye’de yürüyen savaşın tarafı değildir; olmamalıdır. Çünkü bu savaş işçi-emekçilerin ve yoksul halkların ezildiği bir savaştır. Suriye üzerinde söz sahibi olmak için üşüşen leş kargalarının çıkarlarıyla işçi ve emekçilerin çıkarları asla aynı değildir. Türkiyeli patronlar ve onların hizmetindeki politikacılar Suriye’de acı çeken insanları zerre kadar düşünmüyorlar. Hükümet iki yıldır sürdürdüğü propagandalara ve savaş kışkırtıcılığına rağmen halkı savaşa ikna edebilmiş değildir. Türkiye’deki işçilerin çoğunluğu Suriye’ye yönelik emperyalist bir saldırıyı olumlamıyor; savaşa onay vermiyor. Suriye halkını zalim diktatörlerden kurtaracak olan, ABD ya da Türkiye gibi ülkelerin saldırganlığı değildir. Biz işçiler, emperyalistlerin Suriye’ye müdahale etmesine karşı çıkarken, Esad diktatörlüğünün de yıkılmasını savunuyoruz. Ancak bunu yapacak olan Suriyeli işçi-emekçi sınıflardır. Bizim görevimiz de savaş çığırtkanlığına karşı çıkmak ve kardeş Suriye emekçilerini desteklemektir.
İşçilerin Sordukları/16
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
Son Eklenenler
- Düşük ücretler, sağlıksız, havasız, güvenliksiz ortamlarda çalışmak zorunda kalmak, zaten üç kuruş olan ücretini dahi zamanında alamamak, bir robot gibi gece gündüz demeden çalışmaya, fazla mesai yapmaya zorlanmak… Çoğu zaman yetersiz, sağlıksız,...
- Çarşıda, pazarda, markette, mağazada ekonomik yıkımın, yüksek enflasyonun, hayat pahalılığının yansıması olan fiyat etiketlerini görüyoruz. Güne kahvaltı yerine adeta iğneden ipliğe her şeye gelen zam haberleriyle başlıyoruz. Zaten normal bir...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...