Buradasınız
“Kim Yazıyor Bunları, Siz mi Yapıyorsunuz?”
Sefaköy’den bir işçi
UİD-DER’in aylık bültenini yani “İşçi Dayanışması”nı ilk kez okuyan işçi kardeşlerimizin sorduğu bir soru var: “Kim yazıyor bu yazıları, işçiler mi?” İnanamayarak soruyorlar. Şüphe ve hayret duygusu yüzlerinden okunuyor. Hep aynı cevabı veriyoruz: “Elbette işçiler yazıyor, mücadeleci işçiler…”
Gülümsemeyle ve gururla işçi arkadaşların yazdığını anlatıyoruz soranlara. Sorulan bu sorunun anlamı üzerinde pek fazla durmuyoruz belki de. Oysa bu soru öyle çok şeyi anlatıyor ki… Soran işçi kardeşlerimiz hayatlarında ilk defa işçilerin mektuplarıyla çıkan bir dergiyi ellerine alıyorlar. Bu durum başlı başına bir şaşırma konusu değil mi? Çünkü işçiler patronların sömürücü düzeninde yalnızca çalışmaya alıştırılmışlar. Tek işimiz çalışmak, karnımızı doyurmak, yeni işçi kuşakları üretmek.
Bu ortamda “işçiler mi yazıyor?” sorusunu soran kardeşlerimiz aslında kendilerine de, diğer işçi kardeşlerine de güvenmediklerini açığa vuruyorlar. Kendileri gibi işçilerin yazabileceklerine inanamıyorlar. Patronların düzeni onlara şunu belletmiş: Yazmak, yazarların, aydınların, akademisyenlerin, gazetecilerin yani mürekkep yalamışların işidir!
UİD-DER İşçi Tiyatrosu Topluluğu’nun sergilediği oyunların ardından da benzer tepkilerle karşılaşmışızdır: “Bu oyunu sahneleyen işçiler mi gerçekten?” Adına kapitalizm denen patronların kâr düzeni, işçileri kültürden, sanattan, edebiyattan, politikadan, örgütlü yaşamdan uzak tutmak için elinden geleni yapıyor. Bizleri ağır çalışma koşulları içerisinde uzun saatler boyu işyerlerine kapatıyor. Yoğun bir yalan bombardımanı altında bizleri cehalete mahkûm ediyor. Milyonlarca işçi, sınırlı bir sosyal çevre içerisinde küçük dünyalarına hapsolmak zorunda kalarak ömrünü tüketiyor. Kapitalizmin esareti altında yaşayan, bilinci teslim alınmış, kendisine ve sınıfına güveni yok edilmiş, örgütsüzlük bataklığındaki işçi, kendisi için başka bir yaşam düşünemediğinden soruyor, yukarıda aktardığım soruları. Aslında bu soruların ardında dile getirmedikleri başka sorular ve merak gizli: “İşçiler dernek kurabilir mi? İşçiler dergi çıkarabilir mi? İşçiler örgütlenince böyle bilinçli hale mi geliyor? Biz birleşebilir miyiz? Dünyayı değiştirebilir miyiz gerçekten?”
Dile getiremedikleri soruları fark etmeli ve “evet, işçiler yazıyor” yanıtından fazlasını söylemeliyiz “kim yazıyor bunları” diye soranlara. “Örgütlü işçiler yazıyor” demeli ve devam etmeliyiz: “Ah be kardeşim kaldır başını bak şu dünyaya! Koskoca gökdelenleri inşa eden biz değil miyiz? Köprüler, yollar, gemiler bizim alınterimizin eseri değil mi? Söyleyecek sözümüz yok mu bizim? Yazdığımız mektupları çok mu görüyorsun bizlere? Kalemi yakıştıramıyor musun nasırlı ellere? Örgütlenince nasıl da kendimizi buluyoruz bir bilsen! Öğrendikçe, anladıkça, örgütlendikçe anlam kazanıyor hayatlarımız…” İnanmayanlara da kızmamalıyız. Yaşamadan nasıl anlayabilir ki insanlar bizim yaşadıklarımızı.
UİD-DER bilinçli işçiler yetiştiren bir okuldur. Biz bu okulda sınıf mücadelesinin tarihini öğreniyoruz. Geçmişten bugüne Türkiye’de ve dünyada yaşanmış işçi mücadelelerinin deneyimlerinden ders çıkarmayı, bu mücadeleler sayesinde elde edilmiş hakları öğreniyoruz. Patronların ve onların düzeninin bizleri nasıl kandırdığını anlıyoruz. İşyerlerimizde haklarımızı nasıl savunabileceğimizi biliyoruz. Bildiklerimiz arttıkça kendimize ve sınıfımıza güvenimiz pekişiyor. Etkinliklerimizde kurduğumuz sınıf kürsüsünde kendimizi ifade etme şansı buluyoruz. UİD-DER çatısı altında, film gösterimlerinden İşçi Öz-Eğitim seminerlerine, şiir, müzik, resim ve tiyatro çalışmalarımızdan, basın kolu faaliyetlerine dek her şey bizi geliştiriyor. İşte bu okulda bizler yazmayı da öğreniyoruz. Tüm bunlardan mahrum yaşayan işçi kardeşlerimiz elbette anlayamıyorlar ve soruyorlar: “Kim yazıyor bunları?” diye. Biz yazıyoruz kardeşler, biz işçiler işte…
ÇAĞRI
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...