Buradasınız
Taşeron Çalıştırılmaya Hayır Demek İçin 1 Mayıs’ta Alanlara
Hacettepe Üniversitesi’nden bir işçi
İşçi sınıfı mücadeleyle kazanılmış haklarını mücadeleden uzaklaştığı için bir bir kaybediyor. Çalışma koşulları örgütsüzlüğümüzden dolayı her geçen gün daha da zorlaşıyor. İş saatlerimiz alabildiğine uzuyor, iş güvenliği önlemleri alınmadığı için her gün onlarca işçi hayatını kaybediyor, güvencesiz ve esnek çalışma yaygınlaştırılıyor, sendikalı olmanın önüne her geçen gün yeni engeller konuyor. Ücretlerimiz zorunlu ihtiyaçlarımızı bile karşılamayacak denli düşürülüyor ve işsiz işçilerin sayısı her geçen gün artıyor. Aslında sayabileceğimiz daha pek çok olumsuzluk var.
Ben Hacettepe Üniversite’sinde taşeron firmaya bağlı çalışan bir işçiyim. Yukarıda saydığım sorunların her birini yaşamakla birlikte her an işten atılma baskısını da belirgin bir şekilde hissediyorum. Benim çalıştığım bölümde 40’a yakın taşeron işçi çalışıyor ve bizler hemen her gün işimizden olma tehdidiyle yüz yüze kalıyoruz. Yakın zamanda işten çıkarılma söylentileri tekrar ayyuka çıkmış durumda. Yeni rektör seçiminden sonra oluşturulan “olumlu” hava artık dağılmaya başladı ve biz işçiler açısından gerçekler daha net bir biçimde ortaya çıktı. Yeni rektör göreve başladığında çalışma koşullarının ve özlük haklarımızın iyileştirilmesi yönünde yaptığı açıklamaları çabuk unutmuş olacak ki, “personel fazlalığını” bahane edilerek yüzde 25 küçülmeye gidileceği söylentileri ayyuka çıktı. Bu da tabii ki taşeron işçiler işten çıkararak yapılacak.
Bunların her biri bugün için söylentiden ibaret ama biz geçmiş deneyimlerden biliyoruz ki bu ihtimalin gerçekleşme olasılığı oldukça yüksek. Üstelik ortalıkta dolaşan bir diğer söylenti de işten çıkarılacakların genellikle üniversite mezunları olacağı yönünde. Sebebi ise bir hayli ilginç; onların iş bulmaları daha “kolay” oluyormuş! Sorarım size milyonlarca işsiz işçinin olduğu Türkiye’de iş bulmak ne zaman, kim için kolay oldu? Üniversite mezunu olarak iş bulmak bu kadar kolaydı da biz neden sefalet ücreti olan asgari ücreti aldığımız ve taşeron olarak çalıştırıldığımız bu işyerinde çalışmayı “tercih” ediyoruz?
Öne sürülen bahanenin yeteri kadar tutarsız olduğu gayet açıktır ama açık olan bir nokta daha var ki, o da bizlerin henüz işverenin bu tür saldırılarına karşı koyacak kadar örgütlü olamadığımızdır. Eğer bizler işyerimizde yeterli örgütlülüğü sağlamış olsaydık, sendikalı olmuş olsaydık, bugün ortaya atılan bu iddiaların, tehditlerin her birine güçlü bir şekilde yanıt verebilirdik. Oysa bugün bir iki cılız sesin dışında bir ses çıkaramıyoruz ne yazık ki. O yüzden tüm bu tehditlere inat her işçi arkadaşımıza işimize sahip çıkmamız gerektiğini, bunu da ancak örgütlü olabilirsek yapabileceğimizi anlatıyoruz.
Önümüz 1 Mayıs ve bizler alanlarda olup patronlar sınıfına taleplerimizi haykıracağız. Bugün tüm çalışma alanlarında olduğu gibi Hacettepe Üniversitesi’nde çalışan taşeron işçilerin de en büyük sorunu güvencesiz çalışma biçimidir. O yüzden tüm işçi kardeşlerimizle “Taşeronlaştırmaya, Güvencesiz Çalıştırılmaya Hayır” talebimizi alanlarda daha gür bir biçimde haykırmalıyız.
Dayanışma
Son Eklenenler
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...