Buradasınız
Taşeron Cemal
Gebze’den bir petrokimya işçisi

Geçen gün hızlı adımlarla eve doğru yürüyorum, dalmışım. Birisi kolumdan çekince uyandım. Uzun bir süredir görmediğim bir arkadaşım… Bir kafede oturup sohbet ettik. Aşağıdakiler onun anlattıklarıdır:
İşe giriş evraklarımı tamamlamıştım. Elimdeki dosyayla insan kaynakları müdürünün odasına çıktım. Kadrolu bir iş bulmanın sevinciyle sekreter hanım hangi evrakı uzattıysa okumadan imzaladım. Ne yapayım? Uzun bir süre taşeronda çalıştım. Yıllardır taşeronda ne düzenli para alabildim ne de sigorta, yıllık izin gibi haklardan yararlanabildim. Adeta çölde vaha bulmuş gibi hissediyordum kendimi. İmzaları attıktan sonra sekreter kız “altı ay sözleşmeli çalışacaksın, performansın beğenilirse kadroya alacağız seni” dedi. Neyse buna da şükür! Sürekli taşeronda çalışmaktan iyidir. Pazartesi işbaşı yapacak olmanın sevinciyle eve döndüm. Eşime müjdeyi verdim, çok sevindi. “Artık eşe dosta borcumuzu öderiz” dedi. O gün, çocuklar, eşim ve ben yemekte kutladık bu durumu.
Pazartesi günü ilk işgünüm nasıl geçti anlamadım. Derken günler birbirini kovaladı. Bu süre içinde ben var gücümle çalıştım. Ne iş olsa yaptım. Sözde makine operatörü olacaksın dediler! Neyse canım hele bir kadroya geçelim de… Hem kadrolu arkadaşları görüyorum, öyle benim gibi her işe koşturmuyorlar. Ben de kadroya geçince rahatlarım artık.
Bir gün Veysel Ağabeyle konuşuyorduk, kadrolu olmadan önce aynı benim gibi ne iş olsa yaptığını söyledi. “Sen de sesini çıkarma kafanı önüne eğ, işine bak, mükâfatını görürsün” dedi. Bu şevkle atılıyorum işlere iş bitse bile ustanın yanına gidip “iş var mı?” diyorum. Bir yandan da taşeron çalışmaya da sözleşmeli çalışmaya da lanet etmiyor değilim. Yahu kim sardı bunu başımıza? Kadrolu olacağım diye köleden beter oldum!
Şimdi artık beşinci ayı doldurmak üzereyim. Makinelerden çıkan parçaları artık eski arkadaşlar gibi iyi yapıyorum. Bazen onlardan bile fazla adet çıkarıyorum. O zaman kızıyorlar bana ama ne yapayım, ustalar başka nasıl memnun olur ki? Kendilerini geçmemem için ısrar ediyorlar sürekli. Bir gün yine performanslarımız üzerinden açıldı konu ve eski çalışanlardan biri olan Selma Abla, “hep bu yeni işçiler yüzünden adetler yükseldi” dedi. “Haklısın abla” dedim. “Fakat ne yapayım, eğer beni beğenmezlerse nasıl kadroya kalırım?” Ben öyle deyince Ali Ağabey, “arkadaşlar adetler işçiler arasındaki rekabetten dolayı yükseliyor gibi görünüyor ama bizi taşeron, kadrolu diye ayıran, hepimize farklı ücretler verenlerin hiç mi suçu yok? Geçim sıkıntısından gözünün önünü göremeyen işçi ne yapsın?” dedi. “Taşerondu, kadroydu, kadındı, erkekti bölüneceğimize, sorunlarımıza ortak çözümler bulmalıyız. Sorun arkadaşlarımızda değil, birlik olamamamızdır. Eğer patronların oyunlarına karşı örgütlü bir şekilde mücadele edersek o zaman haklarımızı tekrar kazanabiliriz.”
Ali Ağabey’in söyledikleri beni tedirgin etmişti. Şimdiye kadar hiç böyle düşünmemiştim. Onlar konuştukça içten içe kinleniyor ama bir yandan da hak veriyordum. Konuştukları yönetimin kulağına gitse işlerinden olurlar diye düşündüm. Onlar birlikten, beraberlikten, sendikalaşmaktan, sıkıntılardan bahsederken birden aklıma bir fikir geldi. “Eğer içlerinden kovulan olursa beni hemen kadroya alırlar” diye düşünüyordum. Ben böyle hayaller kurarken Selim Ağabeyin dürtmesiyle birden irkildim.
-Cemal! Cemall! Sana söylüyoruz, duymuyor musun?
-N’oldu Selim Ağabey?
-Eğer sendikalı olursak bu fabrikada taşeron işçi olmaz artık!
-Ne yani bizi istemiyor musunuz? diye çıkıştım.
-Hayır, yanlış anladın. Taşeron işçiler de derhal kadroya alınsın istiyoruz.”
Ağabey böyle söyleyince pek inanmadım. Bu işçilerden bir şey olmaz diye düşündüm. Meğer işyerinde aylardır süren bir örgütlenme çalışması varmış. Bu sohbetlerden kısa bir süre sonra işçi arkadaşlar işyerimize sendika getirdi. Böylece taşeron-kadro ayrımı bizim işyerinde sonlandı. Ben de düşüncelerimden dolayı utandım ve arkadaşlarıma güvenmeye başladım. Sıkıntıların taşeron, sözleşmeli, yeni işçilerden kaynaklandığını düşünen arkadaşlarımız da değişti.
Sorunlarımız tamamen bitmedi belki ama eskisine göre çok daha iyi koşullarda çalışıyoruz. Artık kadroya geçmek için birilerinin işten atılmasını beklememe gerek yok. Sorun işçilerin örgütsüzlüğünden faydalanarak işçilerin iş güvencesine göz dikenlerde. Artık kadroya geçmeyi değil, daha fazla işçinin örgütlenmesi hayalini kuruyorum ve biliyorum bu hayatta iki sınıf insan var, ezenler ve ezilenler…
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
Son Eklenenler
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...