Buradasınız
Bir Genç Neden İntihar Eder?
Esenyurt’tan bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Bir insan neden intihar eder, intihar etmek nasıl bir duygu? İnsanın içi ürperiyor bunu düşündükçe. Düşün genç yaşta canına kıyıyorsun, bir daha sevdiğin insanları göremeyeceksin, nefes alamayacaksın, bir daha dünyayı, insanları göremeyeceksin, çiçekleri koklayamayacak, birine âşık olamayacaksın. Kısacık bir dünyada sonsuzluğa doğru uçup gitmek ne garip bir duygu… Gerçekten de bir insanın intihar etmek için karar vermesi kadar zor bir şey olamaz, çünkü her şeye son veriyorsun o çıkışsızlığı iliklerine kadar yaşıyorsun. Eline diken batsa canın yanarken, canını bile yok sayabiliyorsun.
Bunları düşünmemin sebebi, yeğenimin intihar ettiğini öğrenmemdir. Bir arkadaşımla Eminönü’nde dolaşırken telefonum çaldı ve karşımdaki ses 18 yaşındaki yeğenimin kendisini astığını ve hemen gelmemi söylüyordu. Bir anda gözümde canlanan 18 yaşındaki yeğenim, ipin ucunda sallanışı, ablamın etkinliklerimize gelmemesi için ona baskı yapması, dayı diyerek yüzüme gülümsemesi vs. boğazımın düğümlendi ve her şey birbirine karıştı. Onca kalabalığın içinde gözyaşlarım ve dilimden kendiliğinden dökülen “ama neden?” sorusu. Gencecik, hayat dolu bir fidan nasıl kıyabilirdi canına? Yaşanacak onca şey varken nasıl yapabilirdi bunu? Mücadele etmek bundan daha mı zordu?
Etkinliklerimize çağırdığımda yeğenim mutlu, ablamsa rahatsız olurdu bu durumdan, “başına bir şey gelir, çalışıp zengin olmak varken bu boş işlere ne gerek var” derdi. Şimdi ise uçup gitti aramızdan ve bazı soruları geride bıraktı. Gencecik bir insan neden intihar eder? Mücadele etmek kötü bir şey mi?
Bugün ne yazık ki aileler çocuklarını mücadele etmekten uzak tutarak onlara iyilik yaptıklarını zannediyorlar. Oysa onlara ne büyük bir kötülük ettiklerinin farkında bile değiller. Bugün mücadeleden uzak duran her genç, ya uyuşturucu bataklığına sürükleniyor, ya hayatın çıkmaz sokaklarında kaybolup gidiyor, ya zengin olma hayalleriyle kafayı yiyor, ya da yeğenim gibi hayatın anlamsızlaştığı sonucuna vararak canına kıyıyor.
Şu bir gerçek ki, sebep her ne olursa olsun bir insan çıkışsızlığa sürüklenmeden, bütün umutlarını yitirmeden intihar etmez. Çocuklarını mücadeleden uzak tutan aileler ne yazık ki ya çocuklarını paramatik olarak görüyorlar ya da geleceğin büyük adamı… Ve bu kafayla gençlerin duygu ve düşüncesi, hayata bakışı ve beklentisi kimsenin umurunda değil.
Kapitalist sömürü sisteminde yani insanın insanlıktan çıktığı bu sistemde gençlerimiz, hayat dolu olmaktan uzaklaşıp ya yoz bir kültüre saplanıyor ya da hayatlarının baharında çeşitli sebeplerle canlarına kıyıyorlar, ama ne yazık ki bu sebepler çok basit sebepler yani telafisi mümkün sebepler. Temiz ve dürüst kalmayı başaranlar ise yine mücadele ruhu ile dolu gençlerimiz oluyor.
Yeğenimin intiharından sonra akraba çevremizden herkes çeşitli sebepler bulmaya başladı. Ben de “bunun suçlusu sizsiniz, sizin duyarsızlığınız ve açgözlülüğünüz” diye yüzlerine vuramadan edemedim. Gerçekten de bugün yeğenimin ve gençlerimizin bu duruma düşmesinin sebebi hem ailelerdir, hem de içinde bulunduğumuz sistemin ta kendisidir. Bu insanlık dışı çürümüşlüğe bir son vermediğimiz sürece daha çok canımız yanacak, aileler çocuklarını mücadeleden uzak tuttuğu sürece daha çok gencecik fidanlar dalından koparılacak. Çocuklarınızın mutluluğunu istiyorsanız onları insanlık dışı sömürü koşullarına itelemek yerine mücadelede kendisini var etmesine izin vermelisiniz. Onların duygu ve düşüncelerini yok saymak yerine, onların da toplumda bir varlık hem de önemli bir varlık olduğunu görmeliyiz. Canımızı alan sistemin karşısında ağlamak sızlanmak yerine, daha çok canımızı kaybetmemek için biz de bu sistemin can damarını kesmek zorundayız.
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
Son Eklenenler
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...