Buradasınız
Soma Katliamının Yedinci Yılı: Adaletsizlik Sürüyor!
13 Mayıs 2014’te gerçekleşen Soma faciasında 301 madenci hayatını kaybetmişti. O gün “Acımız da Öfkemiz de Büyük” diyerek haykırmıştık isyanımızı. Katliam sonrası siyasi iktidar temsilcilerinin pişkince yaptığı açıklamalar, acılı madenci yakınlarının yerlerde tekmelenmesi, açılan dava sürecinde mahkemelerin açıkça maden ocağının sahiplerinden yana tutum alması… Aradan geçen 7 yılın sonunda işçi ailelerinin ve işçi sınıfının acısı dinmedi, tersine çoğaldı, öfkemiz daha da büyüdü.
Madenin yüzlerce metre altında çıkan ve 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan yangının nedeni elektrik trafolarından birinin patlamasıydı. Yangın, madenin kısa sürede dumanla dolmasına yol açmıştı. Patlama vardiya değişimi sırasında meydana geldiği için o sırada yaklaşık 800 işçi ocakta bulunuyordu. Madencilerin gaz maskeleri dışında hiçbir koruyucu ekipmanları yoktu ve o maskeler de eskimiş oldukları için işlevsizdiler. Havalandırma sistemleri yetersizdi. Madenciler kazanın geleceğini günler öncesinden görmüş, uyarılarda bulunmuş ve hatta sorunları Çalışma Bakanlığı’na defalarca şikâyet etmişlerdi. Onca ikaza rağmen en basit önlemler dahi alınmamıştı. Soma Madencilik patronu, maliyetten kaçınmak için maskeleri dahi yenilememişti. 301 işçi göz göre göre, alınacak basit önlemlerle engellenebilecek bir facia sonucu hayattan kopartıldı; eşler dul, çocuklar yetim kaldı, aileler acı ve gözyaşına boğuldu.
Açılan davanın son duruşmasında madenci annesi Elmas Kaya “Orada 301 kişi değil, 5 bin kişi öldü. Ben de oğlumla beraber toprağa girdim” demişti. Evlatsız kalan analar, babalar, babasız kalan evlatlar, sevdiğini, can yoldaşını toprağa veren kadınlar… 13 Mayıs 2014 günü Soma’da yüzlerce ailenin ocağına ateş düştü. O öyle bir ateş ki hâlâ her gün yüreklerini, yüreklerimizi dağlıyor. Maden patronunun cebine girecek kârlar uğruna, işçi ailelerinin umut ışığı söndü. Yaşamları bir daha eskiye dönmeyecek şekilde değişti. Hiçbir şey giden canları geri getiremezdi. Yine de aileler hiç olmazsa sorumlular cezalandırılsın, adalet yerini bulsun istediler. Ama 7 yıldır gelmeyen adalet, Soma davasının tam bir yılan hikâyesine döndürülmesi, bu düzende adaletin kimden yana olduğunu bir kez daha gösterdi.
Aileler adalet arıyor, yargı patronları koruyor
Maden ocağının rödovansla özel şirket tarafından işletilmesinin yolunu açan, denetimleri gerektiği gibi yapmayan hükümetin hiçbir bürokratı davada yargılanmadı. Facianın yarattığı toplumsal tepki nedeniyle şirketin birkaç yöneticisiyle birlikte yönetim kurulu başkanı Can Gürkan ve babası Alp Gürkan tutuklu yargılansa da daha sonra hepsi serbest kaldı. Ayrıca süreç içinde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın “ruhsat sahibi ve rödovansçı olarak maden ocağı işletme icrasından yasaklanmasına” dair yerel mahkeme kararı da kaldırıldı. Bu karara göre gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almayarak katliamın meydana gelmesinde birinci derecede sorumluluğu bulunan Gürkan, yeni madenler işletebilecek.
11 Temmuz 2018’de Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Soma davasının 23. duruşmasında mahkeme kararını açıklamış, maden patronu Can Gürkan’a 15 yıl, Genel Müdür Ramazan Doğru ve Müdür yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6 ay, Müdür Akın Çelik ve Maden Mühendisi Ertan Ersoy’a 18 yıl 9 ay hapis cezası vermişti. Madenci aileleri ödül gibi cezalara isyan etmiş, davayı Yargıtay’a taşımışlardı. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 30 Eylül 2020’de sanıklara verilen cezayı az bularak kararı bozdu. Sanıklara olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama suçundan ceza verilmesine hükmetti. Ancak 8 Ocak 2021’de iki Yargıtay savcısının Yargıtay kararına itiraz etmesinin ardından, önce Yargıtay üyelerinin üçü değiştirildi, ardından da yeni üç üyenin oylarıyla savcıların yaptığı itiraz kabul edildi. 27 Ocakta sanıkların “olası kastla” değil “bilinçli taksirle” ölüme sebep olmaktan yargılanmasına karar verildi. Böylece maden patronu Can Gürkan dâhil olmak üzere sanıklara en fazla 22 yıl hapis cezası verilebilecekti. Geçen yıl yapılan infaz düzenlemesi sayesinde bu cezanın yarısı infaz edilecek ve 3 yıllık denetimli serbestlik hakkı kullandırılacak. Yani açıkça 301 işçinin ölümünden sorumlu patronun sırtı sıvazlandı ve patronlar sınıfına “Hiç bir işçi sağlığı ve güvenliği önlemi almadan, işinize geldiği gibi işçi çalıştırabilirsiniz. Almadığınız önlemler nedeniyle işçiler ölürse hiç korkmayın. Biz sizi temize çıkarırız” denmiş oldu.
