Buradasınız
Asla Kabul Etmeyeceğiz! Mücadele Edeceğiz!
Gebze’den bir metal işçisi

Merhaba işçi kardeşlerim, hepinizin bildiği gibi 130 bin metal işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi, sendika bürokratları tarafından büyük bir ustalıkla imzalandı. Ama bunun işçiler lehine bir ustalık olduğu sanılmasın sakın. Ne yazık ki bu bürokratlar işçilerin onayını almadan, grev iradesini tanımayarak MESS ile anlaştılar.
Neden bu denli greve çıkmaya istekliydik, diye kendime sorduğumda çocuklarım geldi aklıma. Sonra o gerçekleşmek bilmeyen hayallerim… Öyle sandığınız gibi büyük hayallerim de yok aslında. Mutlu, huzurlu bir hayat istiyorum kısaca. Ancak aldığımız bu ücretle ne karnımız doğru dürüst doyuyor ne de insan gibi yaşayabiliyoruz. Ay sonunu getiremiyoruz. Eskiden aile ya da arkadaş çevremizden borç alırdık. Ama artık öyle bir olanağımız da kalmadı. Çevremizdeki herkes bizim durumumuzda. Yani herkes yoksul! Bu yüzden gırtlağımıza kadar bankalara borçluyuz. Nasıl grev istemeyelim? Neden mücadele etmeyelim? Varın siz söyleyin…
Diğer taraftan patronlar biz işçilere, “Ekonomik kriz var. Sesinizi fazla çıkartmayın, daha fazla kölemiz olun” demeye getiriyorlar. Krizin yükünü bizim sırtımıza yıkıyorlar. İşçilerin fonlarda biriken paralarına, devlet eliyle çıkarılan ballı kaymaklı teşvikler sayesinde el koyuyorlar. Yani anlayacağınız bizim, işçi sınıfımızın sırtında hep beraber tepiniyorlar. Biz işçiler, “geçinemiyoruz, açız” derken onlar bizim halimizle dalga geçer gibi sefalet ücretini dayatıyorlar. Yüksek enflasyon ve pahalılık karşısında, bir nebze soluk almak istiyorduk. Evet, işte bunun için grev dedik. MESS, Çalışma Bakanlığı ve sendikamızın genel merkez yöneticileri tarafından almak istediğimiz bu nefes gırtlağımıza tıkıldı tekrardan. Türk Metal’in imzaladığı ve bizim kabul etmediğimiz sözleşmeye gidip imza attılar. Hepimizin en çok merak ettiği ise, meydanlarda koca koca laflarla metal işçilerine nutuk çeken, “grev yasaklanırsa, grev yasağını tanımayacaklarını” söyleyen, Nâzım’dan bolca mücadele şiirleri okuyan genel başkanımızın nasıl olup da aynı sözleşmeye imza attığıdır. Bakanlıkta bizim “hayır” dediğimiz bu sözleşmeye neden imza atılmıştır?
Hiçbir metal işçisi bu yaşananları unutmayacaktır elbet. Ama bir kez daha şu gerçek aklımıza kazınsın. Mücadeleye başladığımız ilk günden bu yana, MESS karşısında dik duramayıp diz çöken asla biz olmadık. Biz birlikteliğimize güvendik, birbirimize güvendik, inancımızla ve irademizle çıktık bu yola. Yol esnasında yorulanlar oldu elbet. Yolundan dönenler oldu elbet. Ama biz yolumuzdan dönmedik, inancımızı yitirmedik. Ne yaşadıklarımızı unuturuz ne de bizi yolda bırakanları.
Asla Unutmayacağız!
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...