Buradasınız
UİD-DER’den Öğrenelim, Aldatılmayalım!
Mersin’den bir işçi
Patronlar ve hükümet, menfaatleri gereği, hangi yalana nasıl inanmamızı istiyorlarsa, bizi en kolay nasıl aldatacaklarsa öyle çevirip kıvırıyorlar. Bir şey anında tam karşıtına dönüşebiliyor. Yıllardır doğru olduğunu adımız gibi bildiğimiz şeyler bir çırpıda “yanlış” olabiliyor. Olmaz demeyin oluyor, hem de bal gibi oluyor. Patronlar sınıfının menfaatleri söz konusu olunca olmayacak şey mi var? İki dakikada “ak” kara oluyor, “kara” da ak… İyi kötü oluyor, kötü de iyi… Ve hatta birbirinin karşıtı iki kelime barıştırılıp aynı cümle içinde kaynaştırılabiliyor.
Gelin birlikte hayal etmeye çalışalım. Gene bir sabah işyerinin servisine binmişsiniz. Saat sabahın altı otuzu falan... Uykunuzun yatakta kalan en can alıcı kısmını da almak için kafanızı koltuğa yaslamışsınız. Sağa sola birkaç kıpraşıp koltuğa iyice yerleştikten sonra dalıyorsunuz uykuya. Bir de türkü çalıyor ki radyoda, off demeyin gitsin, aynı ninni gibi! Yavaş yavaş derine derine dalıyorsunuz. Neredeyse rüya görmeye bile başlamak üzeresiniz. İşyerine varmaya da daha bir saat var. “Yuh ulan! Olur mu şimdi bu” dedirten çatlak bir ses “zart” diye türkünün arasından çıkıp, “cart” diye en olmadık yerinden bölüp uykunuzu, heyecanlı ve şaşkın bir tonla şöyle diyor: “Evet sevgili dinleyiciler; bir son dakika haberiyle her zaman olduğu gibi karşınızdayız. Kulaklarınıza inanamayacağınız, ‘bir yaşıma daha girdim’ diyeceğiniz, şaşkınlıktan küçük dilinizi yutacağınız bir son dakika haberiyle karşınızdayız.”
Tabi alıştık artık, “en önemli” haberler hep son dakika haberleridir. Ya da son dakika haberiyse mutlaka önemli bir haberdir. Spiker devam ediyor: “Bütün dünya bu haberle çalkalanıyor sayın dinleyiciler. Meğerse yüzlerce yıldır doğru diye bildiğimiz yanlışmış. Meğerse hiç öyle bildiğimiz gibi değilmiş! Bundan sonra doğru bildiğiniz her şeyden şüphe edeceksiniz. Şaşkın ve çok heyecanlıyım. Evet, biliyorum, siz de heyecan içindesiniz. Sıkı durun, sakin olun şimdi haberi veriyorum: Yetkililerin ve bilim insanlarının açıkladığına göre meğerse yüzlerce yıldır bildiğimiz yanlışmış.” Tabi bu arada servisin şoförü radyonun sesini iyice açar. Spikerin haberi veriş tarzı diğer işçileri de iyice meraklandırır. Spiker heyecanı doruk noktasına ulaştırdıktan sonra, “meğer” diye devam eder, “yüzlerce, binlerce yıldır düşünce organı sandığımız beynimiz düşünce organımız değilmiş! Evet, sayın dinleyicilerim doğru duydunuz. Meğerse beynimizle düşünmüyor muşuz!” Servisin muhtelif koltuklarından; “neeyyy” diye yükselir sesler. İşçilerden ön koltuklarda oturanlardan biri ayağa kalkıp arka koltuklara dönerek, “öyleyse biz neremizle düşünüyoruz?” diye sorar. İşçi arkadaşımızın sorusuna değişik, esprili yorumlar gelecektir tabi ki, “şuramızla, buramızla” diye.
