Buradasınız
Uzayan İş Saatleri ve Haftalık Çalışma Süresi
Çalışma saatleri her geçen gün patronlar tarafından uzatılıyor. Yemek ve çay molaları kırpılıyor ve fazla mesailerle çalışma saatleri günlük 12 saate çıkartılıyor. Patronların kâr hırsı işçileri işyerleriyle ev arasında bir yaşam çizgisine hapsediyor. Patronlar bizleri insan olarak değil robot olarak görüyorlar. Kendimize, ailemize, çocuklarımıza zaman ayıramıyoruz.
Peki, tüm bunların sebebi ne? İşçi sınıfı örgütsüz olduğu için patronların saldırılarına gerektiği gibi yanıt veremiyor. Örneğin, haftalık çalışma süresi 45 saat olmasına rağmen, patronlar çalışma saatlerini istedikleri gibi uzatabiliyorlar. 4857 sayılı iş yasasının 63. maddesine göre haftalık çalışma saati 45 saattir. Hafta içi 8 saat ve cumartesi günü yarım gün çalışarak ya da hafta içi günde 9 saat çalışarak 45 saati tamamlamak mümkündür. İşçinin işyerinde boşa geçirdiği süre nedeniyle (örneğin elektriklerin kesilmesi), iş saati uzatılamaz. Keza işçinin, patron tarafından çalışmak üzere başka bir yere gönderilmesiyle yolda geçen süre, patronun evinde, ofisinde asıl işi yapmaksızın geçirdiği süre ya da çocuk emziren kadın işçilerin çocuklarına süt vermek için geçirdiği süre günlük çalışma süresine dâhildir.
Aynı zamanda işçi hiçbir zaman molasız çalıştırılamaz. Örneğin, 4 saate kadar olan işlerde 15 dakika, 4 saatten fazla ve 7,5 saatten az süren işlerde yarım saat, 7,5 saatten fazla süren işlerde ise 1 saat ara dinlenme molası verilmesi zorunludur.
Diğer taraftan haftalık 45 saatin üzerindeki çalışmalar fazla mesai kapsamına girer. Zorunlu mesai diye bilinen “fazla mesai” uygulaması aslında zorunlu değildir. Yasaya göre, işçilerin yazılı onayının alınması zorunludur. “Zorunlu mesai” süresi yılda 270 saati geçemez. Gece çalışmasında ise çalışma süresi 7,5 saati geçemez, yani gece çalışmalarında fazla mesai yaptırılamaz. 18 yaşını doldurmamış işçiler, doktor raporuyla fazla mesaiye kalamayacağı tespit edilen işçiler, hamile ve yeni doğum yapmış kadın işçiler fazla mesaiye bırakılamaz.
Fakat işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alan patronlar, işçilerin bu haklarını dikkate almıyorlar. Bu da gösteriyor ki, bir hakkın yasalar düzeyinde olması yeterli değildir. Bizler mücadeleye girişip haklarımıza sahip çıkmadığımız müddetçe yasaların kendiliğinden bir hükmü yoktur. İşçi sınıfı bugüne kadar kazandığı tüm haklarını patronlara karşı verdiği çetin mücadelelerle elde etmiştir. 8 saatlik iş gününün kazanılması ve yasalara geçirilmesi de bu mücadelenin bir parçasıdır. Bundan tam 125 yıl önce Amerikalı ve Avrupalı işçi atalarımız uzun çalışma saatlerine ve ağır çalışma koşullarına karşı mücadeleye giriştiler. İşçilerin ortak talebi şuydu: 8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat canımız ne isterse! Bu talepler etrafında örgütlenen ve mücadele eden işçiler, uzun mücadeleler sonucunda 8 saatlik çalışma süresini patronlara kabul ettirdiler ve yasalara geçirdiler. İşte işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs bu 8 saatlik işgünü mücadelesinin bir sembolü olarak doğdu.
Ama bir kez daha uzun çalışma saatleriyle karşı karşıyayız. Üstelik teknolojik gelişmeler iş saatlerinin daha da aşağılara çekilmesini olanaklı hale getirmişken, bizler her geçen gün daha uzun ve yorucu saatler boyunca çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Oysa iş saatlerinin kısaltılması ve herkese iş verilmesi mümkündür. Ancak şunu bilelim ki, örgütlenip mücadeleye girişmediğimiz müddetçe patronlar hiçbir hakkı kendiliğinden vermeyeceklerdir. Uzun çalışma saatlerinin son bulması, iş saatlerinin kısaltılarak herkese iş verilmesi için mücadele alanlarında yerimizi almalıyız.
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
Son Eklenenler
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...