Buradasınız
Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
Mersin’den bir işçi
“N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım kendimize ne yiyoruz, ne içiyoruz? Ne kadar sağlıklı beslenebiliyoruz? Gıda, sebze, meyve alırken tercihlerimizi belirleyen şeyler neler oluyor?
Enflasyonla birlikte ücretlerimiz ve alım gücümüz gün geçtikçe düşüyor. Çarşı pazarda her şeyin fiyatı Gazi koşusunda koşan atlar gibi bizi geride bırakıyor! Bu nedenle alışverişe çıktığımız vakit alacağımız ürünleri seçerken kalitesine göre değil çoğunlukla fiyat etiketine göre seçiyoruz. Ucuza getirmeye çalıştığımız alışverişlerde taklit ve tağşişli (hileli) ürünler almak zorunda kalıyoruz. Yani miktarı, gramajı azaltılarak, içeriği değiştirilerek, içerisine zararlı maddeler katılarak üretildiği için ucuza satılan ama sağlığımızdan edip bize pahalıya patlayan ürünleri…
Türk-İş’in 2024 Ekim ayında yaptığı araştırmanın sonucuna göre dört kişilik ailenin aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı, 20 bin 432 lira. Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam tutar yani yoksulluk sınırı ise 66 bin 553 lira. Bekâr bir işçinin aylık yaşam maliyeti ise 26 bin 527 lira. Bu koşullarda elbette gıda alırken besin değeri yüksek, yeterince vitamin, protein içeren ürünleri değil de maliyeti düşük olan ürünleri tercih ediyoruz! Mutfağımıza taklit ve tağşişli ürünlerle dönüyoruz!
Mesela kaşar peyniri kaşar peyniri olmaktan çıktı, “tost peyniri” oldu. “Meyve suyu” dedikleri ürünlerde sadece zehirli aroma vericiler, tatlandırıcılar, şeker ve bol miktarda kalori var. Zeytinyağlarına tohum yağlarının, tereyağına bitkisel yağların karıştırılması, siyah çayda, biber salçasında gıda boyası kullanılması, dana etine eşek, domuz eti karıştırılması… Liste uzadıkça uzuyor. Gıda ürünlerinde bu derece taklit ve tağşişin olması kapitalizmin, sermaye sahiplerinin emeğiyle geçinen işçilere reva gördüğü yaşamın göstergesidir!
Ne işyerlerimizde düzgün, sağlıklı yemek yiyebiliyoruz, ne de ücretlerimizle kaliteli ürünler alabiliyoruz. Beslenebilmek, sağlıklı yaşayabilmek için bizlere sağlıksız bir yaşamı dayatanlara karşı mücadele etmeliyiz. Kapitalist düzeni yıkmalıyız, insan yaşamının önemsendiği bir dünyayı hep birlikte kurmalıyız!
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
- Kim Viral Olmalı?
- Sınıfına Ters Düşme!
- Asıl Hırsız Kim?
- Ruhumuzu Esir Alan Korkuyu Çıkarıp Atalım
- Konserve Yapmak Çözüm mü?
- “Çocuklarınız Zekiyse Bile İş Bulamaz!”
- Avrupa Bizi Kıskanırken Market Raflarına Ne Oldu?
- Biri Yıllık İzin mi Dedi!
- Annelerin Acıları Bize Ne Anlatıyor?
- Borsa’da Sadece Para mı Kaybedilir?
- Tatlı Meyve, Acı Reçete
- Bu Ülkenin Gündeminde Ne Var?
- Su Tasarrufu Çözüm mü?
Son Eklenenler
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...