Buradasınız
“Size Güveniyoruz Abi Size, İşçilere Güveniyoruz”
İzmir’den bir İşçi Dayanışması okuru

12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin üzerinden 42 yıl geçti. O yıllarda dünyaya gelen işçilerin yaşları çoktan kemale erdi. Ama faşist darbe işçi sınıfının aktarma kayışlarını kopardığı için etkileri hâlâ devam ediyor. Türkiye işçi sınıfının yeni kuşakları 1980 öncesindeki işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünden bihaber olageldi. Faşist darbenin şefi Kenan Evren’in “kardeş kavgasına son verdik” sözleri burjuvazinin medyası eliyle o kadar çok tekrarlandı ki, faşist darbeden yıllar sonra dünyaya gelen işçi çocuklarından bile hâlâ duyuyoruz. İşçi sınıfının örgütlü gücü olan aktarma kayışları kopartılmamış olsaydı bugünün işçi kuşaklarından bambaşka sözler duyabilirdik.
“Abi sen işçiler örgütlü olursa her şeyi değiştirebilir diyorsun. Sendikalı olmanın önemli olduğunu söylüyorsun. Sendika başka. Örgüt başka. O örgütler yüzünden kardeş kardeşi öldürüyormuş. Kenan Evren ‘kardeş kavgasına son verdik. İhtilal yapmasaydık kan gövdeyi götürecekti’ demiş. İnternette okudum. Babama sordum. ‘Boş ver. Bilmesen daha iyi’ dedi. Amcama sordum. Amcam da ‘o işler siyasetçilerin işi. Böyle şeyleri merak etmek insanın başına belalar açar. Bizim ailede siyasetle ilgilenen kimse çıkmadı. Sen de böyle şeyleri ne duy, ne gör. Bizim aile babadan oğula kahveciyiz. Sen kahveciliği babandan devralacak yerde yıllarca boşu boşuna okula gittin. Şimdi de elin kapısında çalışıyorsun’ dedi. Ben de sana sormak için geldim” dedi. Hasan’a 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin kardeş kavgasına son vermek için değil, örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldığını etraflıca anlatmaya çalıştım. Okuması için yazılar, çeşitli filmler önerdim. Hasan “abi bence bizi kurtarsa kurtarsa öğrenciler kurtarır” dedi. Nedenini sordum. Ben öğrenciyken de hiçbir şey bilmiyordum. Ama öğrenciler her gün bir şeyler yapıyordu. İşçilerin çalışmaktan başka bir şey yaptığı yok” dedi.
“Devlet patronların çıkarları için her istediklerini yapar. Ama patronlar bununla yetinmezler, sayısız örgütleri ile de çalışırlar. Örgüt kötü bir şeyse neden kendileri sayısız örgüt kurmuşlar?” dedim Hasan’a. Hasan 1993 doğumlu. Üniversite bitirmiş. Okuduğu alanda iş bulamadığı için bir depoda yükleme, boşaltma, şehir içi, şehir dışı ürün teslimi işinde çalışıyor. Çalıştığı depoda 90 işçi var. 2020’de 200’den fazla işçi çalışıyormuş. 110 işçi 2021 yılında işten çıkarılmış.
Yavuz Özkan’ın Maden filmi 1978 yılında çekilmişti. Yönetmenin kendisi de işçi sınıfından yana birisidir. Ancak her sınıf için anlamı farklı olan “söyleyene değil, söyletene bak” atasözünde olduğu gibi o tarihlerdeki işçi kuşakları sermaye sınıfına, satılmış sarı sendikacılara karşı örgütlü bir mücadele içinde olduğu için böyle bir filim çekilebilmiştir. Günümüzden bir örnek verelim. Son zamanlara değin sınıf mücadelesinin tarihsel iyimserliğini hep capcanlı tutanların dışındakiler işçi sınıfından çoktan umudunu kesmiş ve öğrenci gençlikten boyunu aşan işler bekler olmuştu. Elbette öğrenci gençliğin mücadelesini küçültmek değil niyetimiz. Örgütlü işçi sınıfının motor güç olduğu bir durumda öğrenci gençlik, çevre hareketleri, toprağını, suyunu, deresini koruyan köylü, küçük esnaf, tamamının talepleri bir bütünü oluşturur.
Maden filminin başkarakteri İlyas’ın üniversite öğrencisi kız kardeşinin yazdığı mektupta “size güveniyoruz abi, size, işçilere güveniyoruz” ifadeleri o dönemin ruh halini yansıtıyordu. İşçi kuşakları kendi rollerinin önemini doğru kavradıkları gibi, öğrenci gençliğin de örgütlü işçi sınıfının peşinden gitmesi gerektiğini kavradıklarını anlıyoruz. Aynı zamanda örgütlü işçilerin mücadeleye yeni kazandıkları işçileri (özellikle Nurettin karakteri üzerinden) sınıf temelinde nasıl değişip dönüştürdüğüne tanık oluyoruz. Örgütlenen işçinin karanlıktan aydınlığa çıkar gibi mücadeleye nasıl dört elle sarıldığını örgütlü mücadeleye adım atan her işçi kendi hayat serüveninden çok iyi bilir.
Sermaye sınıfı, işçi sınıfını örgütlü mücadeleden uzak tutmak için elinden gelen ne varsa yapar. 1980 askeri faşist darbesinin etkisi devam ederken, 2015 yılından sonra kurulan tek adam rejimi işçi sınıfının tüm haklarına dönük saldırılarını aralıksız sürdürüyor. İşçi, emekçi çocuklarını, sınıf mücadelesini görmemeleri için adeta bakan körlere dönüştürdüler. Bu şekilde körleştirilmiş kimi işçiler ve işçi çocukları örgüt sözünü duyduklarında vampir görmüş gibi korkuya kapılıyorlar. Örgütsüz işçinin bakar körden farkı yoktur. Örgütsüz işçi kardeşlerimiz o görünmez gözbağlarından ancak örgütlü mücadele ile kurtulurlar. İşçi sınıfı örgütlü olduğunda bütün işçiler kendilerine ve birbirlerine güvenirler. Öğrenci gençlikten işçi mahallelerindeki işçi eşlerine, onlardan küçük esnafa kadar emekçi sınıfların her kesimi eninde sonunda işçi sınıfının mücadelesine katılacaktır.
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/