Buradasınız
Yaşayarak Öğrendim, Kadınlar Sağlam Durmalı!
Pendik’ten UİD-DER’li bir kadın işçi

UİD-DER Kadın Komitesi’nin çalışmaları, kampanyası kapsamında emekçi kadınlarla bir araya gelip, sorunlarımızı ve çözüm yollarımızı konuşuyoruz. Sorunlarımızın üstesinden gelebilmemiz için örgütlü bir şekilde mücadele etmemiz gerektiğini, yoksa sorunlar arasında kaybolacağımızı ve çözümsüz kalacağımızı konu ediyoruz. UİD-DER Kadın Komitesi olarak, derneğimizdeki etkinliğin ardından konuğumuz olan emekçi kadınlarla vardiya çıkışı bir araya gelip işçi kadınların sorunları üzerine sohbetler ettik.
Sıcak bir çay eşliğinde sohbetimizin konusu kadınlara uygulanan şiddet ve kadının toplumdaki yeriydi. Bir işçi arkadaşımız şunları anlattı: “Kadınlara yönelik taleplerden en çok Kadına Şiddete Hayır talebini önemsiyorum. Çünkü hem babamdan hem de kocamdan fazlasıyla şiddet gördüm. Babam annemi sürekli döverdi, sorumsuz bir insandı. Annem çalıştığı halde evde söz sahibi olmadığı gibi üstüne bir de dayak yerdi. Ben bu duruma çok öfkelenirdim. Annemi korumak istediğimde ben de dayak yerdim. Bir gün anneme dedim ki; ‘seni yine dövmeye kalkarsa sopayla sen de ona vuracaksın. Yanında ben olacağım merak etme.’ Dediğimi gerçekten de yaptı ve bir daha babam bizi dövmeye cesaret edemedi. Sırf biraz huzur bulayım diye evden kaçmak için evlendim. Bu sefer de kocamdan şiddet gördüm, şiddete ben de karşılık verdim. Eski eşim, karşısında sağlam duran birini görünce bu sefer de psikolojik şiddet uygulamaya başladı. Bir kadın olarak yaşadıklarımı bir ben bilirim. Yuvayı kurtarmak istedikçe üstüme geldi. Bir çocuğum var. Onun için belki değişir ümidiyle sabretmiştim. Ama gördüm ki bir şey değişmiyor. Ben şimdi çalışıp hem çocuğuma hem de evime bakıyorum. Kendi ayaklarımın üzerinde sağlam durabiliyorum. Annem de yıllarca çalıştı ve emekli oldu. Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var ki; kadınlar olarak hayatta ayaklarımızın üzerinde sağlam ve özgüvenli durmamız gerekiyor. Çünkü kadınlara, fabrikada, dışarıda, otobüste her yerde şiddet ve taciz uygulanıyor. Çoğu kadın bunu söyleyemiyor. Korkuyor, ayıplanır, kendi suçuymuş gibi anlaşılır diye ses çıkaramıyor. Oysaki susmak, ses çıkarmamak çözüm değil, sustukça kadınların psikolojisi bozuluyor. Dedim ya kadına şiddetle ilgili yapılacak ne varsa ben de varım. Bu sorunlar hepimizin sorunlarıdır. Bir şeyler yapmamız gerekir.”
Bu sohbetin ardından, İşçi Dayanışması bültenimizin son sayısında yer alan “Emekçi Kadınlar Mücadeleye! Kampanyasını Destekliyorum Çünkü…” başlıklı yazımızda kadınların düşüncelerinin yer aldığı yazıyı hep beraber okuduk. Kartlara kadınların taleplerimizi neden desteklediklerini yazma fikrinin güzel olduğundan bahsettiler. “Demek ki birçok kadın bizim gibi sorunlar yaşıyor ama bir araya gelemediğimiz için çözüm yolunu da bulamıyoruz” diye ekledi bir arkadaşımız.
Bu ve benzeri birçok konuda sohbetler ettik. Kızdık, öfkelendik, duygulandık, yeri geldi güldük. O akşam kadın kadına güzel bir akşam geçirdik. “İyi ki bir araya geldik. Mutlaka bunu tekrar yapalım” dedi arkadaşlarımız.
Bizler biliyoruz ki işçi kadınlar olarak, çözüm yine işçilerin elinde. Yeter ki buna inanıp, bir şeyler yapalım. Bu kapsamda tüm kadın arkadaşlarımızı haklı taleplerimiz etrafında örgütlenmeye çağırıyoruz.
Emekçi Kadınlar Mücadeleye!
Kadına Şiddete Hayır!
Her İşyerine Kreş!
Doğum İzni Uzatılsın!
Gece Vardiyası Yasaklansın!
Neredesin Kamuran?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...