Yargıtayın bozma kararının ardından sanıkların yeniden yargılandığı davanın duruşması 13 Nisanda yapıldı. Mahkeme sanıkların tutuklanması talebini reddederek davayı 24 Mayısa erteledi. Katliamda oğlunu kaybeden bir baba şöyle isyan etmişti o gün: “Çeşitli entrikalar dönerek üyeleri değiştirerek bizleri de evlatlarımızı katlettikleri gibi katlettiler. Ne adalete ne yönetenlere güvenimiz kaldı. Ancak bir gün bu kararları verenler de yargılanacak.”
Soma son olmadı
Soma faciasından hiçbir ders çıkartılmadı. Son 7 yılda en az 50 Soma katliamı meydana geldi. İSİG (İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi) raporlarına göre, 2014’ten 2021’in Nisan ayına kadar en az 14 bin 120 işçi hayatını kaybetti. Soma’dan sonra Ermenek, Mecidiyeköy, Isparta, Torunlar, Hendek ve daha onlarca yerde toplu iş cinayetleri gerçekleşti. Siyasi iktidar aynı ikiyüzlü ve sorumsuz tavrı buralarda da sergiledi. Üst üste gelen katliamlar sonucu işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda birtakım önlemlerin alınacağı ifade edilmiş ve bazı yasalar çıkartılmış olsa da, işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alan siyasi iktidar, patronların talebi doğrultusunda yasaların yürürlüğe girmesini sürekli erteledi ve ertelemeye devam ediyor. İş cinayetlerinin ardından açılan davaların hiçbirinde adalet yerini bulmadı. Aileler her duruşmada yaşanan adaletsizliğe isyan etti ama adalet arayışından da vazgeçmedi.
Bu devran böyle gitmeyecek
Patronlar daha fazla kâr etme arzusuyla işçilerin canını zerrece umursamıyorlar ve sırtlarını siyasi iktidara dayıyorlar. Son bir yılda bu cinayetlere bir de koronavirüs salgını eklendi. Artık bir işçi sınıfı hastalığı olduğu herkesçe malum olan Covid-19 hastalığı, işyerlerinde gerekli sağlıklı koşulların yaratılmaması, yetersiz ve kalitesiz sağlık hizmetleri, düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve yeterince beslenememe nedeniyle işçi sınıfını vuruyor. Ne iş cinayetlerinde ölmek ne de Covid-19 hastalığından ölmek işçilerin kaderidir! İşçiler ölüyorsa bunun tek sebebi kârı esas alan sermaye düzenidir, siyasi iktidardır, açgözlü patronlardır! Ama bu devran hep böyle gitmeyecek! İşçi sınıfı eninde sonunda örgütlü bir güce ulaşacak ve kâr uğruna katledilen her işçinin, arkada gözü yaşlı bırakılan eşlerin, anne ve babaların, öksüz ve yetim bırakılan çocukların hesabını sermaye düzeninden ve onun sahiplerinden soracak!
İş cinayetlerinde yitirdiğimiz tüm işçilerin anısına...
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İş Kazaları Kader Ya da Fıtrat Olamaz
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Öğrenci Olmak: KYK Kredisi ve Motokuryelik
- İSİG Meclisi: Son 11 Yılda 671 Çocuk İşçi İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybetti
- 2023’ün İş Cinayetleri Bilançosu: 1932 Can!
- Çocuklarımızın Canı Hiçe Sayılıyor
- Yangın Değil İhmal Can Aldı
- Onun Oğlu Suda Yüzme de Bilmezdi…
- Artık Acılarda Birleşmek İstemiyoruz!
- İşçiler Ölüyor Sorumlular Hesap Vermiyor!
- Davutpaşa Davası Yeniden Görüldü Ama Yine Adalet Yok
- Madenlerden Denizlere Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Tosyalı Demir Çelik’te İş Cinayeti
- Kocaeli İSİG Meclisi: AKP’li Yıllar ve İş Cinayetleri Rejimi
- Kazakistan’da Maden Faciası
- Ermenek Katliamının 9. Yılı: İş Cinayetlerinin Hesabını Birleşen İşçiler Soracak
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...