Buradasınız
Taşerona Kadro: Ne Yapmalı, Nasıl Yapmalı?
Avcılar’dan bir işçi
AKP iktidara geldiğinde kamuda belli miktarda taşeron vardı, iktidara geldikten sonra kamunun her tarafını taşeronlaştırdılar. Şimdi kamuda taşeronu kaldırdıklarını söylüyorlar. Çıkarılan KHK ile AKP taşerona kadro vaadini tuttuğunu söylüyor. Aslında akşamdan sabaha çıkarılan bu yasa işçiye dayatmadır, bunun lamı cimi yok. Çünkü işçilerin kazanılmış haklarının gasp edilmesi söz konusu ve bu yasa çıkarılırken ne işçilere ne de sendikalara talepleri soruldu. Düzenleme Meclise bile getirilmedi. Başından beri bir belirsizlik var. Bakan bile yasanın içeriğini açıklayamadı, açıklamadı. Belediyelerde bugün 450 bin civarında taşeron çalışan var. Bu işçilere sözde kadro verilecek, toplumun algısı bu yönde. Eğer toplumun algıladığı anlamda kadro olsa bizler şu an kadrolu işçilerin elinde bulunan bütün haklardan yararlanacağız demektir ama bu böyle değil. Süresiz işçi statüsüne geçiriliyoruz. Kadroya geçirilsek bile kadrolu işçilerle aynı ücreti almıyoruz. Bunun neresi kadro?
Ayrıca bizden “geriye dönük bütün alacaklarımdan ve icra takibinden feragat ediyorum” diye feragatname imzalamamız istendi. Bunun içine kıdem tazminatlarımız girer, ihbar tazminatlarımız girer. Ama Çalışma Bakanı çıkıyor televizyonlara “herhangi bir kayıp olmayacak” diyor. Sözle bunu söylüyorlar ama yazıda bunun karşılığı yok. Ben buradan sormak istiyorum; madem herhangi bir hak kaybı olmayacak neden bu şekilde feragatname imzaladı taşeron işçiler? Bu hususta büyük bir aldatmaca var. Patronlar, KHK’da geçen kadroya girmek isteyen işçilerin açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunma şartını fırsat bilip işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarına el koymaya çalışıyorlar. Biz Avcılar Belediyesinde sendikalı olduğumuz için, örgütlü olduğumuz için bu feragatnamenin altına şerh koyabilmeyi başardık. Toplu olarak yaklaşık 500 işçi “kıdem ve ihbar tazminatlarım saklıdır” dedik. Ama sağda solda duyuyoruz ki binlerce taşeron işçisi patronların engellemesiyle bu şerhi koymayı başaramadı. Bir de güvenlik soruşturması ve mülakat meselesi var. Şimdiden güvenlik soruşturmasından geçemeyen işçilerin olduğunu duyuyoruz. Bizim şantiyede de dedikodular dolaşıyor, 60-65 işçi güvenlik soruşturmasından kalacak diye. Mülakatta da eleme yapacaklar, güvenlik soruşturmasında da eleme yapacaklar. Mesela hükümetin politikalarını eleştiren, sendikal mücadelede başı çeken öncü işçileri eleyecekler.
AKP hükümeti bir taşla en az üç kuş vurmanın peşinde. İlk olarak işçilerin alacak davaları bir hayli yük oluşturuyor patronların üzerinde. Sadece bizim Avcılar Belediyesindeki işçilerin 15 milyon liralık alacağı var. Bu yükten kurtulmak istiyorlar. İkinci olarak kadro vaadi sözünü tuttuğunu söyleyerek önümüzdeki seçimlere yatırım yapıyorlar. Üçüncü olarak da muhalif işçileri, öncü işçileri işyerlerinden tasfiye etmeye çalışıyorlar. Bu aldatmacaya kanmamamız gerekiyor. İktidarın sözlerine işçi arkadaşlarımızın inanmaması gerekiyor. Herkes kendi hayat şartlarına baksın, ona göre karar versin. Bu hükümet gider, başkası gelir ama aynı oyunu bize karşı oynamaya devam edecekler. A partisi, B partisi hiç fark etmez. Arkadaşlar ben yaşadığımız 7 aylık direnişten şunu öğrendim bütün büyük partiler sermayeye hizmet ediyor. Ben CHP’li bir işçiydim. CHP’li Avcılar Belediyesinde çalışmasaydım ve bana deselerdi ki CHP belediyelerinde işçi düşmanı politikalar uygulanıyor, ben bunu söyleyene inanmazdım. Ama burada bizzat gördüm ve yaşadım. Diğerlerinin işçiden, emekçiden yana olmadığını zaten biliyordum, hissedebiliyordum. Peki, biz ne yapacağız? Asıl soru bu! Nasıl aşabiliriz bu problemleri? Bu sorunun tek cevabı örgütlenmek! Irk, din, inanç ayrımı yapmaksızın bir araya gelebilir ve tek yumruk olabilirsek o zaman bizim istediğimiz olur. Onlar bizi şu an parçalayıp bölüyorlar inançla, mezheple, milliyetçilikle ama biz bu ayrımları bir kenara bırakıp bir sınıf olarak örgütlenebilirsek her şeyi değiştirebiliriz.
Son Eklenenler
- Bugün milyarlarca insan kapitalizmin yarattığı pek çok sorunla cebelleşiyor. İşsizlik, yoksulluk, iklim krizi, göç krizi, emperyalist savaşlar… Dünya üzerinde yaklaşık 300 milyon göçmen var. Türkiye’de Amerika’da, İspanya’da İngiltere’de ve daha...
- Geçtiğimiz günlerde Asya’nın en zengin ailesi olan Ambaniler’in Martta başlayan 4 aylık düğün maratonunda 250 milyon dolar harcadıklarına dair bir haber okudum. Mukesh Ambani’nin oğlu Anant’ın evlendirildiği şatafatlı düğüne dünyanın her yerinden...
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.