Buradasınız
“Belki Ben, Belki Sen”
İstanbul/Avcılar’dan bir İşçi Dayanışması okuru

Bir şarkı dinliyorum, gözlerim kapalı. Mevsimlerden sonbahar, gece vakti, ayışığı vuruyor uzaktaki denizin sakin yüzeyine. Balkonumdan biraz olsun görünüyor deniz, küçük masamda oturuyorum, elimde bir bardak sıcak çay var, kaçak olanından.
“Belki ben, belki sen” diyor şarkıda. Dünyayı değiştirmek için bir şeyler yapabiliriz diyor. Çarpıyor bu sözler beni, şarkının o hoş melodisi ve şarkıcının tiz sesinin eşliğinde. “Evet” diyorum kendi kendime. Dünyayı değiştirmek için yapabileceğimiz ne çok şey var! Devam ediyor şarkı, yıldızların anahtarını bulabiliriz diye sesleniyor, umudu yakalamak için, umutsuzların kalbini kurtarmak için.
Bu sözler de düşündürüyor beni. Umutsuz ne çok insan ve umuda ne çok ihtiyaç var gerçekten de... Ama şarkıda dediği gibi, yıldızların anahtarını bulmak lazım bunun için. Peki, nasıl? Cevabını yine şarkı veriyor. Sanki benim o anki halimi tarif ediyor; “göğe bakıyorsun kafandaki bütün sorularla ve tüm ihtiyacın olan kalbinin sesini duymak” diyor. Evet, aynen öyle yapıyorum o an. Kafamda deli sorularla göğe bakıyorum, yıldızlara... Ben mi bulacağım diye soruyorum kendi kendime, yıldızların anahtarını? Ama şarkı ısrarcı, “acıyla dolu bir dünyada biri senin ismini çağırıyor” diyor, “neden gerçeğe dönüştürmeyelim ki, belki ben belki sen?”
Evet, diyorum neden olmasın? Belki ben belki sen... Neden dünyayı dönüştürmeyelim istediğimiz yere? Zaten hep bunun hayalini kurmuyor muyuz? Ama sadece hayal etmekle olur mu diye şüpheci sorular akın ediyor beynime yeniden. Oysa şarkı diyor ki, doğrudur bazen sadece hayal ediyoruz, “ama dünya ne soğuk bir yer olurdu senin gibi hayalciler olmasaydı”.
Yüzüme bir gülümseme yayılıyor o an, içim ısınıyor. Belki içtiğim çayın sıcaklığından belki de ayın ışığından…
Ateşi taşıyıp karanlıkları aydınlatmaktan bahsediyor şarkı. Nereden buldum ve dinlemeye başladım bu şarkıyı, tam bu anda ve bu yerde... Sanki ilahi bir el devreye girdi. “Tek ihtiyacın olan kalbinin sesini duymak.” Ne güzel ne anlamlı ne dokunaklı sözler bunlar. Kim yazmış acaba? Boşver kimin yazdığını şimdi, kim olacak, belki ben belki sen! Belki de dünyayı değiştirmek isteyen herhangi birimiz.
Neden gerçeğe dönüştürmeyelim ki, belki ben belki sen? Evet diyorum tekrar neden olmasın? Ama ne sadece ben ne de sadece sen, ancak hepimiz birden değiştirebiliriz dünyayı. Hayallerimizi gerçek kılabiliriz. Umudu yakalayıp taşıyabiliriz çaresiz kalmış ruhlara. Ateşi tutuşturup yeniden aydınlatabiliriz karanlıkları. Ne sadece ben ne de sadece sen, ama hepimiz birden...
Çayım bitiyor. Hava da serinlemeye başladı artık. Neyse diyorum, yeter bu kadar tembellik, yarın bir etkinliğimiz var. Umudu yeşerten, insanları umuda ve kol kola omuz omuza dünyayı değiştirmeye çağıran. Ne güzel bir tesadüf oldu diyorum bu böyle. Takdiri ilahi işte... Yılmamak lazım yıldızlara ulaşmaya çalışmaktan ve umudu taşımaktan. Ve naçizane tavsiyem, siz de dinleyin bu şarkıyı bir gece vakti ayışığında, elinizde bir bardak çay ya da bir kadeh şarap, ama sevdiğiniz de olsun yanınızda. Bakın gözlerinin içine korkmadan, utanmadan, sıkılmadan. Fısıldayın aşkınızı, sevginizi tekrar tekrar. Aşk olmadan taşınmaz çünkü umut. Aşk olmadan umut olmaz. Şarkıda dediği gibi, aşkın askerleriyiz hepimiz, ateşi karanlığa taşımak için doğmuşuz, aşkı getirerek...
Meraklısına not: Bahsi geçen şarkı Scorpions grubuna ait Maybe I Maybe You (Belki Ben Belki Sen) şarkısıdır.
Yalnızlığın İlacı Kimde?
Barınamayan Gençlerin Ruh Hali!
- Haksızlığı Görüyorsan Harekete Geç ve Örgütlen!
