Buradasınız
Süleyman Hocamızdan “Arının Balı”
Tuzla’dan bir işçi
Bir etkinlikte tanımıştım mücadele içinde geçen ömrünün ağarttığı saçlarıyla Süleyman Hocamızı. İşçi sınıfının patronlara kök söktürdüğü yıllarda o da Maden-İş’e üye işçilere patronlar sınıfına karşı neden ve nasıl mücadele edilmesi gerektiğini anlatmıştı yıllarca. O yılları yaşayan işçiler anılarında ondan sevgiyle, saygıyla söz ediyorlardı. Tanışma onurunu yaşadığımda Süleyman Hocamız yaşlanmıştı, bedeni yorulmuştu. Ama sesindeki coşku, yüreğindeki ateş o konuştukça bizi sarıp sarmalamıştı. Bir ara kürsüde fenalaştığında “bu haksızlık” diye isyan etmiştim. Böyle güzel insanlarımızın deneyimlerinin çok azına ulaşabilmek, hatta mücadeleye inançla sarılmış işçilerin böylesi gerici dönemlerde onları tanıyamamış olması büyük kayıptı. Süleyman Üstün Türkiye’deki en karanlık dönemleri yaşamış insanlardan da biriydi. “Yaşam ve değişim sürüyor. İşçi sınıfının mücadelesi durdurulamaz” diyordu. Onun işçilere eğitimlerinde anlattığı bir hikâyeyi “Derinden Gelen Kökler” kitabından alıntılayarak 19 Mayıs 2007’de kaybettiğimiz Süleyman Üstün Hocamızı saygıyla anıyorum:
“Arı ne yapar, bal yapar.
Arı kimin için bal yapar? Kendisi için yapar. Arıların tek yiyeceği baldır.
İlkbahar gelip havalar ısınınca ve rüzgârlar azalınca arılar kovanlarından çıkarlar. Çiçekten çiçeğe uçarlar. Tüm çiçekler arılarındır. Bal çiçektedir çünkü. Gül, karanfil, menekşe, papatya, kasımpatı, akasya ve diğerleri, balı çiçeklerinde gizlerler. Yalnız arılar bilirler çiçekteki balı. Doğanın arılara verdiği bir yetenektir bu. Arıdan başka hiçbir yaratık bulamaz ve alamaz çiçekteki balı.
Bütün yaz çalışır arı. Çiçeklerin balını taşır kovanına. Bu çalışma yaz sonuna kadar sürer. Havalar soğuyup rüzgârlar sertleşmeye başlayınca arılar kapanırlar kovanlarına. Bütün kışı yuvaları olan kovanlarında geçirirler.
Mutludur arı ailesi. Nafakaları tamdır kovanlarında. Kış nasıl isterse öyle geçsin. İsterse kasıp kavursun ortalığı. Kar, tipi, boran birbirini izlesin, göz gözü görmesin isterse. Ama dilerse ara sıra güneş baba görünsün orta yerde. Belki arılar kovanları önünde güneşlenirler bir parça. Ama dedik ya isterse görünsün. Nasıl olsa yaz gelince ısıtacak hep ortalığı, arıların yiyecek yönünden bir sıkıntıları olmayacak ki. Bak bütün kovanları balla dolu.
Bu günlerde siz hiç arı kovanından gelen sesleri dinlediniz mi? Bir vız vızlama vardır kovanda. Bir uğultu yükselir ki kovandan, insan bunun bir bayram şenliği olduğunu hemen anlar. Dinlenecek şeydir arıların şenliği. Bir anlayabilsek arı ailesinin bayramlarda neler yaptıklarını. Anlardık elbet yarınları güvenlik altında olan toplumların mutluluklarını.
Ne var ki uzun sürmez arıların bu bayramı. Kovanın sahibi gelir kovanı şöyle bir yoklar. Ağırlığından anlar ki bal doludur kovan. Boş olan hiçbir şey ağır olmaz ya. Mutluluk sırası bu kez kovanın sahibindedir. Hemen eve koşar. Yardımcılarını çağırır. Hepsi yüzlerine maskeler takarlar. Ellerine eldivenler geçirirler. Yanlarına içi duman dolu bir körük alırlar. Tepsileri, tabakları, bıçakları da almayı unutmazlar elbet. Her hırsızlığa çıkan, bir başkasının ürettiğini aşırmaya giden herkes belli şekilde maskelidir. Yanında işini kolaylaştıracak eşyaları vardır. Onların da var.
Önce bol bol duman verirler kovanın içine. Dumanın kendilerine bir şey yapmayacağını bilmeyen arılar terk ederler kovanlarını. Gidip bir ağaca konarlar. Arıdan arınmış kovan, maskeli, eldivenli adamlar tarafından açılır. Ballar, tepsilere, tabaklara doldurulur, eve taşınır.
Ev sahibi kovandaki balın tümünü almış mıdır acaba? Arılara hiç bırakmamış mıdır? Bırakmıştır. Arıların ölmeyecekleri, kıt kanaat geçinecekleri kadar bırakmıştır.
Hazır balı bulmuşken niçin tümünü almıyor ev sahibi. Tümünü alırsa arılar yiyecek bir şey bulamazlar ve açlıktan ölürler. Ölsünler. Ölsünler olmaz. Arılar ölürse gelecek kışa balı nereden bulacak kovanın sahibi? Onun için ölmeyecek kadar bir şeyleri olmalıdır arıların.
Üstelik kovanın sahibi yiyecekleri bittiği zaman arılara şeker eritir, şerbet bile verir. Ölmemelidir arılar. Arılarla işçilerin hayatı pek benzer birbirine, ikisi de çok çalışkandır bir kez. İkisi de durmadan üretir. Biri bal üretir. Öbürü mal-değer üretir. İkisinin de aldığı pay eşittir birbirine. İkisi de yaşamlarını sürdürecek, işgücünü kaybetmeyecek kadar pay alırlar üretimden. Benzerlik o kadardır ki birine şerbet verildiğinde diğerine ikramiye verilir zaman zaman. Arılar bir çözüm bulamayacaklar bu duruma. Doğa yasaları bağlamış onları. İşçiler? Acaba? Ne dersiniz işçiler?”
Ahmet Yıldız Bu Ortalamaya Girer mi?
Asgari Ücret ve “Küçük Tatlı Zamlar!”
- Her Fabrikada Ortak Sorunlarımıza Çözüm: Örgütlen!
- “Yanıyorsun Fuat Abi”
- Kredi Kartları Taksitlerinden Kurtuluyoruz!
- Neden Hiçbir Şey Değişmiyor?
- İşçilerin Kafa Karışıklığı Kimin İşine Geliyor?
- Dünya Dönüyor Ama Eskisi Gibi Değil
- Asgari Ücretle Açgözlü Olunur mu?
- Ekmeğimizin Peşindeysek Haklarımızın da Peşinde Olmalıyız!
- Hayatı Bizim İçin Ömür Törpüsü Haline Getirdiler
- Bu Düzen Sağlığımızı Bozuyor
- Benim Ekonomim Neden Şahlanmıyor?
- Migros’ta İşten Atılan Yeğenim İşe İade Edildi
- Borsada Neleri Kaybediyoruz?
- Umut Hep Vardır
- Dün Hiroşima Bugün Ortadoğu
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- Karnımızı Doyurmak Değil Sağlıklı Beslenmek İstiyoruz
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
Son Eklenenler
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...