Buradasınız
Tuzla’dan Emekçi Kadınlar: Artık Yeter, Böyle Yaşamak İstemiyoruz!

“Yoksulluk Çığ Gibi Büyüyor! Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı!” kampanyamız kapsamında yaşadığımız mahallelerde, işyerlerinde, okullarda ulaşabildiğimiz herkesle sohbet ediyor, dertleriyle dertlenirken dermanın ellerimizde olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Dokunduğumuz her yaştan kadın erkek işçiler, emekçiler yaşamlarının gerçekten yaşamak olmadığını anlatıyorlar öfkeyle. Her geçen gün yoksulluk ve sefalet çukurunun diplerine doğru inerken öfkelenmemek mümkün değil elbette. Lakin şikâyetlenmek, öfkelenmek sorunlarımızı çözmeye yetmez. Taleplerimiz arkasında sıkı sıkıya kenetlenmeli ve daha fazla işçi arkadaşımıza ulaşmalı, sesimize ses katmalıyız. Ancak o zaman özlem duyduğumuz koşullara bir adım daha yaklaşabiliriz.
Genç bir kadın işçi: Bizim evde üç kişi çalışıyor. Kardeşim işi bırakalı bir hafta oldu. En küçük kardeşim lise son sınıf öğrencisi, staja gidiyor. Annem bir hastanede temizlik işçisi, şefleri tarafından baskı görüyor, psikolojik olarak yıpranıyor. Babam çatı ustası, o da yaz kış demeden çalışıyor, çatılardan inmiyor ve sağlık problemleri yaşıyor zaman zaman. Ben de bir depoda çalışıyorum. Normalde okula devam ediyordum ama maddi ve manevi açıdan yıpranınca üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım. Aileme maddi olarak destek olmak istedim. Çalıştığım koşullar ağır olmasına rağmen net maaşım asgari ücret. Bir çocuğum olsa nasıl geçinirdim bilmiyorum. Okula giden kardeşimin yol masrafları bir öğrenciye göre çok fazla. Annem ve babamın maaşı kira, okul, mutfak masrafı derken parayı göremeden bitiyor. Yaşamın keyfine varamıyorlar. Tuzla’nın küçük bir mahallesinde yaşamamıza rağmen kiralar aşırı yüksek. Kira ve mutfak masrafı tüm parayı götürüyor. En ufak mutfak eşyası bile el yakıyor. Bu kadar geçim derdine düşmüşken kafa dinlemek için sosyal bir aktivite ya da bir tatil yapamıyoruz. Tatil için yol masrafı bile bizim gibi bir aile için en az 2000 liradır.
Evde çıkabilecek ekstra masraflar için mesaiye kalıyoruz ki biraz para cebimizde kalsın. Kredi kartı kullanmıyoruz, bir de onun borcu sıkıntı olmasın diye... Okullar açıldıktan sonra kardeşim için gerekli olan kırtasiye malzemeleri alındı, şimdi bir de onun taksitlerini ödüyoruz. UİD-DER’in kampanya taleplerini okuduğumda hepsi can yakıcı hayata geçmesi gereken talepler diye düşündüm. Yapılan çalışma çok güzel, herkes böyle bir çabayı göstermez. Ama keşke herkes destek olsa.
