Buradasınız
4+4+4 Sistemi Çocuk İşçiliğinin Önünü Açıyor
Hükümet olan her parti, eğitim sistemini yapboz tahtasına dönüştürüyor, kendi anlayışı temelinde bir eğitim sistemi kurguluyor. Aslında bütün hükümetlerin ortak amacı, patronlar sınıfının yararına, ucuz ve eğitimli işgücü ordusu yaratmaktır. Düşünmeyen, sorgulamayan, tartışmayan ve haksızlıklara boyun eğen bir kuşak, tam da patronların, sermayenin istediği işçi modelidir. AKP hükümeti de işçi çocuklarını daha genç yaşta sermayenin istediği modele göre yetiştirmek istiyor. Öyle ya, ağaç yaşken eğilir. 4+4+4 adıyla bilinen eğitim yasasının temel bir yönünü de bu konu oluşturmaktadır. Yasayla çocuk işçiliğinin önündeki engeller birer birer kaldırılıyor. İlkokula başlama yaşı düşürülüyor ve stajyer işçi çalıştırma olanakları daha da kolaylaştırılıyor. İşçi sınıfının çocukları, henüz çocukluklarını yaşamadan fabrikalara, dört duvar arasına sürülmek isteniyor.
8 yıllık kesintisiz eğitim 4+4 şeklinde kademelendirildi. 4+4+4 yasasıyla birlikte mecburi ilköğretim yaşının alt sınırı 5, üst sınırı ise 6 oldu. Ancak ne okul binaları küçük çocukların ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılayabilecekleri bir yapıdadır, ne öğretmenler bu çocukları nasıl eğiteceklerini bilmektedir, ne de çocuklar hem bedensel hem de zihinsel olarak böyle bir kaosa hazırdır. Bu yıl okula başlayacak milyonlarca öğrenciyi bu sıkıntılar beklemektedir. İlk 4 yılı tamamlayan öğrenciler, ikinci 4 yıl için meslek eğitimine yönlendirilecekler. Lise döneminde ise, okula gitme zorunluluğu ortadan kaldırılıyor ve açık öğretimin önü açılıyor. Bu durum, yüz binlerce yoksul çocuğunun lise eğitimini tamamlayamaması anlamına gelmektedir.
Böylece çocuk işçiliğinin önü alabildiğine açılacak. Bugün Türkiye’de 6-17 yaş arasında çalışan çocukların sayısı 1 milyondur. Bir de kayıtlara geçmeyenler var. Çocuk işçilerin %40’ı sigortasız yani kayıt dışı çalıştırılıyor. Tekstil, oto sanayi ve ayakkabı tamirciliği gibi birçok sektörde çocuk işçiler, bedenlerinin kaldıramayacağı ağır işlerde uzun saatler boyunca tükeniyorlar. Gece gündüz demeden üç kuruşa çalıştırılan çocuklarımız, hayatlarının baharında meslek hastalığına yakalanıyor, iş cinayetlerine kurban ediliyor. İşyerlerinde dayak ve hakaret de cabası! Çalışma temposuna dayanamayan çocuklar bir köşeye saklanıp uyuduklarında ise dövülerek uyandırılıyorlar. Yapılan tüm bu haksızlıklara karşı çıkmak için mücadele etmek istediklerinde önlerine yasal engeller çıkıyor. Çırakların ve stajyer işçilerin sendikalara üye olma, toplu sözleşme ve grev hakları yok. Böylece hak arayabilme imkânları da ellerinden alınıyor. Eğitim yasasıyla bu haksızlıklar daha da yaygınlaşacak.
Yasa aynı zamanda patronlara daha fazla sayıda stajyer çalıştırma, ucuz işgücü sağlama olanağı veriyor. Eski yasaya göre patronlar, işyerinde çalışan işçilerin en fazla %10’u oranında stajyer çalıştırabilirdi. Artık böyle bir sınır yok! Böylelikle küçük-büyük tüm işyerlerinde stajyer işçi çalıştırılabilecek. Patronlara, asgari ücretin net tutarının %30’u kadar bir ücretle (çoğu zaman bu ücret bile ödenmiyor) dilediği kadar meslek lisesi öğrencisi çalıştırma hakkı tanınıyor.
Başbakan Erdoğan’ın göğsünü kabarta kabarta söylediği sözleri yeniden hatırlayalım: “Bir de organize sanayi bölgelerinin meslek okulları açmasına fırsat sağlıyoruz. Çocuk hem okuyacak, hem staj yapacak. Belki de para kazanacak. Organize sanayi bölgeleri, endüstri de çok ihtiyaç duyduğu ‘ara elemanı’ sektörün ihtiyacına göre kendisi yetiştirecek.” Burada amaç patronlara ucuz ve taze işçi sağlamaktır. Ama Erdoğan, sanki işçi ailelerini düşünüyormuş gibi konuşuyor. Oysa çırak işçiler hem tam bir eğitim alamayacaklar hem de alacakları 200-250 lira karınlarını bile doyurmayacak.
Çırak ve stajyer işçilerin çalışma koşullarını belirleyen yasalar patrona birçok açıdan kolaylık getiriyor. Çırak ve stajyerlerin sigortası devlet tarafından karşılanıyor. Böylece patron, en küçük maliyetten bile kurtarılıyor. Çırak öğrencilere ödenen ücret her türlü vergiden muaf tutularak, patron tarafından gider olarak gösteriliyor. Patron lütfedip de maaş öderse bunun üzerinden de kâr ediyor. Aynı zamanda çıraklık ve stajyerlik döneminde ödenen sigorta prim ve süreleri, emeklilik hesabına dâhil edilmiyor.
Yoksulluk arttıkça her geçen gün daha fazla sayıda çocuk işyerlerinin yolunu tutuyor. Çocuklarımızın okula gitmek yerine, sabahın köründe soğuk atölyelerin yolunu tutması ve akşamın karanlığında dönmesi kabul edilemez. İşçilerin ücreti yükseltilmeli ve işçi aileleri çocuklarını çalıştırmak zorunluluğundan kurtarılmalıdır. Çocuk işçiliği yasaklanmalı ve eğitim parasız olmalıdır!
İşçilerin Sordukları/4
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Hangi Milliyetten Değil Hangi Sınıftan Olduğundur Önemli Olan
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Senin Memleket Nere?
- Sokak Köpeklerinin Katledilmesi Çözüm mü?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
Son Eklenenler
- Düşük ücretler, sağlıksız, havasız, güvenliksiz ortamlarda çalışmak zorunda kalmak, zaten üç kuruş olan ücretini dahi zamanında alamamak, bir robot gibi gece gündüz demeden çalışmaya, fazla mesai yapmaya zorlanmak… Çoğu zaman yetersiz, sağlıksız,...
- Çarşıda, pazarda, markette, mağazada ekonomik yıkımın, yüksek enflasyonun, hayat pahalılığının yansıması olan fiyat etiketlerini görüyoruz. Güne kahvaltı yerine adeta iğneden ipliğe her şeye gelen zam haberleriyle başlıyoruz. Zaten normal bir...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...