Buradasınız
Yine, Tekrar, Bir Daha Şahlanıyoruz!
Ankara’dan iş güvenliği uzmanı bir genç
İktidar sözcüleri her yıl olduğu gibi, 2024’ün de Türkiye’nin şahlanma yılı olduğunu söylediler. “Şahlanma” bir atın arka ayakları üzerinde ayağa kalkması anlamına geliyor. Siyasi iktidarın söylemine bakılırsa bizim şahlanan at (ekonomi) daha ön ayakları yere basmadan tekrar şahlanıyor. İşte böyle şahlana şahlana ayaklar havada adeta uçuşa geçiyor… Peki, ayaklar yere değmeden bu at nasıl ilerliyor? “Ha şahlandık ha şahlanıyoruz, uçtuk uçacağız” diye diye yıllar geçti. Biz işçi ve emekçiler olarak bir adım ileriye gidemedik. Gün geçtikçe yoksullaştık.
2018’de başlayan ekonomik krizle birlikte enflasyon hızlı bir şekilde yükselişe geçti. Ay sonunu getiremez olduk. Egemenler her seferinde hayat pahalılığıyla, artan enflasyonla mücadele edeceklerini söyleyip durdular. Ancak patronlar kârlarına kâr katarken ve iktidar sahipleri siyasi hesaplarına bakarken ekonomik yıkımın faturasını biz işçi ve emekçilere yüklediler. 2019’da meyve sebze fiyatları o kadar yükseldi ki iktidar tanzim satış çadırları kurdu. Tanzim çadırları önünde uzayan kuyruklara kılıf bulma çabasına girdi: Bunların “varlık kuyruğu” olduğunu, market raflarının dopdolu olduğunu söylediler hiç utanmadan. Enflasyon, artan gıda fiyatları emekçilerin yoksulluğunu büyütürken bu durum büyük şirketler ve tekeller için büyüyen kârlar demekti. 2020-2021 ise pandemi bahanesiyle haklarımızın elimizden alındığı, çalışma koşullarımızın ağırlaştırıldığı yıllar oldu. 2022’de durum daha da kötüye gitti.
2023 Mayıs seçimleri döneminde de yine şahlandığımız iddia edildi ve “Türkiye Yüzyılı” söylemi öne çıkarıldı. Erdoğan “Türkiye Yüzyılı’nda, ülkemizin bu şahlanış döneminde gelin, her birimizin harcı olsun” diyerek emekçilere seslendi, oy istedi. Ancak o günden bugüne alım gücümüz daha da düştü, yoksulluk dalgası genişledi, hak gaspları ve baskılar arttı. Sırtımızdaki vergi yükü arttırılırken kamu kaynakları, ihaleler ve teşvikler yoluyla sermaye sınıfına aktı. İşçiler “biraz daha sabredin, ekonomi düzelecek, enflasyon düşecek, şahlanışa geçiyoruz” masalıyla uyutulmak istenirken patronların kârları şahlanmaya devam etti. Şahlanan onlar oldu, biz sırtımızdaki yükün altında ezildik.
Karşımızda iki Türkiye var: Biri gerçekten şahlanıp uçanların, diğeri uçurumun dibine gidenlerin, ekmeği elinden alınanların ülkesi. Ekonomik yıkımın faturasının bizlere kesilmesine hayır demek için birleşelim, işyerlerinde, sendikalarda mücadelemizi büyütelim.
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- Yine, Tekrar, Bir Daha Şahlanıyoruz!
- Ucuz Bir Hayatı Neden Bu Kadar Pahalıya Yaşıyoruz?
- “Hiçbir Faydası Yoksa Neden Vergi Ödüyorum?”
- “Başımıza Ne Geliyorsa Nüfus Artışından” mı?
- Aman Bize Müjde Vermesinler!
- Onca Şeye Rağmen Gündemlerinde Yer Alamıyoruz
- Patronun Havucu İşçinin Onuru
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
- Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- Derinleşen Yoksulluk ve Artan Eğitim Maliyetleri
- “Türkiye Yüzyılı” Yalanı
- Ödediğimiz Primlerden Payımıza Düşen Ne?
- Sağlık Sorunlarımız Kader Değil, Sınıfsal!
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- “Ne Yapsam Mutlu Olamıyorum!”
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Davut Abiyi Misafir Ettik
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...