Buradasınız
Zor Günler, Güzel Günlere Gebedir
Esenyurt’tan bir emekçi
Tüm dünyada olduğu gibi bu topraklarda da emekçi kitleler çok zor günlerden geçiyor. İşçiler işsizlikten açlıktan, yoksulluktan intihar ediyor. İşçi ailelerinde ekonomik sorunlar nedeniyle şiddet artıyor, psikolojiler bozuluyor. Sefaletin kör çukuruna itilen çaresiz insanlar, artık mahalle mahalle dolaşıp insanlardan artık yemeklerini istemeye başladı.
Ana akım medya, iktidarın arkasında yedeklendiği için bu haberleri vermiyor. Çevremizde ve sosyal medya hesaplarımızda insanların marketlerin çöpe attığı çürümüş sebze ve meyve atıklarını topladığını görüyoruz. Hatta bazen bu çaresizlerin aralarında kavga bile çıkıyor. Bu görüntülerin hepsi işçi ve emekçilerin mahallelerinde yaşanıyor. Patronların zenginliklerine zenginlik katan, üreten, var eden ama yoksulluk içinde yaşayan işçi ve emekçilerin hayatlarının birer parçası oluyor atık toplamak.
Peki, diğer taraftan siyasi iktidar ve sermaye sahipleri nasıl yaşıyor? Saraylarda, yalılarda, konaklarda yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında gül gibi yaşayıp gidiyorlar. Ne kadar ilginç arkadaşlar, aynı dünyada iki farklı dünyadaymışız gibi yaşıyoruz. Birbirine zıt hayatlarımız var. Üretip var eden, zenginlikleri yaratan işçiler yoksullukla boğuşuyor. Sırtımızda taşıdığımız bir avuç asalak, hayatını zevkusefa içerisinde geçiriyor. Sizce bu düzenin bir adaleti var mı? Peki, onların bu düzeninden adil olmasını bekleyebilir miyiz? Belki bazılarımız “tamam da başka bir düzen veya adil bir dünya nasıl olur, bunların hepsi hayal” diyebilir. Kardeşler şuna emin olalım ki bu köhnemiş, çürümüş sistemden kendi sınıfımız için iyi bir şey beklemek hayalden öteye geçemez. Siyasetçileri ve patronları zengin etmekle geçiyor ömrümüz. Onlar zenginleştikçe daha da azgınlaşıyor ve bizlere daha çok saldırıyorlar. Onlar zenginleştikçe biz yoksullaşıyoruz. Krizleri, savaşları, virüsleri bitmiyor. En zor günümüzde bile kazanılmış haklarımıza saldırıyorlar. İşçilere nefes aldırmıyorlar. Evet, gerçekten zor yaşadıklarımız, ancak zor günler güzel günlere de gebedir. İşçilerin güzel günleri, beraber mücadele ederek gelecektir. Tek kurtuluşumuz sınıf mücadelesine omuz vermek ve örgütlülüğümüzü güçlendirmek. O zaman haramilerin saltanatı yıkılacak. Dünya tüm insanlar için yaşanılacak bir yer olacak. Sömürünün olmadığı, açlığın yaşanmadığı, tüm zenginliklerin hakça bölüşüldüğü güzel günler emeğin olacak.
- Biz Bu Masalları Ayaküstü Çok Dinledik
- Ekonomik Sorunların Kaynağı Bulundu: İşçi ve Emekçiler!
- Vergiler Patronlardan Kesilsin!
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- Bakandan Dâhiyane Buluş: Kış Tatili!
- Bizim Yoksulluğumuz, Onların Yalanları Büyüyor
- Nasıl Küçüldük, Kimi Büyüttük?
- Bir İşçi Çocuğunun Gözünden Hayat Pahalılığı
- “2023’ü Beklerken” Neler Oldu?
- Zamlardan Haberi Olmayanlar da Var!
- Enflasyonu Asgari Ücret Zammı mı Arttırıyor?
- Büyüdüğümüzü Hissedebiliyor musunuz?
- Evsiz Kalmak mı Mücadele Etmek mi?
- Ekmeğimizi Büyütmek İçin!
- Haklı Olan Biziz!
- İktidarın Enflasyon Masalı
- Yağa Neden Zincir Vuruluyor?
- Yüksek Elektrik Faturalarına Tepkiler Sokaklara Taştı
- İşten Çıkarma Yasağı Sona Erdi, Saldırılar Başladı!
- Doların Yükselmesi Bizi İlgilendirmez mi Dediniz?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...