Buradasınız
Sermayeye Kalkan, Emekçiye Kolonya!
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Martta gerçekleştirilen “Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı” sonrasında salgına karşı “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adı verilen bir paket açıkladı. Pakette işçi ve emekçilerin yararına ciddiye alınacak tek madde dahi bulunmuyor. 100 milyar liralık ekonomi paketinin amacı sermaye sınıfını korumaktır. Paket, patronların kârlılıklarını korumak maksadıyla vergilerde indirim yapılmasından borçların ertelenmesine varıncaya kadar çeşitli kıyaklar içeriyor. Sermaye sahipleri ile siyasi iktidar nezdinde, emekçilerin sağlığının kıymeti yoktur ve bu gerçek açıklanan ekonomi paketiyle bir kez daha ortaya serilmiştir. Siyasi iktidar için aslolan sermayeye kalkan olmaktır!
Patronlar neşe, işçiler endişe içinde!
“Ekonomik İstikrar Kalkanı” ile birlikte sermaye sahiplerine vergi muafiyeti ve ertelemesinden ödeme kolaylığına, kredilere, teşviklere varıncaya kadar çeşit çeşit avantaj sağlanıyor. Erdoğan’ın daha ilk maddeyi okuduktan sonra Türkiye’nin önemli patron örgütü temsilcilerinden TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na dönerek, “neşen yerinde” diye takılması, bu ekonomi paketiyle toplumun hangi kesiminin yüzünün güldürülmek istendiğinin bariz kanıtıdır. Keza Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İstanbul Ticaret Odası (İTO), Ankara Ticaret Odası (ATO) Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) gibi patron örgütlerinin vakit kaybetmeden yaptığı açıklamalar da bu noktada dikkat çekicidir. Patron örgütleri açıklanan ekonomi paketini “rahatlatıcı ve hayırlı” bulduklarını, “koruyucu maske ve can suyu” olarak değerlendirdiklerini belirterek Erdoğan’a şükranlarını sunmuşlardır, “hükümet ile aynı dili konuştuğumuz için mutluyuz” demişlerdir.
Erdoğan, patronların yüzünü güldüren bu paket için 100 milyar liralık bir kaynak seferber edileceğini söyledi. Bu denli devasa bir kaynak gerektiren paketin daha sonra ek zamlar ve vergiler yoluyla işçi sınıfına fatura edilmek isteneceğine kuşku yok! Üstelik paketin içinde topu topu 2 milyar liranın (paketin sadece yüzde 2’si!) ihtiyaç sahibi ailelere verileceğinin söylenmesi ve en düşük emekli maaşının dalga geçilircesine 1500 liraya yükseltilmesi dışında işçi sınıfının yararına tek madde yok!
Destek paketinden yararlanacak patronların dahi işçi çıkarması yasaklanmıyor mesela… Ülke genelinde topyekûn bir saldırı olarak hayata geçirilen ücretsiz izin fırsatçılığına bıraktık yasaklama getirilmesini, sınırlama bile getirilmiyor. İşçiler için sonuçları hayli ağır olacak esnek çalışmanın daha da yaygınlaştırılmasına resmiyet kazandırılıyor. Patronlar bu paketle birlikte vergi indiriminin âlâsından yararlanacakken işçilerin, emekçilerin sırtındaki ağır vergi yükü yerli yerinde duruyor. Büyük çoğunluğu işsizlik maaşı almayan 7,5 milyon işsiz korunmasız bırakılıyor. İşçilerin borçlarına erteleme getirilmiyor, 100 milyar liradan ücretlere kaynak aktarılmıyor.
Hijyenin ve bağışıklık sisteminin öneminden dem vuranların aklına nedense elektrik, su, doğalgaz faturaları gelmiyor. Sağlık sisteminin kapsamının genişletilmesi ve koronavirüs testi dâhil tüm hizmetlerin parasız verilmesi gündeme dahi getirilmezken, 65 yaş üzerindeki yaşlılara, o da sadece Ankara ve İstanbul’a mahsus, maske ve kolonya dağıtılacağı müjdeleniyor! Yalnız ve çaresiz hisseden, oluşturulan panik havasıyla adeta akıl tutulması yaşayan emekçilerin, kendisini karantina altına alarak evden çıkmaması ve bireysel temizliğe önem göstermesi salık veriliyor!
Cumhurbaşkanının yaklaşık 4 saat süren toplantıda sarf ettiği “Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye’nin bu fotoğrafı avantaja dönüştürmesi şart” sözleri dikkat çekicidir. Emekçi kitleleri salgınla baş başa bırakan muktedirler, tam anlamıyla kendi çıkarlarına odaklanmış durumdalar. Üstelik yarattıkları korku iklimiyle emekçi kitlelerin akıl tutulması yaşamasını amaçlıyor, tüm dünyada devreye soktukları saldırılara uygun zemin hazırlıyorlar. İşçi sınıfı, bu tablo karşısında, egemenlerin yarattığı korku ve panik karşısında uyanık olmalıdır. Bu paket egemenlerin emekçileri zerrece umursamadığını gözler önüne seriyor. İşçi sınıfının örgütlenmekten, gerekli önlemleri aldırtmak için de, sermaye sınıfının salgın fırsatçılığına ve sistematik saldırılarına gerekli cevabı vermek için de harekete geçmekten başka yolu yoktur. Bu zorlu günlerde işçi sınıfının kalkanı her alandaki örgütlülüğü olacaktır.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...