Buradasınız
UİD-DER’in Kampanyası Bütün Kadınların Sesidir
Gebze TAYSAD’dan bir kadın metal işçisi

Merhaba arkadaşlar,
Ben plastik sektöründe 3’lü vardiya düzeninde çalışan bir kadın işçiyim. Hem vardiyalı çalışan bir işçi hem de iki küçük çocuk annesi bir kadın olarak karşılaştığım zorluklar hepinizin malumu. İlk çocuğum büyürken doğru düzgün yanında olamadım. İlk emeklemeleri, ilk adımları, ağzından çıkan ilk sözler benim hep sonradan duyduğum, gördüğüm şeyler oldu. İlk çocuğumu annem büyüttü desem yeridir. İkinci çocuğum olduktan sonra işim daha da zorlaştı. Ben gece vardiyasındayken, eşim çocuklara baktı. O gece vardiyasındayken ben. Neredeyse birbirimizi göremez olduk. Çocuklarımızı birbirimize teslim ederken karşılaşıyorduk ancak.
Her gün çocukların çantasını hazırla, anneme bırak, servise yetiş derken bir koşuşturmadır gidiyordu. Eşim de işten gelince çocukları al, eve getir, yemeklerini yedir derken günün nasıl geçtiğini anlayamıyordu. Yüzlerce işçinin çalıştığı fabrikamızda kadınların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Buna rağmen kreş yok. Bu yüzden yakın zamanda yıllar boyu çalıştığım fabrikadan ayrılmak zorunda kaldım.
Çocuklarımla düzenli vakit geçirmeye başladıktan sonra, 3,5 yaşında olan büyük kızım bana şunları söyledi. “Anne, eskiden benim anneannem annem, dedem de babamdı. Şimdi annem sen oldun. Babam da babam değil mi?” Daha çok küçük olan kızımın kafasını karıştıran bu soru beni çok üzdü. Bizden çok anneannesiyle, dedesiyle vakit geçirdiği için onları anne-baba bilmişti yavrum. Uzunca bir süre 12 saat çalıştığım dönemlerde beni hiç görememişti bile.
Düşük ücretle çalıştığım için çocuğumu kreşe gönderemedim. Bu yüzden mesaiye kalmak zorunda kaldım. İş saati uzadıkça çocuğumun maddi ihtiyaçlarını karşılayayım derken, manevi olarak yanında olamadım. Kızım annesinin kim olduğunu sorgulayacak hale geldi. Küçük kızım biraz büyüdükten sonra tekrar iş aramaya koyulmak zorundayım. Çünkü çocuklar büyüdükçe okul masrafları da olacak. Bu sefer de yaşım ilerlediğinden iş bulabilir miyim diye düşünüp duruyorum. İşte bu yüzden UİD-DER’in “Düşük Ücretlere, Uzayan İş Saatlerine ve Taşeronlaştırmaya Hayır!” kampanyasına ben de destek veriyorum. Bu kampanya benim gibi pek çok işçi kadının da sesi oluyor.
Dur Diyelim
Roma Plastik’te Basın Açıklaması
- Emekten Yana Bir Bilim İnsanı: Alice Hamilton
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Nefes Almak İçin…
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: 8 Mart Yol Gösteriyor, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Emekçi Kadın, Yaşam, Mücadele, Dönüşüm
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- UİD-DER Kadın Komitesi: Sorunlar, Engeller Mücadeleyle Aşılır!
- Güvencesiz ve Esnek Çalışma Modellerine Bir Yenisi Eklendi: “Komşu Annelik”
- Bu Televizyonlar Neleri Gösterir, Neleri Göstermez?
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
Son Eklenenler
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...