Buradasınız
9 Ton Değil, 9 Kilogram Bile Asbest İstemiyoruz!
Ankara’dan bir iş güvenliği uzmanı
Geçtiğimiz günlerde tonlarca asbest bulunan Nae Sao Paulo isimli uçak gemisinin sökümü için Brezilya’dan Türkiye’ye getirileceği açıklandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum gemide 9,6 ton asbest bulunduğunu söylüyor. Oysa geminin ikizi Clemenceau uçak gemisinin 12 yıl önce sökümü yapılmış ve söküm öncesi yapılan analizlerde 760 ton asbest tespit edildiği açıklanmıştı.
Asbest ısı ve elektrik konusunda güçlü bir yalıtkan ve oldukça dayanıklı bir mineral olması nedeniyle uzun yıllar boyunca pek çok alanda kullanılmıştır. Bu kullanım alanlarının başında inşaat/yapı sektörü ve gemi sanayii bulunmaktadır. Ancak insan sağlığına ve çevreye ciddi zararlar verdiğinin tespit edilmesinin ardından 1990’larda Avrupa’da, 2010 yılında ise Türkiye’de üretimi ve kullanımı yasaklanmıştır. Kanserojen bir madde olan asbest, akciğer zarı kanseri, asbestozis, gırtlak kanseri gibi ölümcül hastalıklara neden olmakta ve hastalığın kendini göstermesi 10-20 yılı bulabilmektedir. Bakan Kurum, gemi söküm işlemlerinin ve asbestin depolanması ve bertaraf edilmesi sürecinin standartlara uygun olacağını söylüyor. Ne var ki gemi sökümünde işçi sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulmadığı gibi asbesti bertaraf etmek de mümkün değil. Çünkü atıkların sızmayacak şekilde ambalajlanması, uygun atık taşıma araçlarıyla taşınarak bir çukura gömülmesi asbestin yok edildiği anlamına gelmiyor. Özellikle asbestli gemilerin sökümü sırasında ortaya çıkan asbest hem çevreye hem de işçi sağlığına tehdit oluşuyor.
Gemi söküm sanayii sektöründe Hindistan, Bangladeş, Pakistan’dan sonra Türkiye dünyada dördüncü sırada yer alıyor. Artık kullanılmayacak durumda olan gemiler parçalanıyor ve bu sayede hem yedek parçalar elde ediliyor hem de çıkarılan demir çelik gibi malzemeler tekrar kullanılıyor. Ancak gemi sökümü ortaya çıkan asbest nedeniyle dünyanın en riskli işlerinden biri. Türkiye’de İzmir’in Aliağa ilçesi gemi söküm sanayinin merkezi niteliğinde ve bu bölgede akciğer kanseri oldukça yaygın. Asbestin böyle ölümcül bir etkisi varken bir de gemi sökümü işçilerini düşünelim. İş güvenliği önlemlerinin zaten maliyet olarak görüldüğü koşullarda kişisel koruyucu donanımların eksiksiz olması gerekiyor. İçine bir lif dahi girmeyecek özel tulumlar, kapalı alanda tam yüz maskesi, açık alandaysa FFP3 toz maskesi, iş gözlükleri, iş eldivenleri kullanılması gerekiyor. İşçilerin tek kullanımlık giysiler giymesi ve mesai sonunda değiştirebilmek için işyerlerinde hijyen kabinleri olması gerekiyor. Ancak maliyet olarak görülen bu önlemler yapılmıyor ve tehlike daha da büyüyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) geçtiğimiz günlerde bir rapor yayımladı. Raporda, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada 125 milyon kişinin çalışma ortamlarında asbeste maruz kaldığı ve ILO verilerine göre her yıl 100 bin işçinin asbestin yol açtığı hastalıklar nedeniyle öldüğü belirtiliyor. Ayrıca son 10 yılda İzmir Aliağa’da en az 97 işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiği, iş cinayetlerinin yüzde 28’inin gemi sökümünde, yüzde 27’sinin ise metalde olduğu ifade ediliyor. İSİG’in raporundaki şu detay asbestin tehlikelerini göstermesi bakımından oldukça çarpıcı: “Özellikle gemi söküm sektörüne dikkat çekmek istiyoruz. Son bir yılda bu sektörde gerçekleşen 7 işçi ölümü kulağa az gelebilir. Zira Türkiye’de her yıl 2000 civarında işçi çalışırken ölüyor. Ancak ilçede 1500 civarında gemi söküm işçisi bulunduğunu, oran olarak baktığımızda Aliağa gemi söküm sektöründeki ölümlerin oranının Türkiye’de resmi olarak açıklanan işçi ölüm oranının 30 katına denk geldiğini belirtirsek durum daha iyi anlaşılacaktır.”
Bakanın iddia ettiği gibi değil 9 ton, 9 kilogram bile olsa asbestin zararları göz önüne alındığında böyle bir sökümün yapılmasına izin verilmemeli. Hayatımız kapitalistlerin kârları için heba olmamalı. Zamanında kullanıldığı için binalar veya gemilerdeki asbestten kurtulmak gerekse dahi bu işlem yukarıda anlattığımız iş güvenliği önlemleri alınarak yapılmalı.
Kapitalistler, işçi ve emekçileri kansere ve ölüme mahkûm eden bu işlerden çok büyük kârlar elde ediyorlar. Bu yüzden ne zehirlenen doğa ne de insan umurlarında. Ama işçilerin sağlığı da doğamızın geleceği de bizim umurumuzda. Nae Sao Paulo gemisinin sökümü toprağı, havayı, suyu zehirleyecek, başta Aliağa gemi söküm işçileri olmak üzere bölge halkının sağlığını ciddi boyutlarda tehdit edecek. Bu asla kabul edilemez!
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- Dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilerin yoksulluğa, kamu hizmetleri yerine savaşa devasa bütçeler ayrılmasına, emperyalist savaşa karşı öfkesi ve mücadelesi büyüyor. Meydanlara çıkan işçiler sınıf dayanışmasını büyütüyor, hayatı cehenneme...
- Geçtiğimiz ay 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı başlatılan mücadele sürüyor. Başta aile hekimleri olmak üzere sağlık çalışanları “eziyet yönetmeliği”ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 30 Kasımda Ankara Tandoğan Meydanında “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla miting düzenledi. Mitinge Türkiye’nin onlarca kentinden KESK’e bağlı sendikalara üye emekçiler...
- Lübnan Ulusal İşçi ve Çalışan Sendikaları Federasyonu (FENASOL), İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarının yoğunlaşmasının ardından uluslararası dayanışma çağrısı yükseltmişti. UİD-DER, FENASOL’un dayanışma çağrısının ardından Lübnanlı emekçilerin...
- Filistin halkıyla dayanışma eylemlerini aralıksız sürdüren İngiltere işçi sınıfı emperyalist savaş karşıtı mücadelesine devam ediyor. 28 Kasım gününü “Filistin için İşyeri Eylem Günü” ilan eden işçi, emekçi ve öğrenciler ülke çapında kitlesel...
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...