Buradasınız
Amasra: Bir Madenci Katliamı, Bir Dava, Bir Sözleşme!
İstanbul’dan bir işçi
Bartın’ın Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) bünyesinde bulunan maden ocağında 14 Ekim 2022’de grizu patlaması sonucu 43 işçi iş cinayetine kurban gitmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. 7’si tutuklu 23 kişinin yargılandığı davanın 4. duruşması 16 Ekimde Bartın Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Hatırlarsak katliamdan önce, hazırlanan Sayıştay’ın TTK 2019 Yılı Denetim Raporunda, üretim derinliğinin -300 metreye ulaştığı, bu derinleşmenin ani gaz patlaması ve grizu patlamasına sebep olabileceği, çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla ani patlama riskinin de yüksek olduğu belirtilmişti. Tüm bu risklerin göz önünde bulundurulması, konuyla ilgili yönergelerin tekrar gözden geçirilmesi ve uygulanması önerilmişti. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili de çeşitli eksikliklere dikkat çekilen ve önerilere yer verilen rapora uygun hareket edilmedi ve onlarca işçi ailesinin ocağına ateş düştü.
Katliamdan sonra hazırlanan bilirkişi raporunda da bu katliamın bir dizi ihmal ve eksiklik nedeniyle yaşandığı bir kez daha gün gibi ortaya çıktı. Patlamanın metan drenajının yapılmaması nedeniyle gerçekleştiğini, facianın boyutlarının büyümesinin bir nedeninin de havalandırma sisteminin yetersizliği olduğunu söyleyen raporda şu ifadeler yer alıyor: “TTK’ye bağlı ocaklarda metan drenajı uygulaması yapılmamaktadır. Bu durum yaşanan kazanın, yetersiz ve etkisiz havalandırmayla birlikte temel nedenlerinden biridir. Metan drenajı uygulaması hayata geçirilmiş olsaydı meydana gelen kaza olayı önlenebilirdi. -320 Kalın Damar galerisinde meydana gelen grizu patlamasının kömür tozu patlamasıyla ocağa yayılması, yaşanan kazanın boyutlarının ve etki mesafesinin artmasına sebebiyet vermiştir.”
Duruşmada maden işçileri anlatıyor
Davanın 4. duruşmasına katılan Amasralı maden işçileri arkadaşlarının ölümüne, ihmallerin, denetimsizliğin ve üretim baskısının neden olduğunu birinci ağızdan anlatıyorlar. Maden işçisi Vural Çolak pek çok arkadaşının maskeye ulaşamadığı ya da maske açılmadığı için öldüğünü aktarırken üretim devam etsin diye gaz değerini ölçen sensörlerin nasıl etkisiz hale getirildiğini şöyle anlatıyor: “Maskeyi kimisi açamamış, kimisi açmış ama elinde kalmış. Rahmetli arkadaşlarım maske istasyonlarına ulaşamadığı için vefat ettiler. Taş tozu uygulaması olsaydı bu kadar kaybımız olmazdı. Müfettişler, taş tozu uygulanmadığını görmelerine rağmen hiçbir şey demediler. Yine denetimlerde müfettişleri gaz değerlerini ve aşağı indirilen sensörleri görmesinler diye özellikle başka yerlerden geçirdiler. Hava yetersizliği de vardı. İşe hep yorgun başlardık. Üretim baskısı vardı. Üretim baskısı nedeniyle sensörler aşağı indirilirdi.”
İşçilerden Yusuf Yalçın ise -320 bölümünde gaz sıkıntısı olduğunu ve cihazların sürekli öttüğünü ifade ederek şöyle anlatıyor: “Olması gerekenden fazla sıcak oluyordu. O yüzden fazladan fantüp yerleştirildi. Burada gaz sıkıntısı olduğunu amirlerimiz de biliyordu. Normalde 1 fantüp yeterli olacakken 4 tane vardı.” Bir başka maden işçisi de bu sorunları amirlerine defalarca söylemelerine rağmen üretim baskısının devam ettiğini belirterek, “keşke o baskıları dikkate almayıp çalışmasaydık” diyor üzülerek. Daha pek çok maden işçisinin benzer beyanları ortadayken yargılama süreci uzadıkça uzuyor, bu sırada madenlerde işçi ölümleri devam ediyor.
