Buradasınız
“Bana Ne” Demeyin
Brillant’tan bir tekstil işçisi
Biz işçiler birbirimizden yalıtıldıkça, aramızda ciddi anlamda birlik ve dayanışmayı güçlendirmedikçe “bana ne” mantığı ağır basmaya başlıyor. Bu bana ne mantığı şüphesiz patronların bizlere aşılamış olduğu bir şeydir. Biz işçiler bu mantığı reddetmedikçe alabildiğine duyarsızlaşıyor, var olan sorunlar karşısında vurdum duymaz bir hal alıyoruz. Zaten patronların istediği de bu değil mi? Kocaman bir sınıfı tek tek kendi dünyasına hapsetmek ve onu alabildiğine sömürüp işi bitince bir kenara fırlatmak.
Bir kenara fırlatılmak için illâ da yaşlı veya hasta olmak gerekmiyor, bugün bu gerçek herkes için geçerlidir. Gece gündüz demeden çalışıyor çabalıyor, sonra kapının önüne atılıyoruz. Atılmayanlarımız ise, artan işsizlikle birlikte daha da fakirleşiyor. Daha düne kadar kocaman dev şirketler birbirleriyle boy ölçüşürken, nasıl trilyonlar kazandıklarını açıklarken işçilere zırnık koklatmıyorlardı. Bugün ise artan krizin faturasını biz işçilere kesmek için türlü dalaverelere başvuruyorlar.
Biraz mantıklı düşünen bir işçi ailesinin üyesi bana bir şey olmaz dememeli. Çünkü bizler bilinçlenip, birlik olup, mücadele etmedikçe bu kriz öncelikle bizi vuruyor. Sizlerle şahit olduğum ve mutlaka sizin de defalarca gördüğünüz bir olayı paylaşmak istiyorum. Geçenlerde bir Halk Ekmek büfesinin önünden geçtim. Yağmur alabildiğine aralıksız yağıyor ve bir sürü insan yağmurun altında ekmek sırası bekliyordu.
Oysa hemen yanı başında ekmek fırını ve az geride de market vardı. Ama bu insanlar sırf 3 kuruş ucuza alabilmek için saatlerce ekmek gelmesini bekliyordu. Yaşlarına bakıyorum 10 ile 50 arası. Lanet olsun diyorum içimden, bizler, biz üretenler şu ellerimizle dünyayı üretiyor, şu yorgun omuzlarımızla yılların yükünü sırtımızda taşıyoruz ve bu hayata mahkûm ediliyoruz. Sanki dilimize kilit vurulmuş, ellerimiz kelepçelenmiş. İnsanlığını yitirmiş birileri tarafından açlıkla cezalandırılıyoruz ve her gün sırtımızdaki yük daha da artıyor. Oysa o fırını yapan da, ekmeği pişiren de, tarlada ekip biçip buğdayı toplayıp öğüten de bizleriz. Ama ne yazık ki bu ellerimizle ürettiğimizi almak için bekleyen yine biziz. Birileri korkunç kârların hesabını yaparken bizler 3 kuruşun hesabını yapar haldeyiz. Lütfen “bana ne” ya da “bana bir şey olmaz” demeyin. Çünkü kriz günden güne artmakta, işten çıkarmalar hız kazanmakta, işsizlerin sayısı arttıkça ekmek kuyrukları da uzamaktadır. Bu kuyrukların son bulması için, üreten ellerin ürettiklerine sahip olabilmesi ve yönetebilmesi için işçi sınıfının birliği ve devrimci mücadelesi olmazsa olmazdır.
Dünyaya Barışı Getirmek İçin!
İşsizlik, Yoksulluk Kaderimiz Değildir!
- Geçmişten Bugüne Uçurum İnsanları
- Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
Son Eklenenler
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...