Buradasınız
“Allahtan O Gün İşe Gelirken Eski Arabamla Gelmiştim”
İstanbul’dan bir işçi

1993 yılıydı. Okul bittikten sonra birkaç ay iş aramış ve nihayetinde Kartal’da orta ölçekli bir fabrikada iş bulmuştum. Yaklaşık 100 işçinin çalıştığı metal sektöründeki bu fabrikada ilk mühendislik deneyimimi yaşamaya başlamıştım. Fabrika E-5 otoyolunun hemen kenarındaydı. Devletten alınan ihalelere göre iş yoğunluğumuz dönem dönem çok artardı. İşçilerin sabaha kadar fazla mesaiye kaldığı günler olurdu. Ancak bir süre sonra 1994 krizi patlak verdi ve işler bıçak gibi kesildi. O günlerde bu durumun çıldırttığı patronun olur olmaz talepleri karşısında biz de çıldırıyorduk. Patronun çok eski bir arabası vardı: Nova marka bir araba. Son model başka bir arabası olmasına ve genelde onu kullanmasına rağmen o kriz günlerinde hep bu arabayla işe gelir olmuştu. Bu Nova’dan neden vazgeçmediğine pek bir anlam veremiyordum. Arabanın bazı yerleri çürümüştü. Birkaç işçiyi bu çürümüş yerleri polyesterle doldurma işine koşmuştu. Cimriliğin bu kadarına da pes diye düşünüyordum. Aslında bunun cimrilikten değil sözümona kurnazlıktan kaynaklandığını bir süre sonra anlayacaktım.
Her gün işe gitmemize rağmen sigortalarımızın yarım aylık yatırılmaya başlandığı o günlerde, yoğunluk döneminde işe alınan işçiler işten çıkarılmış, sadece uzun süredir orada çalışan 40-50 kişilik temel kadro muhafaza edilmişti. Borçlarından dert yanıp her gün ağlayıp sızlayan patron ücretsiz izinlerin yolunu döşemeye uğraşıyordu. İşte bu döküntü arabanın hikmeti de burada devreye giriyordu. “Batıyorum, benden hiçbir şey istemeyin” mesajını gerçekçi kılmak için kullanılan bir fondu o araba! İşçi arkadaşlar, işlerin kesatlaştığı ya da zam aylarının yaklaştığı her dönemde patronun aynı numaraya başvurduğunu söyleyerek beni aydınlatmışlardı.
Boş boş işe gelip gittiğimiz o dönemde, geveze patrona yakalandığım bir gün, itiraf kabilinden bir olayı da patronun ağzından dinleyecektim. Sosyalist bir gençtim (elbette patronun bundan haberi yoktu!) ve 15-16 Haziran genel direnişini çok ayrıntılı olmasa da biliyordum. Ama şimdi bunu, o günleri bizzat yaşamış patronun ağzından duyuyordum. Patron aynen şunu anlatıyordu bana: “1970’te öyle şeyler oldu ki, görsen korkardın. Bir sabah bu yol (önümüzden geçen E-5’i kastediyordu) sel gibi işçiyle doldu. Allahtan o gün işe gelirken eski arabamla gelmiştim de canımı kurtarabilmiştim. Yoksa kim bilir neler yaparlardı bana?”
15-16 Hazirandan bahsettiğini anladığımda, doğrusu gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Patronların İstanbul’u terk ettikleri o gün demek ki bizimki de üç buçuk atmış diye düşündüğümde içten içe bayağı eğlenmiştim doğrusu.
Aradan yıllar geçti. Ama patronların korkusu hiç geçmedi. Onlar yaşadıklarını kolektif hafızaya dönüştürüp nesilden nesile aktarıyorlar. Bu sömürü düzenini rahatça sürdürmek için deneyim aktarımının şart olduğunu biliyorlar. Ya biz işçiler? Sınıfımızın tarihini biliyor muyuz? Oysa bu, tıpkı patronlar gibi bizler için de hayati bir önem taşıyor. Çünkü her dönemde aslında bir sınıf savaşı yaşanıyor ve bu savaşta bizim tek silahımız tarihsel deneyimlerin birikimiyle oluşan bilinçli ve örgütlü birliğimizdir. İşte UİD-DER, varlığıyla, yaptıklarıyla, bu nedenle çok önemli. 15-16 Haziran Genel Direnişini bu kadar ayrıntılı olarak, hiç görmediğimiz resimler, belgeler eşliğinde bize anlatarak, işçi sınıfını tarihinden haberdar kılıp bilinçlendirme misyonunu yine bir ilke imza atarak yerine getirmeye devam eden mücadele örgütümüze sonsuz teşekkürler.
Geleceğiz zincirleri kıra kıra, patronların kafasına vura vura! Ne kadar korksalar azdır!
Kısa Çalışma Ödeneği
- “Allahtan O Gün İşe Gelirken Eski Arabamla Gelmiştim”
- Dört uzun günün hikâyesi: Bir sınıfın buradayım demesi!
- Hazirandı Sıcaktı
- UİD-DER gelenekten geleceğe mücadeleyi büyütüyor!
- UİD-DER’den Kartal Meydanı’nda Coşkulu 15-16 Haziran Etkinliği
- Uyanıştan Başkaldırıya oyuncularından mesaj
- Uyanıştan Başkaldırıya
- İşçi Sınıfının Bağrında Doğan ve Büyüyen İşçi Örgütü: UİD-DER
- Büyük Direnişin ardından: DİSK’e kilit vurulamadı, mücadele büyüyerek sürdü
- DİSK Davası süreci nasıl işledi?
- Yaşasın sınıf dayanışması
- Derby işçisi anlatıyor
- Fabrikalarda direniş sürüyor
- Mecliste sıkıyönetim görüşmeleri ve sermaye sözcülerinin yalanları
- DİSK yöneticileri ve işçiler gözaltına alınıyor, amaç direnişi kırmak
- 17 Haziran günü ve sonrasında direniş sürdü!
- 16 Haziran: Nasırlı ellerin yumruğu
- DİSK yöneticileri hedefte, hükümet sıkıyönetim ilan ediyor
- İşçiler zapt etti Kadıköy’ü!
- İşçiler yüklendikçe barikatlar yarıldı
Son Eklenenler
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.
- Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde olan belediyeler ile petrokimya sektöründeki fabrikalarda birer birer grev kararları alınıyor. İzmir’de Narlıdere Belediyesi işçileri grevin ilk gününde kazanım elde ederken Konak Belediyesinde 7 Mayısta grev...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü mücadelesi 1889’dan önce başlamıştı. Ancak 1 Mayıs 1889’da, 8 saat çalışma, 8 saat dinlenme ve 8 saat canımızın istediğini yapma talebiyle kitlesel olarak alanlara çıkıldı. 1 Mayıs bu başkaldırının ve daha adil bir...