Katliamın ardından ibretlik toplu sözleşme
Katliamla ilgili dava süreci devam ederken TTK ile Genel Maden-İş arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi işçilerin örgütsüz oluşunun sonuçlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Katliamların gerçekleştiği Armutçuk, Karadon, Kozlu, Üzülmez ocaklarının yanı sıra 43 işçinin hayatını kaybettiği Amasra’daki maden ocağını da kapsayan sözleşmede işçilere yönelik maddeler patronların pervasızlığını ortaya koyuyor. Örneğin “İşçilerin Uymak Zorunda Olduğu Hususlar” maddesi altında şöyle deniyor: “İşyerlerinde işçileri işverene karşı kışkırtacak ve gücendirecek hareketlerden kaçınılmalı, olması halinde ise işçiye disiplin hükümleri uygulanır.” Yani maden sermayesi ve işbirlikçi sendikacılara göre arkadaşlarını toprağa veren işçiler, kabul edilen bu maddeleri göz önünde bulundurmalı, patrona saygıda kusur etmemeli, hadlerini bilmeli!
Üst araması yapılmasına ilişkin “Arama” başlığı altında ise; “…İşveren görevlendireceği elemanları aracılığı ile işyerlerini ve ocağa giren ve çıkanların üzerlerini ve eşyalarını arattırabilir. İşveren ayrıca işyerlerinde, misafirhanelerde, ortak istirahat yerlerinde de aramalar yaptırılabilir” deniyor. İnsanın aklına şu geliyor: İşçiler kömür mü çalıyor, ondan mı bu aramalar? Hayır! Hem patron hem de sarı sendika işçilerin “kafasını karıştıracak” fikirlerden uzak durmalarını, mücadeleci sendikaların içeri girmelerini engellemek istiyor. En önemlisiyse bu maddeler örgütsüz işçilerin üzerinde sopa sallandırma anlamına geliyor.
Ayrıca, eğer işçi sözleşmedeki maddelere aykırı hareket ederse amirleri tarafından uyarılacak fakat bu hareketlere devam ederse; “ağırlık derecesine göre 1 ilâ 3 gündelikleri kesilecek.” Peki, 43 insanın ölümüne sebep olan grizu patlaması ve böyle faciaların önlenmesiyle ilgili herhangi bir madde yok mu diye sorulacak olursa? Var elbette! Fakat “yeteri kadar.” Şöyle deniyor ilgili maddede: “Grizu çok olan yerlere sırası ile metan drenajı yapılacak, ayrıca gerek grizu gerekse yangına karşı erken uyarı sistemleri temin edilecek, bunlar yeteri kadar çoğaltılacak ve uygulanacaktır.” “Yeteri kadarlık” kısmı da patronun insafına kalmış artık. Nasıl olsa denetim yok, olsa da takan yok! İşçinin canının da bir torba kömür kadar kıymeti yok patronun gözünde!
Katliam, sebepleri ve acı sonuçları ortadayken TTK ile Genel Maden-İş arasında imzalanan TİS’te kabul edilen maddeler maden patronlarının ve sendika bürokratlarının bunca acıdan zerre kadar utanç duymadıklarını, cezasızlığın verdiği özgüvenle işçileri sömürmeye, baskılamaya, korkutmaya devam etmek istediklerini gösteriyor. 43 insanın can verdiği bir olayın üzerinden daha 1 yıl geçmişken, acı bu kadar tazeyken imzalanan sözleşme ve işçilere dayatılan maddeler bize bir şeyler anlatmalı, dersler çıkartmalıyız: Örgütsüz olursak canımızın hiçbir değeri olmaz. İş cinayetlerinde ölmemek, patronlar tarafından aşağılanmamak, haklarımızı korumak için örgütlenmeliyiz. Biz örgütsüz olduğumuz sürece her gün yeni canlarımızı iş cinayetlerinde toprağa veriyoruz ve patronlar bu canların bedelini ödemeden kârlarına kâr katmaya, işçiyi sömürmeye devam ediyor. Yitip giden canların hesabı işçi sınıfının sınıf bilinci ile ayağa kalkıp mücadeleye atılmasıyla sorulabilir ancak.
