Buradasınız
Şükür ki Bilinçli ve Mücadele Eden İşçileriz!
Gebze’den bir gıda işçisi
Patronlar şükretmek lafını dillerinden düşürmüyorlar. Patronlar ve yöneticileri, ücretini arttırmak ve çalışma koşullarını iyileştirmek isteyen işçileri “halinize şükredin”, “sahip olduklarınızı bulamayanlar da var” diyerek susturmaya çalışıyorlar. Patronlar verdikleri üç kuruş paraya işçilerin şükretmesini istiyorlar ama kendileri lüks içinde yaşarken milyonlarca işçinin açlık ve yoksulluk sınırı altında bir ücretle geçinmeye çalışmasını ise hiç umursamıyorlar.
Gözünü kâr hırsı bürüyenlerin, lüks ve ihtişam içinde yaşayanların kalkıp işçilere “şükredin” demesi tam bir ikiyüzlülük aslında. Şükredelim de neye şükredeceğiz? Bu kavram çok eski zamanlardan günümüze gelmektedir. İnsanın elindekilerin kıymetini bilmesi, savurgan olmaması, zor dönemlerde elinde olan ile yetinmesini anlatır. Ancak patronlar bu kavramı işçileri susturmak, boyun eğdirmek için kullanıyorlar. Dikkat edilirse işçiler en temel haklarını talep ettiklerinde dahi “şükredin” deniliyor. İşçinin enflasyon karşısında eriyen ücretini yükseltme isteği, açlık ve yoksulluk sınırını aşan bir ücret ve zam talebinde bulunması nankörlük olarak damgalanıyor. Şükretmemizi isteyen patronlar işçilerin hemen her konuda sessiz kalmalarını, verilenlere razı olmalarını istiyorlar. Patronların kâra dayalı düzeninde üretenler bir pay alırken, şükretmemizi isteyen sömürücü sermaye sahipleri 99 pay almaktadırlar.
İşçilere şükretmeyi vaaz eden patronlar tam anlamıyla ikiyüzlüce davranıyorlar. Hiçbir patron bir kez olsun “şükürler olsun çok kazandım, kârımın birazını da işçiyle paylaşayım” demiyor. Bir başkası “ürünlere bu yıl zam yapmayayım” demiyor. Hiçbir patron ne ilginçtir ki “çok kazandım artık iş saatlerini düşüreyim, işçilerin iş yükünü hafifleteyim” diye bir öneri getirmiyor. Patronlar çok kazandıkları halde şükretmiyorlarsa, işçilere de “şükredin, sesinizi çıkarmayın” demeye hakları yoktur.
İşçilerin patronlardan haklarını istemeleri nankörlük değildir. Bugün dünya nüfusunun tamamını besleyecek, barındıracak ve giydirecek üretim bizzat işçiler sayesinde yapılıyor. Ama üreten işçiler sefalet koşullarında yaşamaya mahkûm ediliyorlar. Kapitalist sömürü düzeninde üretimin temel amacı insan ve toplum yararı değil, patronların kârıdır. Biz işçiler için önemli olan tüm toplum yararına bu kaynakların kullanılmasını sağlamaktır. Çalışan, üreten ve alın teri döken işçilere azla yetinin ve şükredin demenin tek bir anlamı vardır: Bir avuç sermaye sahibinin dünya üzerinde saltanat sürmesine razı olun! Şükretmemizi isteyenler, milyarlarca insanın payına sefaleti, bir avuç sermaye sahibinin payına ise süper zenginliği reva görmekteler.
İşçiler olarak patronların çeşitli biçimlerde bizleri uyutmalarına karşı çıkmalıyız. Kendi çıkarlarımızın takipçisi, kendi taleplerimizin savunucusu olmalıyız ve ortak haklarımızın mücadelesini vermeliyiz. Bunun için işçilerin bir araya gelip birlikte mücadele ettikleri, dayanışma içinde oldukları UİD-DER’i daha da büyütmeliyiz. Bizler patronların söylediklerinin tam tersi şekilde hareket etmeliyiz. Örgütlü ve bilinçli olduğumuz, haklarımız için mücadele ettiğimiz, sömürüye ve zulme karşı çıktığımız için şükretmeliyiz! Sömürünün, açlık ve yoksulluğun, savaşların, sınıf ayrımlarının olmadığı bir dünyanın mücadelesine katıldığımız için şükretmeliyiz!
Stajyer Sömürüsüne Hayır!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...