- “Keşke Sendikayı Getiren Arkadaşları Dinleseydik”
- Panterler Konuşsaydı
- Kapıda Kalmak
- Örgütlenen İşçilerin Değişim Serüveni
- Düzenin Çürütücü Etkisinden Bizi Örgütlü Mücadele Kurtarır
- Kapitalizm Çok Çalıştırarak da Öldürür
- “Belki Ben, Belki Sen”
- Mutlu ve Umutlu Olmanın Formülü Örgütlü Mücadele
- Çöpten Toplanan Kalemler
- “Söyledikleriniz Tuhaf!”
- Firavunlar ve İşçiler
- Bir İstanbul Turu ve Umuda Dair
- “Ya Dayı Valla İlk Kez Senden Duyuyorum”
- Arılar ve Sınıf Bilinçli İşçiler
- “Mücadeleyi Aşkla Sevmek”
- Sürü Halinde Aynı Yöne Bakan Sırtlanlar
- Bir Bayram Günü İşçi Çocuklarının Dayanışması
- Sarı Baret, Kara Elmas ve Mücadele
- “Anne Bak, Köfte Yazıyor”
Son Eklenenler
- Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri temel atma töreninde konuşan Erdoğan, işi yapacak müteahhide “Burayı ne kadar zamanda bitireceksin?” diye soruyor. Müteahhit “36 ay” diye cevap verdiğinde Erdoğan bu süreyi beğenmiyor, müteahhit süreyi bu sefer 24 aya...
- Artan enflasyon karşısında eriyen ücretler, gittikçe büyüyen ve dayanılmaz bir hâl alan yoksullaşma, geçim sıkıntısı, artan kiralar ve işsizliğin geldiği boyut karşısında siyasi iktidar önce inkâr politikasına başvurdu. Yoksulluktan şikâyet edenlere...
- Merhabalar dostlar. 3 yaşında bir kızım var, ellerinizden öper. Kızım diye demiyorum ama çok akıllıdır. Anlata anlata bitiremediğim minik UİD-DER’li... Elimizden geldikçe ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Ama bazen yetemiyoruz. Hayat o kadar...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Neşe Plastik fabrikasında toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine işçiler, 18 Mayısta greve çıktılar. Petrol-İş Sendikası Kartal 2 No’lu şubede örgütlü olan Neşe Plastik işçileri, enflasyon artı 1300...
- Kapitalist sistem insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma duygularını köreltmeye, her koyunun kendi bacağından asılacağı fikrini zehir gibi insanların zihnine nakşetmeye çalışır. Başkasının sorunlarına duyarsızlaşmamızı, birbirimize yabancı gibi...
- Türkiye’de 11 milyon kadın ev içi bakım işleri nedeniyle yani çocuklarına, hastalarına, yaşlılarına baktıkları için çalışamıyor. Çalışan kadınlarsa kaliteli ve yeterli kreşler ve bakımevleri olmadığı için büyük zorluklar yaşıyorlar. Çocukları için...
- Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 Mayıs sadece sol partiler tarafından kutlanır. İşçiler ve sendikalar Eylül ayının ilk Pazartesi gününü “Emek Günü” olarak kutlar. Bunu yapmalarındaki kasıt Kuzey Amerikalı işçilerle dünyanın geri kalan...
- Geçen bayram, tatil olması ve ulaşımın ücretsiz olması vesilesiyle iki arkadaş Büyükada’ya gitme kararı aldık. Büyükada’yı görecek olmamızın sevinci ve heyecanının yanı sıra ulaşıma ücret ödemeyecek olmamızın rahatlığı da vardı. Bu duruma sevinenin...
- Dağlar deliniyor, nehirlerin yönü değiştirilip barajlar kuruluyor, ormanlar geri dönüşsüz bir biçimde yok ediliyor. Toprağın ve okyanusun derinliklerinden petrol ve madenler çıkartılıyor. Savaşlarla kentler tarumar ediliyor. Doğa kirleniyor,...
- Bizler bir grup metal işçisiyiz. Birleşik Metal-İş üyesiyiz. Bu sabah sendikamızın işyeri temsilcilerinden olan arkadaşımızın kardeşinin, Okan’ın, Antalya’da iş cinayetinde öldüğünü öğrendik. Henüz sadece 36 yaşındaki kardeşimiz, Okan Günay, bu...
- Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal, Üçüncü Dünya Savaşının en önemli halkasını oluşturuyor. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist blok Ukrayna’ya silah yığarken, derinleşerek devam eden savaş tüm dünyayı etkiliyor. Emperyalist hegemonya...
- 24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın emekçiler üzerindeki yıkıcı etkileri devam ediyor. Haksız ve emperyalist savaşların ölüm, yurtsuzluk, açlık, yoksulluk ve işsizlik demek olduğunu gördük bir kez daha! Tüm bunların yanında...
- İstanbul Ataşehir’de bulunan Emlak Konut GYO inşaatında çalışan işçiler 16 Nisanda direniş başlattılar. DİSK/Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş Sendikalarının ortaklaşa örgütlediği eylemde, “Tüm Haklarımızı Alana Kadar Direneceğiz” pankartı açıldı.