“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Üretilen gemiler birer teknoloji harikası olmasına rağmen, tersane işçileri hâlâ 19. yüzyılın şartlarında çalışıyorlar. Neredeyse “vahşi kapitalizm” koşullarının geri döndüğünü söyleyebiliriz. Tersane patronları için işçinin sağlığı, yorgunluğu, hastalığı hiç mi hiç önemli değil. Her zaman olduğu gibi sadece kendi sermayesini ve kârını düşünüyor patronlar. Azalacak yerde artan iş kazalarına ise göstermelik önlemlerle çözüm bulmaya çalışılıyor. İş kazaları, işverenler için olduğu kadar işçiler açısından da kanıksanmış ve sıradanlaşmış durumda. Ölen veya sakat kalan işçilerin aileleri katmerli bir yoksulluğun pençesine yuvarlanıyorlar. Patronlar her zaman olduğu gibi komik rakamlar ödeyerek olayı kapatabiliyorlar.
Tersane işçilerinin yaşam koşulları da, çalışma koşullarından farklı değil. Sözde pansiyon denilen tamamlanmamış inşaatlarda kalan arkadaşlarımızın ister istemez psikolojisi de bozuluyor. Ama onların psikolojisini düşünen yok. Küçücük bir odada 15 kişinin kaldığını düşünün. Gece işten çıkıp buralara gittiğinizde bir yastık, bir yatak, bir yorgan, yalnızlık ve siz. Beslenme düzeni diye bir şey yok. Son derece sağlıksız besleniyoruz. Sosyal yaşantımız sıfır. Bunları yazarken içim bulanıyor.
Yani anlayacağınız bizler tersane işçileri olarak hiçbir hakkımızı kullanamıyoruz. Üstelik en doğal ve yasal haklarımızı kullanmak istediğimizde işten atılıyoruz, gözaltına alınıyoruz, tutuklanıyoruz. Bunu geçtiğimiz ay tersane işçileri grevinde yaşadık. Sermaye güçlü olduğu için her alanda kendini otomatik olarak koruyabiliyor. Biz işçilerin bu haksızlıkların üstesinden gelebilmesi içinse örgütlenmenin anlamını ve önemini öğrenmesi, çevresindeki işçilere de bunu anlatması gerekiyor.
Bizler birlik olduğumuzda, birlikte hareket etmeyi öğrendiğimizde ve mücadeleye giriştiğimizde, eminim ki çok şeyleri kazanacağız. Tabii ki önce bilinçlenmeli, örgütlenmeli ve arkadaşlarımızı da örgütlemeliyiz. Derneğimizin çıkardığı “İşçi Dayanışması” adlı bültenin bu konularda son derece faydalı olacağına inanıyorum. Bu anlamda da, Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
“Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
...Bir seçim sürecinde daha burjuva siyasetçiler, yani patronların siyasi temsilcileri sahnedeler. Milyon dolarlık reklam kampanyaları eşliğinde, işçileri yalanlarına inandırmak için kapı kapı geziyorlar. İşçilere, emeklilere...