Buradasınız
“Ben Okuma Yazmayı Form Doldurarak Öğrendim!”
Tuzla’dan bir işsiz
Merhaba dostlar, çalışanlar, işi olmadığı için çalışamayan işsizler merhaba. Merhaba her ay biraz daha fazla ücret alabilmek için mesaiye kalanlar, iş güvenliği önlemleri alınmadığı için iş kazası geçiren işçi dostlarım, merhaba. Eşinin yüzünü göremeyen ablalar, ağabeyler merhaba. 12 saat çalışanlar merhaba. İş bulamadığı için hiç çalışamayanlar, işi “iş aramak” olanlar merhaba. Her gittiği yerde “tecrübe” diye sorulanlar merhaba. Merhaba yaşanası dünyada bunları yaşayanlar...
4 aydır işsizim ve iş ararken öyle şeylerle karşılaşıyorum ki, çalışan ve çalışmayan arasındaki farkı düşünüp duruyorum. Bir tarafta 12 saat gökyüzünü göremeden çalışanlar, bir tarafta benim gibi 4 ay, 5 ay belki 10 ay işsiz olanlar var. Bir tarafta evine bir kuruş daha fazla para götürebilmek için mesailer yüzünden neredeyse fabrikada yatıp kalkanlar, diğer tarafta ben ve benim gibi “bugün iş aramaya giderken yol parasını nereden bulacağım?” diye kara kara düşünenler var. Bir yanda çalıştığı fabrikada iş kazası geçirenler, diğer tarafta iş kazası yaşanan fabrikalara iş başvurusunda bulunanlar var. En ilginç yanı da bir tarafta “işsizlik yok” diyen patronlar ve onların hükümeti, diğer tarafta 4 aydır iş arayan ben ve benim gibi milyonlar var!
Güneşli hava, yağmurlu hava demeden Tuzla Organize Deri Sanayi Bölgesi, Tuzla Serbest Bölge, Gebze Organize Sanayi, TAYSAD, Dilovası, derken gitmedik yer bırakmadım. Başvurduğum en kötü şartlara sahip fabrikalardan bile bir geri dönüş olmadı. Biri de arayıp “buyur gel, fabrikamızda kölelik koşullarında çalış” demedi yani. Aksine “seni alıp, bir maaş da sana vereceğime; 3 kişinin işini bir işçiye zaten yaptırıyorum. Hem benim fabrikamda 12 saat çalışılıyor. Bol bol mesai de var. Benim işim görülüyor yani. Sana ihtiyacım yok” da demedi. Ama böyle olduğunu ben gayet iyi biliyorum.
Her gittiğim yerde form doldurup bir sonraki fabrikanın formu için deneyim kazanıyorum resmen. Geçen gün bir arkadaşım, “ben okuma yazmayı form doldurarak öğrendim” diye espri yaptığında, bu lanet olası işsizliğin herkesin kapısını çaldığını düşündüm. Hoş, işi olanların ne koşullarda çalıştığı da ortada, ama bu çalışmayacağımız anlamına gelmez ki! İşsizlik bir sorun hem de ciddi bir sorun, ama bu sorun iş bulmakla bitmiyor. İşsizliği bitirmenin yolu bunun için verilecek mücadelede.
UİD-DER’in 1 Mayıs öncesi yürüttüğü kampanya tam da yaşadığım bu dönemi ve çözümünü anlatıyor: “İş Saatleri Kısaltılsın, Ücretler Yükseltilsin!” İş saatleri kısaltılarak herkese iş sağlanabilir. Aç gözlü patronlarımızın sermayesi biz işçilerin emeğidir. Bu emeğe sahip çıkacak ve bizi sömürmelerinin önüne geçecek olan biz işçileriz. Yoksa üniversite okumak, kursa gitmek, İngilizce öğrenmek çözüm değil. Ben de üniversite bitirdim ama sonuç ortada; işsizlik!
Güneşin altında iş ararken, bir şişe su almak için elim cebime gidip geliyor. Ama aynı şeyi çalışan bir işçi de yaşıyor. Her iki durum da birbirinden beter! İşte tam da bu yüzden tek çözüm hep birlikte, yan yana mücadele etmek. Hepimize kolay gelsin dostlar.
Daha Dur
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...