Buradasınız
Gazap Üzümleri
1929’da dünya çapında yaşanan büyük ekonomik kriz, aynı bugün olduğu gibi, esas olarak emekçi kitleleri vurmuş ve elli milyon insanın işsiz kalmasına, milyonlarca insanın yoksulluk ve sefalete sürüklenmesine, binlerce insanın yiyecek bulamadığı için açlıktan ölmesine neden olmuştu. Gazap Üzümleri 1929 ekonomik bunalımından sonra Oklahoma’dan Kaliforniya’ya göç eden Amerikalı bir çiftçi ailesinin, Joad alesinin kelimelere sığmayan yolculuğunu, yaşama tutunma mücadelesini anlatır.
Hızlı sanayileşmeyle birlikte çiftçilerin yaşamına banka ve kredi girer ve çiftçiler topraklarını ipotek edip bankaya yüklü miktarlarda borçlanırlar. Borcunu ödeyemeyenlerin toprağına ise banka tarafından el konulur. Ellerindeki toprağı bankaya kaptırarak topraksız kalan Joad ailesi de tıpkı diğer binlerce aile gibi, ellerinde ne var ne yok satıp nakit paraya çevirdikten sonra, iş bulmak umuduyla, bölgede dağıtılan sarı el ilanlarından duydukları Kaliforniya’ya doğru yola çıkarlar. “Kaliforniya’da bezelye toplayıcılarına ihtiyaç var. Mevsim boyunca iyi gündelik verilir. 800 toplayıcı istiyoruz.” Bu ve benzeri ilanlar tüm bölgeye dağıtılmıştır. Herkes gibi Joad ailesi de kendilerini bu 800 kişi arasında görmektedir. Yaşlı, genç, kadın, çocuk herkes gidecekleri yerle ilgili hayaller kurar. Çaresiz insanların, bir hayale umutla sarılmalarının öyküsüdür anlatılan…
Bir lokma ekmek parası kazanmak için yüz binlerce insanın yollara düşmesi, yollarda aç kalması, ölmesi, sefalet dolu bir yaşam sürmesi sermayedarların hiç de umurunda değildir. Tıpkı o insanları topraklarından atarken düşünmedikleri gibi. Açlık insanları rekabete zorlamakta, insanlar iş için, aş için birbirlerini ezmektedir. Bu durumdan tek memnun olanlar ise patronlardır. Patronlar daha az ücret vermek için her yolu denemektedirler. Yollar iş bulmak için birbiriyle kıyasıya rekabet eden, birbirini öldüren insanlarla doludur. Sonuç, yiyecek fiyatları aynı kalırken, gündeliklerin giderek düşmesidir. Patronlar, işçileri daha fazla sömürmek için kendi aralarında örgütlenirler, işçi ve emekçileri acımasızca ezerler.
İnsanlar açlıktan ölürken çiftlik sahipleri fiyatları düşürmemek için kamyonlar dolusu portakalı yere dökerler ve aç insanlar alıp yemesin diye portakalların üzerine gaz fışkırtırlar. İnsanlar içmek için kahve alamazken, kahve gemilerde yakıt olarak kullanılır, mısır ısınmak için yakılır. Bütün Amerika’yı çürüme kaplamıştır. Sadece yiyecekler değil, aslında sistemin kendisi çürümüştür. Kapitalizmin yarattığı bu felâketten, büyük mülk sahipleri daha da büyüyerek çıkmaktadır.
İşçilerin örgütlediği grev sırasında çiftlik sahipleri grevi kırmak için dışarıdan işçi getirirler ve işçi önderlerini etkisiz hale getirmek için bütün yolları denerler. Cinayeti bile...
Kapitalist sistemde iş yoksa para da yok, yiyecek de yok. Kapitalist sistemde açlık, sefalet, yokluk ve ölüm var. Şu an yaşanan kapitalist kriz yüzünden dünya ölçeğinde milyonlarca işçi işten atıldı ve açlığa itildi. Yani 1929 krizinin üzerinden seneler geçmiş olmasına rağmen değişen bir şey yok. Kapitalist krizin esas sorumlusu patronlar, ama krizin faturası işçilere yükleniyor. Dünyada her şeyi üreten biz işçiler, bu kapitalist sistem yüzünden, cennet gibi bir dünyada yaşama imkânımız varken, cehennem gibi bir dünyada yaşıyoruz. Fakat bu gidişata dur demek de bizim elimizdedir. İçimize attığımız öfkemizi örgütlü bir güce dönüştürelim ve kapitalist sistemin defterini dürelim. Kendimiz için, çocuklarımız için ve insanlık için!
- Sömürü Düzenine Paydos Örgütlü İşçilerle Gelecek
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Genç İşçi Xu Linzi
- İşçi Sınıfının Tarihe Tanıklık Eden Ozanları
- Bal Arıları, Bülbül ve Açgözlü Dev
- Yaşamı Geliştirenler: Haliç’in Direnen İşçileri
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...