Bir lise öğrenci: Evde sekiz kişiyiz. Sadece üç kişi çalışıyor. Annem ev hanımı, babam haftada bir eve uğruyor maddi destekte bulunmuyor. Ablamla okulumuz devam ediyor. Ablam üniversitede, ben lisedeyim, kardeşim ortaokul öğrencisi. Evde üç öğrencinin olması çok zor oluyor. Günlük yol param 7 lirayı buluyor. Kantinde bir tost 25 lira. Günlük 30 lira harçlık alıyorum, açıkçası yetmiyor. Su bile 5 lira… Bu yaşam koşullarında okumak bile istemiyorum artık. Hele üniversiteyi hiç düşünmüyorum. Yaz tatilinde aileme yük olmamak için çalıştım. Ama gene de ihtiyaçlarımı karşılayamadım. Bu yaşam koşullarına çok öfkeliyim. Kiramızı ödemekte zorlanıyoruz. Ben okuyorum ama hafta sonları iş bulursam çalışmak istiyorum. İş baktım ama bulamadım. İnsanlar artık iş bulamıyor. Bizden çok daha kötü durumda olan insanlar var. İş bulamayan, kirasını ödeyemeyen, bir tane ekmeğe ihtiyacı olan insanlar var. Bu koşulların düzelmesini istiyoruz. Seçim bekleyerek hiçbir şey değişmez. Elimizi kolumuzu bağlayıp oturacak halimiz de yok. Bu hayata çok öfkeliyim. Asgari ücrete zam yapıyorlar sözde ama hiçbir şey değişmiyor. Her şeye zam her şeye zam… Bir ekmek olmuş beş lira. Artık ekmek bile yiyemiyoruz, yeter!
Bir kadın emekçi: Üç çocuk annesiyim, yirmi dört yaşındayım. 15 yaşında evlendim, 16 yaşında anne oldum. Evde sadece kocam çalışıyor. O da asgari ücret alıyor. Bir çocuğum okula gidiyor. 1500 lira kira, 1000 lira fatura, mutfak masrafları derken para bitiyor, kalmıyor. Her ay aynı durumu yaşıyoruz. Ekonomi çok kötü olmuş. Bayram geliyor çocuklarım mutlu olsun diye kıyafet bile alamıyorum. Buzdolabım yok, alacak imkânım da yok. Bir yerden yardım da alamıyorum. Kızımın okuluna gidiyorum, sınıf hocası beslenme çantasına koyulması gerekenlerin listesini veriyor. Ama onları almamın imkânı yok, çocuğum diğer çocukların içinde mağdur oluyor. Bu kadar vergi alıyorlar bizden nereye gidiyor… Asgari ücretin dört kişilik bir ailenin ihtiyaçlarına göre belirlenmesini istiyorum.
Gururla Taşıdığım Öz Kimliğimdir UİD-DER
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
Son Eklenenler
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.
- Almanya'da Ocak ayı boyunca Berlin, Münih, Hanover, Hamburg ve Nünberg gibi büyük kentlerde hükümetin aşırı sağ ve ırkçı politikalarına karşı çok sayıda sendikanın, göçmen topluluklarının ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla büyük çaplı...
- Gebze Plastikçiler OSB'de bulunan Chinatool Otomotiv’de grevin 4. gününde, Kocaeli Çayırova'daki Green Transfo Energy'de ise grevin 51. gününde anlaşma sağlandı.
- İzmir Gaziemir’deki Ege Serbest Bölgede bulunan Digel Tekstil’de işçiler, düşük ücret zammına tepki gösterdiler ve hakları için sendikalı oldular. Ancak Digel Tekstil patronları işçilerin zam talebini duymazlıktan geldi, sendika haklarını yok saydı...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarında çalışan işçiler, 10 Şubatta özelleştirmeye karşı Ankara’ya yürüyüş başlatmışlardı. 13 Şubatta Hazine ve Maliye Bakanlığı...
- 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te SSR Mining ve ortağı Çalık Grubunun tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde siyanürlü toprak kaymış, 9 işçi toprak altında kalmış, cenazelerine aylarca ulaşılamamıştı.
- Antep'te direnişlerin yaygınlaşması, işçilerin ortak eylemler yapması, birlik içinde hareket etmeye yönelmesi ve pek çok örnekte mücadelelerini başarıya ulaştırmaya başlaması üzerine patronlar baskılarını arttırdı. Gaziantep Valiliği ise 13 Şubatta...
- Soma, Ermenek, Amasra, İliç madenci katliamları, Çorlu tren katliamı, Elazığ, İzmir, 6 Şubat depremleri, orman yangınları ve sel felaketleri, Hendek havai fişek fabrikası ve Balıkesir mühimmat fabrikası patlamaları, yüzlerce iş cinayeti ve son...