OVP Hayatımızda Ne Değiştirecek?
- Hak Gasplarına İşçilerin Yanıtı Grev ve Direnişler!
- “Şehrin En Güzel Yerindeki Mezar”
- Sendika Düşmanlığına ve Ücret Gaspına Karşı İşçi Eylemleri
- Toplumu Zıvanadan Çıkarttılar
- Ne Kadar Örgütlüysek O Kadar Nefes Alırız
- Bursa’da Gelirde ve Vergide Adalet Eylemi
- Belediye İşçileri ve Sağlık Emekçileri Ücret Gasplarına Karşı Eylemler Yapıyor
- Sesimizi Duyurmak İçin Grevdeyiz
- Bunlar Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- Filistin Sendikalarından Eylem Çağrısı
- Taksim’de İsrail’in Saldırıları Protesto Edildi
- Direnişçi İşçilerle Omuz Omuza!
- İktidar ve Sermaye Sahipleri Doymak Bilmiyor
- Ankara Gar Katliamının 9. Yılında Barış Karanfilleri Anıldı
- 10 Ekim Katliamında Hayatını Kaybedenler Ankara’da Anıldı
- Sınıf Dayanışmasıyla Daha Güçlü Hissediyoruz
- Fernas İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- Elba Bant Grevine Dayanışma Ziyareti
- KESK: “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!”
- UİD-DER’in Lübnan Sendikalar Birliğinin Dayanışma Çağrısına Yanıtı
- İş Cinayetleri Artıyor, Hayatımız İçin Mücadele Etmeliyiz
- İran’da Maden Faciası: Kapitalizm Can Almaya Devam Ediyor
- Kocaeli’de Oba Makarna’daki İş Cinayeti Eylemle Protesto Edildi
- Oba Makarna’da İş Cinayeti
- Soma Katliamı Davası: “Parasına Göre mi İşliyor Bu Adalet?”
- Torunlar Center Katliamının 10. Yılında Kâr Hırsı Can Almaya Devam Ediyor
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa İş Cinayetleri Son Bulur…
- Desan Tersanesinde İş Cinayeti Protesto Edildi
- İş Cinayetinde Ölen Zafer Açıkgözoğlu Anıldı
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Hendek Katliamının Dördüncü Yılında Ailelerin Adalet Arayışı da Yası da Sürüyor!
- Güney Kore’de Fabrika Yangını: Kâr Hırsı Öldürüyor
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Soma’nın 10. Yılı: Unutmadık, Unutmayacağız!
- Soma Katliamının 10. Yılında Eylemler
- Soma’dan Bugüne Acımız ve Öfkemiz Büyüyor!
- Amasra Maden Katliamı Davasında 3 Tutukluya Tahliye
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- Dev Maden-Sen: “İliç’te Toprak Altındaki 8 Maden İşçisi Sahipsiz, Maden İşçileri de Çaresiz Değildir”
- Gayrettepe’de 29 İşçinin Ölümü Protesto Edildi
Son Eklenenler
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.
- Yaşamlarımız ne pahasına çalınıyor? Ne pahasına aldığımız nefes bile çok görülüyor? Sermaye sınıfı rekor kârlar elde etsin, üretim maliyetleri düşsün, eğitim-sağlık gibi kamusal hizmetler birer kâr kapısına dönüşsün diye… Onlar hiç doymayan bir...