Buradasınız
Taşeron Cemal
Gebze’den bir petrokimya işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Geçen gün hızlı adımlarla eve doğru yürüyorum, dalmışım. Birisi kolumdan çekince uyandım. Uzun bir süredir görmediğim bir arkadaşım… Bir kafede oturup sohbet ettik. Aşağıdakiler onun anlattıklarıdır:
İşe giriş evraklarımı tamamlamıştım. Elimdeki dosyayla insan kaynakları müdürünün odasına çıktım. Kadrolu bir iş bulmanın sevinciyle sekreter hanım hangi evrakı uzattıysa okumadan imzaladım. Ne yapayım? Uzun bir süre taşeronda çalıştım. Yıllardır taşeronda ne düzenli para alabildim ne de sigorta, yıllık izin gibi haklardan yararlanabildim. Adeta çölde vaha bulmuş gibi hissediyordum kendimi. İmzaları attıktan sonra sekreter kız “altı ay sözleşmeli çalışacaksın, performansın beğenilirse kadroya alacağız seni” dedi. Neyse buna da şükür! Sürekli taşeronda çalışmaktan iyidir. Pazartesi işbaşı yapacak olmanın sevinciyle eve döndüm. Eşime müjdeyi verdim, çok sevindi. “Artık eşe dosta borcumuzu öderiz” dedi. O gün, çocuklar, eşim ve ben yemekte kutladık bu durumu.
Pazartesi günü ilk işgünüm nasıl geçti anlamadım. Derken günler birbirini kovaladı. Bu süre içinde ben var gücümle çalıştım. Ne iş olsa yaptım. Sözde makine operatörü olacaksın dediler! Neyse canım hele bir kadroya geçelim de… Hem kadrolu arkadaşları görüyorum, öyle benim gibi her işe koşturmuyorlar. Ben de kadroya geçince rahatlarım artık.
Bir gün Veysel Ağabeyle konuşuyorduk, kadrolu olmadan önce aynı benim gibi ne iş olsa yaptığını söyledi. “Sen de sesini çıkarma kafanı önüne eğ, işine bak, mükâfatını görürsün” dedi. Bu şevkle atılıyorum işlere iş bitse bile ustanın yanına gidip “iş var mı?” diyorum. Bir yandan da taşeron çalışmaya da sözleşmeli çalışmaya da lanet etmiyor değilim. Yahu kim sardı bunu başımıza? Kadrolu olacağım diye köleden beter oldum!
Şimdi artık beşinci ayı doldurmak üzereyim. Makinelerden çıkan parçaları artık eski arkadaşlar gibi iyi yapıyorum. Bazen onlardan bile fazla adet çıkarıyorum. O zaman kızıyorlar bana ama ne yapayım, ustalar başka nasıl memnun olur ki? Kendilerini geçmemem için ısrar ediyorlar sürekli. Bir gün yine performanslarımız üzerinden açıldı konu ve eski çalışanlardan biri olan Selma Abla, “hep bu yeni işçiler yüzünden adetler yükseldi” dedi. “Haklısın abla” dedim. “Fakat ne yapayım, eğer beni beğenmezlerse nasıl kadroya kalırım?” Ben öyle deyince Ali Ağabey, “arkadaşlar adetler işçiler arasındaki rekabetten dolayı yükseliyor gibi görünüyor ama bizi taşeron, kadrolu diye ayıran, hepimize farklı ücretler verenlerin hiç mi suçu yok? Geçim sıkıntısından gözünün önünü göremeyen işçi ne yapsın?” dedi. “Taşerondu, kadroydu, kadındı, erkekti bölüneceğimize, sorunlarımıza ortak çözümler bulmalıyız. Sorun arkadaşlarımızda değil, birlik olamamamızdır. Eğer patronların oyunlarına karşı örgütlü bir şekilde mücadele edersek o zaman haklarımızı tekrar kazanabiliriz.”
Ali Ağabey’in söyledikleri beni tedirgin etmişti. Şimdiye kadar hiç böyle düşünmemiştim. Onlar konuştukça içten içe kinleniyor ama bir yandan da hak veriyordum. Konuştukları yönetimin kulağına gitse işlerinden olurlar diye düşündüm. Onlar birlikten, beraberlikten, sendikalaşmaktan, sıkıntılardan bahsederken birden aklıma bir fikir geldi. “Eğer içlerinden kovulan olursa beni hemen kadroya alırlar” diye düşünüyordum. Ben böyle hayaller kurarken Selim Ağabeyin dürtmesiyle birden irkildim.
-Cemal! Cemall! Sana söylüyoruz, duymuyor musun?
-N’oldu Selim Ağabey?
-Eğer sendikalı olursak bu fabrikada taşeron işçi olmaz artık!
-Ne yani bizi istemiyor musunuz? diye çıkıştım.
-Hayır, yanlış anladın. Taşeron işçiler de derhal kadroya alınsın istiyoruz.”
Ağabey böyle söyleyince pek inanmadım. Bu işçilerden bir şey olmaz diye düşündüm. Meğer işyerinde aylardır süren bir örgütlenme çalışması varmış. Bu sohbetlerden kısa bir süre sonra işçi arkadaşlar işyerimize sendika getirdi. Böylece taşeron-kadro ayrımı bizim işyerinde sonlandı. Ben de düşüncelerimden dolayı utandım ve arkadaşlarıma güvenmeye başladım. Sıkıntıların taşeron, sözleşmeli, yeni işçilerden kaynaklandığını düşünen arkadaşlarımız da değişti.
Sorunlarımız tamamen bitmedi belki ama eskisine göre çok daha iyi koşullarda çalışıyoruz. Artık kadroya geçmek için birilerinin işten atılmasını beklememe gerek yok. Sorun işçilerin örgütsüzlüğünden faydalanarak işçilerin iş güvencesine göz dikenlerde. Artık kadroya geçmeyi değil, daha fazla işçinin örgütlenmesi hayalini kuruyorum ve biliyorum bu hayatta iki sınıf insan var, ezenler ve ezilenler…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...