Bu söylenenleri abartılı bulan işçi kardeşim varsa inanın ki, bunda zerre kadar abartı yok. Mesela iğneden ipliğe zamlarla hayatımızı karartanlar durumu hafifletmek için yaptıkları kazık kazık zamlara “fiyat ayarlaması” demiyorlar mı? Ayarlama deyince insanın aklına ne gelir? Tamam, yediğimiz kazığın acısını biz biliriz ama attıkları kazığa rağmen gözümüzün içine baka baka “fiyat ayarlaması” deyince yapılanı masumca bir şey gibi anlamaz mıyız? Ayarlama “bir ölçü aracının gösterdiği değerleri, ölçek olarak kabul edilen ya da doğruluğuna güvenilen başka bir araca göre düzenleme” demek olduğuna göre, kazık gibi zamlarla iğneden ipliğe her şeyin fiyatlarını yükseltip “fiyat ayarlaması” diyenler, acaba hangi ölçeğe göre yükseltiyorlar bu fiyatları? Peki, neden bizim ücretlerimizi, ihtiyaçlarımızı rahatça karşılayacak oranda ayarlamıyorlar da tüketim maddelerinin fiyatlarını, altında ezilecek, canımızı yakacak şekilde ayarlıyorlar? Zam niye “ayarlama” anlamına geliyor?
Mesela patronların ve devletin aklımızı karıştırıp, atmaya çalıştığı kazıklardan biri de “esnek çalışma” kazığı. Koronavirüs (COVİD -19) fırsatıyla tüm dünyada iyice yaygınlaştıracakları “esnek çalışma” modelini kimi işçi kardeşlerimiz, istediği zaman işe gideceği, işi kendi zamanına göre ayarlayacağı bir şey zannediyor. Yani bu çalışma modelinin biz işçilerin çıkarına olacağını sanıyor. Durum öyle mi peki? Hayır! Öyle değil. “Patronlar ne zaman isterse, patronun keyfi ne zaman yeterse, hangi zaman dilimi patronun çıkarına daha çok hizmet ediyorsa” anlamına geliyor esnek çalışma. Çünkü bütün kozlar şimdilik onun elinde. Çünkü biz elimizdeki “birlik” kozunun henüz büyük oranda farkında değiliz. Esnek çalışma sadece zamanla da ilgili değil. Patronlar ve hükümet, sekiz saatlik işgünü, sigorta, kıdem tazminatı, sendika gibi mücadeleyle kazandığımız birçok hakkı “çalışma yaşamının katılıkları” olarak görüyor “esnetmeye” yani elimizden almaya çalışıyorlar.
Şimdilerde de Covid-19 sayesinde “sosyal izolasyon”, “sosyal mesafe” diye ucubeler uydurdular. Allah aşkına bir düşünün. Bir şey aynı anda hem kendi hem de zıddı nasıl olabilir? Sosyal; toplumla ilgili, toplumsal, içtimai anlamına geliyor. İzolasyon ise yalıtmak, ayrıklamak demek… Yalıtılmış ve sosyal… Bu ne Allah aşkına? Bir de “sosyal mesafe” var. Mesafe aralık, uzaklık demek. Sosyal ise, içtimai, toplumsal demek. Yani hem sosyal hem mesafeli… Kıssadan hisse; onların yalanlarına karşı kendi doğrumuzu UİD-DER’den öğrenelim. Aldatılmayalım!
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilerin yoksulluğa, kamu hizmetleri yerine savaşa devasa bütçeler ayrılmasına, emperyalist savaşa karşı öfkesi ve mücadelesi büyüyor. Meydanlara çıkan işçiler sınıf dayanışmasını büyütüyor, hayatı cehenneme...
- Geçtiğimiz ay 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı başlatılan mücadele sürüyor. Başta aile hekimleri olmak üzere sağlık çalışanları “eziyet yönetmeliği”ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 30 Kasımda Ankara Tandoğan Meydanında “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla miting düzenledi. Mitinge Türkiye’nin onlarca kentinden KESK’e bağlı sendikalara üye emekçiler...
- Lübnan Ulusal İşçi ve Çalışan Sendikaları Federasyonu (FENASOL), İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının yoğunlaşmasının ardından uluslararası dayanışma çağrısı yükseltmişti. UİD-DER, FENASOL’un dayanışma çağrısının ardından Lübnanlı emekçilerin...
- Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini aralıksız sürdüren İngiltere işçi sınıfı emperyalist savaş karşıtı mücadelesine devam ediyor. 28 Kasım gününü “Filistin için İşyeri Eylem Günü” ilan eden işçi, emekçi ve öğrenciler ülke çapında kitlesel...
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...